Kimi insanoğlu kendinden başka hiçbir canlıya kıymet vermiyor.
Doğayı yok ediyor, kadim zeytin ağaçlarını yerinden söküp, yerine maden sahası yapıyor.
Ne ağacın kıymeti var, ne hayvanın.
Uzun zaman tartışılan hayvan katliamı haberleri gündemin yoğunluğuyla biraz hafiflese de birçok yerden yavrucakların öldürüldüğüne dair haberleri alıyorduk.
Biz gelen fotoğraflara bakamazken, insanların onları nasıl olup da katlettiklerini anlamakta zorlanıyorum.
Üstelik korkuyorum, bunu yapanın her türlü cinayeti işleyebileceğine inancım yüksek.
Onların o masum gözlerindeki iyilik aslında öldürdükleri.
Poşete atıp, çöp muamelesi yaptıkları.
En çok şikayet edenler de ormanlık alanlara yaptıkları lüks konutlarda yaşayanlar...
Onların evlerine beton dikip, bir de hayvanları orada istememek nedir Allah aşkına?
Git apartmanda yaşa!
Nasıl bir vicdanınız var sizin?
Katliam yasası 2 Ağustos 2024’te Meclis’ten geçerek kanunlaştı. Ötenazi yapılacak denildi. Ötenazinin anlamını dahi bilmeden...
Sonra birçok yerden zehirlenen köpek haberleri, görüntüleri geldi.
Kanunun iptali için AYM’ye dava açıldı, reddedildi tabii...
Tepkiler sürerken İstanbul Valiliği, sokak köpekleri için vali beyin imzasıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve 39 ilçe kaymakamlığına ‘toplayın’ talimatı verdi.
Neymiş, okullar açılıyormuş, can güvenliğini tehdit ediyorlarmış.
Şimdi iktidara yakın medyada görmeye başlarız, “Köpek çocuğu ısırdı” haberlerini.
Nedense sadece bir uygulama yapılacağı zaman çıkar bu haberler.
Birçok yöntem var, şimdi bu köşeye taşımayacağım. Hayvanseverler, hayvan hakları temsilcileri yıllardır anlatıyor zaten. Onları öldürmeden, herkesin can güvenliğini sağlayarak her canlıyı hak edeceği şekilde yaşatabiliriz.
Lütfen vicdanınızı kaldırdığınız raftan indirin.
Bir köpeğin gözünün içine bakın.
Onun başını sevin.
Önüne su ve mama koyun.
Göz göze gelin onunla.
İnsan olduğunuzu hatırlayın, onun da bir canlı olduğunu...
Kızım Goldie...
Köpeğim, can dostum Goldie’yi iki kez kansere yakalanmasına rağmen 14 yaşına kadar yaşatabildim. Geceleri birlikte uyurduk.
Şimdi altı kedim var.
Onlarla yaşadığım sevgiyi hiçbir şeye değişmem.
Bana daha iyi bir insan olmayı öğrettikleri için onlara müteşekkirim.
Hadi, yanlış bir karar vermeden önce bir köpeğin gözlerinin içine bak...
Laiklik özgürlüktür, ötesi karanlıktır!
Geçen hafta bu köşede Diyanet’in kadının miras hakkı ile ilgili söylediklerini İlahiyat Felsefesi Profesörü Şahin Filiz ile iki günlük bir söyleşi yaparak masaya yatırmıştık. PEN Türkiye de bu konuda tepkisini ortaya koydu. PEN Türkiye, laiklik vurgusu yaptığı açıklamada şöyle diyor:
“Cumhuriyetin kurumlarının Cumhuriyete savaş açtığı günleri yaşıyoruz. Bu kurumlardan biri, üstelik en önemlilerinden biri, Cumhuriyetin kurucusu, büyük devrimci Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti olan Diyanet İşleri Başkanlığı.
Diyanet, başındaki Ali Erbaş yönetiminde son yıllarda protokolde en önde yer almakla kalmadı, nerdeyse şeyhülislamlık makamı gibi fetva vermeye, görüş bildirmeye başladı, iktidarın her konuda en büyük destekçisi oldu. Son günlerde kadınların örtünmesinin gerekliliği, kadınların mirastan eşit yararlanamayacağı gibi, özellikle kadınlara, genç kızlara, onları baskılamaya, giyim kuşamlarına, saçlarına başlarına, yaşam tarzlarına açıkça müdahale olan hutbeler okutuluyor, Medeni Hukuk’u hiçe sayacak biçimde kadınların mirasta erkekle eşit olamayacağı dile getiriliyor. Karşı çıkanlara da ‘sizlik bir şey yok, bunlar bizi ilgilendiriyor!’ yanıtları veriliyor.
İktidar destekçisi Hüda Par’sa Diyanet’ten geri kalmıyor, anaokulundaki ilkokuldaki kız çocuklarına başörtüsü ‘özgürlüğü’ istiyor! 3-4 yaşındaki çocuk için! Özgürlük! Öyleyse özgür bırakın çocukları, büyüdüğünde örtünecek mi başörtüsü mü takacak saçlarını özgür mü bırakacak, kendisi karar versin!
Barış sürecini destekliyoruz, ülkenin hakkı olan barışa bir an önce kavuşmasını diliyoruz. PEN Türkiye’nin bu konudaki tutumu da girişimleri çabaları da yıllardır kamuoyunun gözü önündedir, bilinir. Ama biz ister anayasa değişikliği için ister süreç bunu gerektiriyor diye, laiklikten en küçük ödün verilmesine bile karşıyız. Zaten yıllardır verilen ödünlerle laiklikten geriye pek az şey kaldı. Diyanet’in, Hüda Par’ın, başka kimi parti ve kuruluşların, en başta da iktidarın cesareti bundan geliyor.
Cumhuriyet hukuku tektir, kimseye dininden mezhebinden ötürü özel hukuk uygulanamaz, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan herkes inancı, görüşü ne olursa olsun buna uymak zorundadır! Laiklik özgürlüktür, ötesi karanlıktır!”
Ne kadar doğru değil mi?