AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler bir basın toplantısı düzenledi ve yeni bir kanun teklifini TBMM’ye sunduklarını açıkladı. Güler’in “Sosyal güvenlik sistemi toplumun refahını güvence altına alan en kritik kamu hizmet alanlarından biridir. Bu sistemin hem aktüelreal dengesini sağlamak ve sürdürülebilirliğini güçlendirmek ve aynı zamanda da bu kurumumuzun gelir ve gider dengesi arasından da belli bir oranı sağlamak ve güçlü bir yapısını da sürdürülebilir mahiyet içerisinde devam ettirmesi arzuluyoruz” sözleri ne anlama geliyor? Bu teklif yasalaşırsa bizim hayatımızı nasıl etkileyecek? Sosyal Güvenlik Uzmanı ve Zafer Partisi Çalışma Hayatı ve Ekonomi Politikaları Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Akif Cenkci’ye sordum. Madde madde anlattı.

1 - Bu ifadeler, teklifin neden hazırlandığını anlatıyor. Ancak biz başka bir tablo görüyoruz: Türkiye artık ekonomik kriz değil, ağır bir ekonomik buhran yaşıyor. Kriz geçicidir; gelir ve gider. Ama buhran uzun sürer, kalıcıdır. Şöyle örnek vereyim; bir insan kalp krizi geçirir ya tedavi olur ya da kaybedilir. Kriz anlıktır. Ama Türkiye yıllardır bu sancıyı yaşıyor. Yani bu artık kriz değil, ekonomik buhran. Bu buhran ortamında sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği gerekçe gösterilerek gelirlerin artırılmak istendiğini görüyoruz. Bu da vatandaşın cebine daha fazla yük binmesi demektir. Çünkü gelir artırımı denince akla hep prim, borçlanma veya kesinti geliyor. Sonuç olarak, Sayın Güler her ne kadar “aktüeryal denge” ve “sürdürülebilirlik” vurgusu yapsa da biz sahadan şunu görüyoruz: Ekonomik buhranın faturası yine vatandaşa kesiliyor. Her geçen gün emeklilik artık vatandaş için bir hayal olmaktan öteye geçemiyor.

Mehmet Akif Cenkci

BORÇLANMA HAK OLMAKTAN ÇIKACAK

2 - Bu teklifin en dikkat çeken maddelerinden biri, SGK borçlanmalarındaki artış olacak. Borçlanmalar prime esas günlük kazancın yüzde 32’si üzerinden hesaplanıyor. Ancak yeni düzenlemeyle bu oran yüzde 45’e çıkarılıyor. Bugün 2025 yılı için geçerli olan asgari borçlanma tutarı günlük 277,39 TL. Yeni oranla birlikte bu tutar zamlanacak ve 390,08 TL’ye yükselecek. Yani vatandaş, her bir gün için SGK’ya 112,69 TL daha fazla ödemek zorunda kalacak. Somut bir örnek vereyim:

Diyelim ki bir sigortalı 15 ay yapmış olduğu askerlik süresinin tamamını yani 450 günü asgari tutardan olmak üzere SGK’ya borçlansın. Mevcut düzenlemeye göre günlüğüne asgari tutar olan 277,39 TL’den değil de zamlı yeni tarifeden 390,08 TL’den ödeyecektir. Mevcut uygulamada 124.825,50 TL öderken, yeni sistemde ise 450 güne karşılık 175.536,00 TL ödeyecektir. Bu da demek oluyor ki bu kişi 50.710,50 TL daha fazla ödeme yapacaktır.

Yani SGK borçlanması, birçok kişi için artık bir hak olmaktan çıkıp ciddi bir mali yüke dönüşecek. Bu düzenlemeden sadece doğum borçlanmaları muaf tutulacak. Askerlik borçlanması, part time çalışanların eksik kalan günlerinin borçlanması, hekimlerin fahri asistanlıkta geçen sürelerinin borçlanması, avukatlık stajında geçen sürelerin borçlanması gibi birçok borçlanma süreleri zamdan doğrudan etkilenecektir. Bu arada esas olan aslında mecburi vatan hizmeti yapanların yani er ve erbaşların SGK primlerinin Milli Savunma Bakanlığınca ödenmesidir.

