21. yüzyıldaki siyasal sistemde...

Ülkeyi yönetmeye talip adayların tümü...

Seçilebilmek için:

Özgür olarak ve eşit şartlarda yarışmalı...

Oy vermeye yasal hak kazanmış seçmenlerin tamamı:

Fiziki ve maddi olarak da:

Oy kullanabilme imkânına sahip olmalı...

Seçim kampanyaları sırasındaki siyasal tartışmalar:

Özgür ve eşit şartlarda yapılmalı...

Her türlü kamusal ve siyasal özgürlükleri kapsamalıdır.

Seçimler:

Hakça...

Dürüst ve...

Düzenli aralıklarla yapılmalıdır...

Eğer bir sistem...

Seçimlerde muhalefete hiç izin vermiyor...

Veya...

Muhalefeti, yapabileceği şeyler bakımından kısıtlıyor...

Yahut...

Muhalefet gazeteleri, televizyonları, radyoları sansüre uğratılıyor...

Veya:

Kapatılıyorsa...

Ya da...

Oylar iktidar tarafından kasıtlı olarak yanlış sayılıyorsa:

O sistem antidemokratiktir...

Bir ülkede ana muhalefet partisinin seçim kazanmada sürekli başarısızlığa uğraması...

Sadece o parti yönetiminin değil...

İktidardaki parti yönetiminin de sorgulanmasını gerektirir...

Gerçekten demokratik olan ülkelerde iktidar:

Bazen dört...

Bazen de en çok sekiz yılda bir el değiştirir...

Bir siyasi partinin sekiz yıldan daha fazla iktidar olduğu ülkelerde...

Demokrasiden söz etmek:

Mümkün değildir...

Bunu iktidardaki patiye değil...

Ana muhalefet partisinin yeni yönetimine hatırlatmak istedim...

İktidar partisi tabii ki 21 yıllık iktidarını meşru göstermeye çalışacaktır...

Aksini kanıtlamak:

Muhalefet partisinin ya da partilerinin sorumluluğudur...

Özgür Özel ve ekibi umarım bu bilinçle çalışırlar...

Aksi halde:

“Adam kazandı” mantıksızlığıyla...

“Nasıl kazandı?” sorusunu sormadan:

Her seçimde yenilmeye mahkûm olurlar...

Günün sözü

“Demokrasinin kötü olan bir yönü, çoğunluğun tiranlığına dönüşmesidir...”.

Lord Acton

ATATÜRK’ÜN PARTİSİ OLMAK

Atatürk, ihtilal yapmadı...

Çünkü: Atatürk ihtilalci değildi...

Çünkü...

İhtilalde:

Kan vardır...

Atatürk:

İnkılâp yaptı...

Çünkü:

Atatürk devrimciydi...

Çünkü...

İnkılapta:

Akıl...

Bilim...

Ve...

Sanat var...

Çünkü...

Atatürk için en gerçek yol gösterici:

İlimdir...

Bilimdir...

Fendir...

Atatürk öylesine açık fikirli bir devlet insanı olduğu içindir ki:

Doktriner değil...

İdeolog da değil...

Bir vizyonerdi...

O nedenledir ki:

Atatürk kalıba sokulamaz...

Atatürk’ten “...izm” çıkmaz...

CHP’nin yeni yönetimi...

Atatürk’ün yüz yıl önce yaktığı devrim meşalesini söndürmeden...

Aksine...

Daha parlak ışıkla yakmalı...

Çağdaş medeniyetler seviyesini yakalama hedefinden asla:

Vazgeçmemeli...

Ancak ve arşive geçmesi için not ediyorum:

CHP, statükoyu korumayı...

Merkezde olmak yerine ille de solda olmayı tercih ederse...

Ancak:

Solun MHP’si olur...

GEÇMİŞ OLSUN KARDEŞİM

Tutuklu yargılanmak üzere cezaevine konulan gazeteci Tolga Şardan tahliye edildi...

Erdoğan ya da Hakan Fidan müdahil olmuş olabilir mi?..

Neden olmasın?..

Peki...

Müdahil olduysalar:

Neden ve nasıl?..

Tolga’nın tutuklanmasına gerekçe gösterilen yasanın uygulanabilirliği henüz:

Kesinleşmedi...

Çünkü ve bence...

AYM yasayı esastan görüşmeyi kabul etmişti...

Ve görüşme dün yapılacaktı...

Bu satırları yazdığım sırada karar açıklanmamıştı...

