Önümüzdeki hafta en büyük en görkemli bayramımız olan Cumhuriyet Bayramı’nı kutlayacağız...

Kutlayacağız derken, iktidar mahfilinin “sözde” kutlamasından bahsetmiyorum; Halkın yapacağı içten, samimi kutlamalardan söz ediyorum... Cumhuriyet balolarından, fener alaylarından, milyonların Anıtkabir’e akın etmesinden söz ediyorum.

AKP’nin 22 yıllık iktidar sürecinde milli bayramlarımızı adeta yok sayması, iğdiş etmesi hatta yasaklamaya çalışması, resmi törenlerde kurumların çelenk koymasını bile menetmesi hafızalarımızda olanca tazeliği ile duruyor!

Örnek çok; yüzlerce, binlerce yaşanmış örnek sıralayabilirim... Mesela, uzun yıllar öncesini, Cumhuriyetin 85. Yıl kutlamalarını anlatabilirim sizlere...

Fener alayı bir iktidarı niçin rahatsız eder?

Cumhuriyetimizin 85. yılını kutluyorduk...

- AKP, yerel yönetimlere bir genelge yayımlayarak, kriz ortamını gerekçe göstererek resmi kutlamaların dışında ekstra eğlence, ekstra harcama yapılmamasını istemişti. Türkçeye çevirecek olursak; Cumhuriyet balosu, fener alayı gibi masrafa yol açan etkinliklerden uzak durmalarını öğütlüyordu!

- Ankara Belediyesi, Başkent’i afişlerle donatarak 29 Ekim günü Melih Gökçek’in Başbakan’la birlikte 13 adet kavşak açacağını duyurdu. Doğal olarak Cumhuriyet Bayramı da birlikte kutlanacaktı... Böylece 29 Ekim 2008, tarihe “Kavşak Bayramı” olarak kazınmıştı!

- Ankara’da fener alayı düzenlenmesine ise izin verilmemişti. Gerekçe neydi peki? Trafik düzeninin bozulması!

- Başkent yasaklayınca, Eskişehir’de de fener alayına izin çıkmamıştı. Buradaki gerekçe değişikti, “Güvenlik!” Daha bir hafta önce Eskişehir-Galatasaray maçının en ufak taşkınlık olmadan oynanmasını sağlayan polis, Cumhuriyet Bayramı için düzenlenecek fener alayının güvenliğini sağlayamıyordu...

“Kutlu olsun” diye yazmıştım!

Tecavüze beden ve ruh sağlığı raporu!

Cumhuriyetimizin 85. yılını kutluyorduk...

- AKP iktidarı, Cumhuriyet Bayramı’na birkaç gün kala, kızlarda evlenme yaşını 14’e indirmek için harekete geçmişti...

- Hemen ardından, 14 yaşında bir kız çocuğuna cinsel tacizde bulunduğu için tutuklu yargılanan Vakit gazetesi yazarı Hüseyin Üzmez tahliye edilmişti. Peki, Üzmez, daha yasa çıkmadan niçin salıverilmişti? Çünkü İstanbul Adli Tıp Kurumu, tecavüze uğrayan kız çocuğunun, “beden ve ruh sağlığının bozulmadığı” yönünde jet rapor vermişti de ondan!..

- Cumhuriyet Bayramı’nın hemen öncesinde, Tokat Cumhuriyet Meydanı’nda, polis gözetim ve korumasında yapılan açıklamada, “Şu bilinmelidir ki başörtü yasağına ilişkin Anayasa Mahkemesi kararı bizim için yok hükmündedir... Bugün kendi beşeri yargılarıyla İslami kimliğimizi yasaklayanlar, asıl mahkemenin Din Günü kurulacağını sakın unutmasınlar!” denildi...

İktidarın Cumhuriyet Bayramı’nı kutlama şekli böyleydi demek ki!

Stratejik ortağımızın “parçalanmış Türkiye” haritası!

Cumhuriyetimizin 85. yılını kutluyorduk...

- Cumhuriyet Bayramımızı kutlamaya üç gün kala, Türkiye’yi parçalanmış gösteren bir harita daha ortaya çıkmıştı. Bu defa ABD Kongresi araştırmalar merkezi tarafından hazırlanan raporda yer alan haritada Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’nun tamamı Kürdistan sınırları içinde gösterilmişti. Stratejik ortağımızın kongresinin göstere göstere yayınladığı haritayla ilgili olarak ne yapmıştı iktidarın başı peki?

- BOP Eş başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’ndan tık çıkmamıştı!..

17 Kasım’da Avrupa Parlamentosu’nda “Dersim Soykırımının 70’inci yıldönümü” konulu konferans düzenleneceği duyurulmuştu.

Katılımcılar şöyleydi:

Taraf gazetesi yazarı Ayşe Hür, Adalet ve Demokrasi için Ermeni Federasyonu Başkanı Hilda Çobanyan, Dersim Yapılandırma Derneği Başkanı Haydar Işık, DTP Dersim (Tunceli) Milletvekili Şerafettin Halis, DTP Diyarbakır Milletvekili Aysel Tuğluk, Dersim Belediye Başkanı Songül Erol Abdül, AB Türkiye Yurttaşlık Komisyonu’ndan Hans Branscheidt ve Bremen Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ronald Münch...

Mine G. Kırıkkanat, Vatan gazetesindeki köşesinde, bu “soykırım soytarılığını” enine boyuna anlattıktan sonra bakın ne diyordu:” “Hüküm verilmiş, harita çizilmiş, ABD hazırlamış, AB onaylamış. Kılıf biçilmiş, kefen dikilmiş. Sonuç belli: İçerden dışardan borazancılara, çığırtkanlara, tetikçilere bol bahşiş, sübvansiyon ya da komisyon da diyebilirsiniz, bölecekler Türkiye’yi, gömecekler Cumhuriyeti... Bugün Cumhuriyet Bayramı. Nesi kutlu olsun sizce. Hepsi mi, yarısı mı, satanı mı, satılanı mı? Gidene mi yanalım, yoksa kalana mı?

KUTLU OLSUN!