ADALETSİZ ORAN GENİŞ KESİME YAYILACAK

3 - Geçmişte, belirli nedenlerle terk kodlarıyla durdurulan Bağ-Kur süreleri için yapılan ihya borçlanmaları şu anda prime esas günlük kazancın yüzde 34,75’i üzerinden hesaplanıyordu. Yeni düzenlemeyle bu oran da yüzde 45’e çıkarılıyor. Burada önemli bir noktayı da belirtmek isterim: Aslında biz Bağ-Kur’lular için bu oran uzun süredir yüzde 34,75’ti. Yani mevcuttaki diğer SGK borçlanmalarında oran %32 iken İhya oranının fazla olmasına itiraz ediyorduk. Yıllardır bunun adaletsiz olduğunu söylüyor, diğer kesimlerle eşitlenmesi gerektiğini dile getiriyorduk. Şimdi hükümet bu düzenlemeyle o “adaletsiz oranı” diğer kesimlere de yaymış oldu. Yani eşitleme yapıldı ama adaleti sağlayarak değil, yükü artırarak. Bugün 2025 yılı sonuna kadar geçerli olan günlük asgari ihya tutarı 301,23 TL. Yeni sistemle birlikte bu rakam 390,08 TL’ye yükselecek. Yani vatandaş her gün için 88,85 TL daha fazla ödeyecek.

Bir örnekle açıklayayım: Diyelim ki bir Bağ-Kur’lu 2000 gün ihya borçlanması yapmak istiyor. Mevcut durumda SGK’ya 602 bin 460 lira ödüyor. Yeni oranlarla bu tutar 780 bin 160 liraya çıkacak. Yani aynı borçlanma için 177 bin 700 lira fazladan ödeme yapılacak.

İŞVEREN DAHA ÇOK PRİM ÖDEYECEK

4 - Kanun teklifinde sadece sigortalıların değil, işverenlerin de yükünü artıran bir düzenleme yer alıyor. Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarında işveren hissesi şu anda yüzde 11 olarak uygulanıyor. Yeni teklif yasalaşırsa bu oran yüzde 12’ye çıkarılacak. Yani işveren artık her çalışanı için daha fazla prim ödeyecek. Bu da doğrudan işletme maliyetlerini yükseltecek. Küçük ve orta ölçekli işletmeler açısından bu artış, özellikle mevcut ekonomik koşullarda ciddi bir yük anlamına geliyor. İşverenin maliyeti arttığında bu sadece işvereni değil, dolaylı olarak çalışanı da etkiliyor. Çünkü işverenin üzerindeki her ek yük, istihdamı azaltma veya kayıt dışılığı artırma riski taşır. Kısacası, bu madde hem işvereni hem çalışanı olumsuz etkileyecek; sistemin dengesini koruma gerekçesiyle getirilen artış, üretim ve istihdam üzerinde ters etki yaratabilecek nitelikte.

HİZMET SEKTÖRÜNÜN YÜKÜ ARTACAK

5 - Yeni teklifte bir diğer önemli değişiklik de işveren prim desteklerinde yapılıyor. İmalat dışı sektörlerde işverenlere sağlanan yüzde 4’lük SGK prim desteği yüzde 2’ye düşürülüyor. Bu destek bugüne kadar Hazine tarafından karşılanıyordu, yani aslında devlet işverene bir nefes oluyordu. Şimdi bu nefes daralıyor. İmalat sektöründe ise yüzde 5’lik destek devam edecek. Yani hükümet üretimi önceleyen bir politika izlediğini söylüyor ama diğer sektörlerdeki işletmeler bu indirimin etkisini doğrudan hissedecek. Kısacası, hizmet ve diğer sektörlerde işverenin yükü artacak, bu da istihdam maliyetlerini yukarı çekecek.

SGK’YA BORCU OLANDAN KESİNTİ YAPILACAK

6 - Sigortalıların prime esas günlük kazanç üst sınırı, asgari ücretin 7,5 katından 9 katına çıkarılıyor. Bu işverene ekstra maliyet demek, yüksek maaşlı çalışana ise emekli maaşında artış anlamına gelir. Ayrıca mevcut uygulamada zaten var olan bir hüküm yeniden gündeme getiriliyor: SGK’ya borcu bulunan emeklilerin maaşlarından yüzde 25’e kadar kesinti yapılabilecek. Bu da kurumun alacak tahsilatını hızlandırmayı hedefliyor ama emekliler açısından yeni bir yük yaratabilir.