Tolga’yı tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk eden savcı ve talebi kabul eden yargıcın gerekçeleri:

“Yanıltıcı bilgi” verilmiş olmasıydı...

Siz bu satırları okurken belki de (Büyük ihtimalle) AYM yasayı bozmuş olacak...

Demek istemem o ki:

Saray’ın AYM’nin vereceği bozma kararından haberinin olması muhtemel...

Ve o bilgi:

Tolga Şardan’ın tahliye edilmesinde etkin olmuş olabilir...

Öyle ya da böyle...

Önemli olan tahliyeydi...

Ve oldu...

Geçmiş olsun kardeşim Tolga...

DURUŞMA GÜNÜ BEKLİYORUM

Canlarım...

Ben de kamuoyunu yanıltıcı bilgi verdiğim iddiasıyla ama...

Tutuksuz yargılanıyorum...

Zira...

6 Şubat depremiyle ilgili Youtube kanalımda yaptığım bir haberde:

Üç bakanın deprem mahalline müdahaleye hazır oldukları halde:

Saray’dan izin gelmediği için deprem mahalline ekip gönderemedikleri bilgisini paylaşmıştım izleyicilerimle...

Bu haberimin “yanıltıcı bilgi” olduğunu ileri sürenler...

Savcılığa hakkımda suç duyurusunda bulunmuşlardı...

Aradan çok geçmeden...

İfadem bile alınmadan...

İlgili bakanlar ve hatta Saray, haberimi doğruladılar...

İfadem o doğrulamadan sonra alındığı halde...

Savcı-yargıç el ele yargılanmama karar verdiler...

Şimdi:

Yargılanacağım ilk duruşma gününü bekliyorum...

Bu rezaletin müsebbipleri utansın...

GÜNÜN FIKRASI

Din dersi öğretmeni sınıfta öğrencilere şu soruyu sordu:

“Çocuklar, Allah’ın günahlarımızı affetmesi için ne yapmalıyız?..”.

Çocuğun biri cevap verdi:

“Önce, affedilecek günahlar işlemeliyiz...“.

21 yıldır ülkeyi yöneten siyasal iktidar...

Allah tarafından affedilecek günah biriktiriyor:

Olabilir mi?..

DÜNÜN TWEETİ

abdullah naci

@abdullahnaci

“Haddinden fazla şiddet, gayedeki hikmeti yok eder” der eskiler. İsrail menşeli ürünler için boykot kararı yerinde bir karar. Buna hakkımız var elbette. Ama gidip birtakım firmaları tehdit etmek, ortalığa fare bırakmak, oturanlara hakaret etmek, işin b.nu çıkarmaktır. Yapmayın!

YAZIK OLUR YARINLARA...

CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel’in seçim öncesi konuşmasını çok önemsiyorum...

Zira:

O konuşmada:

Sınıf çatışması yoktu...

O konuşmada:

Sermaye düşmanlığı yoktu...

Ama...

Emekçi sınıfına yapılan iktisadî ve sosyal zulmün sona erdirilmesi için gerekli uygulamaların yapılacağı vaadi vardı...

Yani:

Solculuk jargonu olan:

“Ekonomide tam eşitlik” yoktu...

Ve fakat:

En az eşitsizlik vaadi vardı...

Şimdilik umut olacak pek çok gösterge var...

Ama...

Bu da CHP...

Klâsiklerin sürekli çelmelediği CHP yani...

Her şey beklenir...

Meselâ...

Demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin...

Ve...

İnsan haklarının savunucusu Sezgin Tanrıkulu:

Yeterli oyu aldığı halde Parti Meclisi’ne giremedi...

Tabii ki Tanrıkulu’nun kadın kotası nedeniyle Parti Meclisi’ne giremediğini biliyorum...

Ama...

Delege isteseydi eğer...

Tanrıkulu’na çok daha yüksek oyla teveccüh gösterebilirdi...

Göstermedi...

CHP’nin:

Devrimci...

Yenilikçi...

Özgürlükçü...

Aidiyete değil bireye değer veren...

İnsan hakları savunucusu bir parti olacağına olan umudumu (Şimdilik) korumak istiyorum...

Aksi olursa...

Statükoyu koruyan...

AKP gibi ama...

Onun tam tersi ideolojiyi savunan bir doktrin (Baskıcı, din gibi tutucu) partisi olarak kalırsa...

Yazık olur yarınlara...