Bugün ve yarın sizlere kısaca TCDD olarak bildiğiniz demiryollarımızın kara yazgısını, nasıl arkadan hem de defalarca hançerlendiğini anlatacağım...

Cumhuriyetle birlikte müthiş bir şahlanış yaşayan TCDD’nin özellikle 50’li yıllarla birlikte emperyalistlerin büyük baskı ve tabii rüşvetleriyle karayolu seferberliği karşısında nasıl öksüz ve yetim bırakıldığını tek tek, belgeleriyle ortaya koyacağım...

Anadolu demiryollarıyla, 1850’li yıllarda tanıştı... Ancak tamamı yabancılara verilen imtiyazlar yoluyla! İlk demiryolu, Osmanlı sınırları içindeki 211 kilometrelik Kahire-İskenderiye hattıydı... Anayurt içindeki demiryolu ise 1856 yılında yapımına başlanan 130 kilometrelik Aydın-İzmir demiryolu hattıydı; o da yabancılara verilen imtiyaz ile inşa edilmişti...

1900’lü yılların başındaki devasa Hicaz Demiryolları Projesi’nin inşası da yine imtiyazla, petrol bölgelerine hızla ulaşmak için tasarlanmıştı; tabii ki emperyalist tekeller tarafından!

Osmanlı döneminde yapılan demiryollarının 4 bin 136 km’lik bölümü bugünkü milli sınırlarımız içinde kaldı... Tabii demiryollarının ezici çoğunluğu yine yabancı şirketler tarafından işletiliyordu!..

- Ne de olsa yüzyıllara dayanan Osmanlı ve Batı kafasına göre Türkler bu işlerden anlamazdı!

Cumhuriyetin ilanından hemen sonra Mustafa Kemal’in emriyle derhal Demiryollarının millileştirilmesi, devlet kontrolüne alınması çalışmaları başlatıldı. 1924 yılında Bayındırlık Bakanlığı’na bağlı Anadolu-Bağdat Demiryolları Genel Müdürlüğü kuruldu... Yabancı şirketlerin işlettiği demiryolları hatları 1928 yılında satın alınmaya başlandı; tamamının millileştirilmesi, son kuruşuna kadar ödenerek 1948 yılında sona erdi...

En güzel, en duygulu maşlarımızdan 10. Yıl Marşı’nı bilmeyen yoktur; İki büyük şair, Faruk Nafiz Çamlıbel ve Behçet Kemal Çağlar  tarafından yazılmıştır. Cumhuriyetin 10. Yılı’nın büyük bir görkem içerisinde kutlanması düşünülmektedir. İki şair yazdıkları şiiri Atatürk’e götürürler. Sözleri çok beğenen Gazi Paşa yalnızca dördüncü dizeye, “inşa ettik yurdu yeni baştan” dizesine takılmıştır. Bir süre düşündükten sonra o dizeyi şöyle düzeltir:

- Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan!..

Diz çökertilen TCDD!..

Büyük Devrimci çok haklıydı...

O yıllar göz kamaştırıcı bir kalkınma hamlesinin şaşkınlıkla izlendiği yıllardı. Türkler, hem hazırdaki demiryollarını yabancı şirketlerden satın alıyor hem de süratle yeni hatlar döşüyordu!..

1925-1940 yılları arasındaki 15 yıl boyunca her yıl ortalama 200 Km. yeni demiryolu yapımı gerçekleştirildi. Dünya Büyük Ekonomi Bunalımı ve tabii 2. Dünya Savaşı yılları göz önüne alındığında bu Türk mühendislerinin, işçilerinin büyük başarısı demekti...

- 15 yılda 3 bin km’ye ulaşan bir demiryolu hattı inşa edilmişti!

Bu ayrıca, halkın yüzde 42’sinin demiryollarından yararlanmasını sağlamış olmak demekti! Peki sonra ne oldu? 1948 yılından itibaren ulaşım karayolları lehine gelişme göstermeye başladı...

Bu yıl aynı zamanda Batı Bloku saflarında yer alan Türkiye’ye ABD tarafından Marshall yardımı başlattığı yıldı, tesadüfe bakın!

- O tarihten sonra yatırımlar hep karayollarına yapıldı, demiryolları öksüz kaldı!

Dilerseniz rakamlarla bakalım, nasıl bir zavallılığa doğru yol alındığına:

- Cumhuriyetin ilk yıllarında, 27 yılda yapılan demiryolu inşaatı 3 bin 746 km...

- 1950 sonrası 68 yılda, diğer bir anlatımla 2018’e kadar yapılan demiryolu inşaatı ise 4 bin 732 km!..

İnfaz edilen TCDD!..

Daha da beter, çok daha vahim rakamlara geldi sıra...

TMMOB Makine Mühendisleri Odası’nın yıllar önce açıkladığı bilgileri paylaşayım sizlerle... Ölümle sonuçlanan, yalnızca birkaç yıl içinde art arda yaşanan tren kazaları, siz cinayetleri de diyebilirsiniz; TCDD’nin yeniden yapılandırılmasına yönelik uygulamalar sonrası geldi!

AB uyum programları, yabancı kuruluşların raporları filan derken, 163 yıllık demiryolları adeta tasfiye edilmeye başlandı! Neoliberal politikalarca dayatılan ve bütün resmi belgelerde ifade edilen serbestleştirme (dolayısıyla özelleştirme) politikaları sonucu kurum parçalanarak şirketleştirildi, altyapı ve işletmecilik bölündü... Bakım, sinyalizasyon, elektrifikasyon yatırımları ihmal edildi, bakım atölyeleri kapatılarak azaltıldı, TCDD’nin taşınmazları ve limanları satılmaya başlandı!

Gelelim bu “TCDD’yi gömme” harekatının sonuçlarına... En baştan başlayalım:

- 1959 yılında 67 bin olan TCDD çalışan sayısı 2017 sonunda 17 bin 747’ye geriledi!

- Binlerce yol ve geçit bakım görevlisinin çalışması gereken hatlarda bakım görevlisi sayısı kaça düştü biliyor musunuz? 39’a, yazıyla otuz dokuza!

- 1950’de demiryolu yolcu taşımacılığı yüzde 42.2 idi... Bugün kaç dersiniz? Yüzde 1!

- Demiryolu yük taşımacılığı ise o tarihte yüzde 55.1’di. Şimdi ne kadar? Yüzde 4.3!

Sorsanız Avrupa’nın en büyük tır filosu bizde diye övünürler.. Niçin biliyor musunuz? Çünkü Avrupa’da yük taşıma demiryolu ve deniz yolu ile sağlanıyor; ancak bu ikisinin olmadığı olamadığı koşullarda TIR’lar çalışıyor da ondan!

İşte o kazaların, birçok yurttaşımızın ölümüne neden olan o cinayetlerin asıl nedeni bu tablo! Yüksek hızlı tren yapıyoruz diye on milyarlarca zarara giren TCDD’nin havaya savrulan o paralarla anayurdu demiryollarıyla donatması gerekiyordu.

- Karayolları lobilerinin, AB’nin ABD’nin, rapor üstüne rapor döşenen alçakların canı sağ olsun!