“Yazı tura atıldığında ben hep tura diyorum. Varsın tura gelmesin. Benim tek derdim, Atatürk’ün yüzü yere gelmesin.”

Bu sözlerin sahibini biliyorsunuz; 33 yıl önce kaybettiğimiz futbolumuzun “Taçsız Kral”ı Metin Oktay...

İşte; bu ülkenin evlatları böyle bağlı Ata’sına...

Üst geçide asılan Atatürk resimli bayrak yere düştü diye vızır vızır akan trafiğin ortasına dalıp bayrağı almaya çalışan genç kadını da gördü bu gözler, daha “Atatürk” denildiği anda ağlamaya başlayan insanlarımızı da...

★★★

Atatürk sadece kurtarıcısı değil; bayrak kadar, o bayrağın ayı ve yıldızı kadar, kırmızısı kadar kutsalıdır bu ülke insanının...

Kimi zaman tahammülsüzlüğümüzdür.

Babasına laf etseniz duymazdan gelen delikanlılar, aynı sataşmayı Ata’sına yaptığınızda burnunuzun üstüne indirir yumruğu...

Dua için havaya kalkan ellerde de o vardır, işyerlerindeki en özel köşelerde de...

★★★

Sırf kutsalımız da değil; en hassas noktamızdır. Düşmanı düşmanımızdır, seveni sevdiğimiz.

Çünkü vatandır Mustafa Kemal. Ağacımızın yeşili, denizimin mavisidir.

Bozkırda tek başına uçan kuştur.

Ondan vazgeçmek, vatandan vazgeçmektir. Bu ülkede dünyaya gelen birçok bebeğin “anne, baba”dan sonra söylediği ilk sözcük, büyüklerimizin ölürken vasiyetidir:

★★★

Sadece askerlerimizin değil hepimizin komutanıdır; çünkü onun verdiği komutlardan daha doğrusunu, hayırlısını veren kimse çıkmamıştır.

Çağdaşlık demiştir, eşitlik demiştir, kadın hakları demiştir, laiklik demiştir ama bir kez bile “ejder meyveli smoothie” yememiştir.

İtibarı saraylarda, uçak filolarında değil, halkının refahında aramıştır.

★★★

Son birkaç yıldır görüyoruz ki bu ülkeden onun adını kazımaya yemin edenler iyice azdı. Özellikle yetiştiği asker ocağında ona düşman bir nesil yetiştirmeye yemin ettiler.

Tuzla’daki subay okulunda geçen yıl yapılan 10 Kasım anmasıyla başladı her şey... Orada bir “rozet takmama” şovu yaptırdılar bir teğmen bozuntusu yobaza...

Sonra bu yıl bildiğiniz “yemin olayı”yla “Mustafa Kemal’in askeriyiz” diye slogan atan genç teğmenleri hedef aldılar. Dün değerli meslektaşım Tolga Şardan’dan öğrendik ki, son bir yıldır İzmir Marşı’nı da yasaklamışlar Kara Harp Okulu’nda... Ama yazılı olarak değil, sözle bildirmişler bu yasağı. Belli ki korkmuşlar!

★★★

Peki; neden yasaklanmış İzmir Marşı?

Siyasi anlamlar içeriyormuş...

Hadi lan sende...

Zaten teğmen adayları da benim gibi düşünüyor olmalı ki, yasak kararına rağmen haykıra haykıra söylemeye devam ediyorlarmış:

“Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa... Adın yazılacak mücevher taşa!”

★★★

Şimdi anladınız mı bu yobazların “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganından rahatsız olmalarının nedenini?

Hem askerde, hem sivilde o kadar çoğuz ki...

Bitmiyoruz, bitmeyeceğiz.

Yazı-turalarda hep tura diyeceğiz!

Sahte döviz meselesi!

Merkez Bankası uzun süredir döviz kurlarını frenliyor...

Uzmanlara göre en az 45 lira olması gereken dolar Merkez Bankası müdahaleleriyle 34 lira.

İyi de frenle, frenle; nereye kadar? Balata mı dayanır bu “hızlı” talebe?

Tam “Döviz kuru bugün yarın patlar” derken, “Piyasaya 1 milyar sahte dolar sürüldü. Üstelik gerçeğinden ayırt edilemiyor” diye bir haber patladı! Panikleyen döviz büfeleri de alım satımı durdurdu.

Millet dolar almaktan korkar oldu.

Böylece dövizin “patlama olasılığı” en azından uzun bir süreliğine ortadan kalktı, Merkez Bankası rahat bir nefes aldı.

★★★

Bu işte bir gariplik var; hem de büyük bir gariplik...

Altından bir “yiğit” çıkarsa asla şaşırmam.

GÜNÜN SORUSU

CHP Genel Başkanı Özgür Özel hakkında soruşturma başlatıldı. Suçlama, “Seyyar Giyotin” dediği eski Adalet Bakan Yardımcısı, şimdiki İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’le ilgili: “Kamu görevlisine hakaret ve hedef gösterme...”

Sorum CHP’li vekil ve yöneticilere:

Aranızda hakkında soruşturma ya da dava açılmayan var mı?

Brokoli 160 lira!

Yıllarca köşemi paylaştığım karikatürist kardeşim Bülent Çelik yazmış... Almadan edemedim:

“Manavda sordum 160 lira dedi!

Önce şaşırdım.

Sonra şaşırdığıma şaşırdım!

‘Mevsimi değil mi, ben mi yanlış biliyorum?’ diye sordum manava.

‘Brokolinin mevsimi de abi, bu ülkede yaşamanın artık mevsimi değil!’ diye cevap verdi..

Önce gülümsedim, sonra gülümsediğime gülümsedim!”

MAYDANOZ 

Kim demiş “Bu ülkede ifade özgürlüğü yok” diye...

Savcılar herkesi çağırıp duruyor, “Gel senin ifadeni alalım” diye... (İ.L.)