23 Kasım 2022 – Dönemin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar: S-400 yerinde ve kullanılmaya hazır. İntikal süresi var. Bu olduktan sonra bir saatte her şeyi hazır. Sorun yok.
17 Kasım 2023 - Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler: S-400’e ihtiyaç duyduğumuz anda düğmeye bastığımızda, ne olduğunu merak edenlerin hepsi görür.
(CHP’li Veli Ağbaba “Neden çalıştırmıyorsunuz o zaman?” diye sorar)
İhtiyaç olduğunda çalışır. Ne bu, çamaşır makinesi mi?
26 Kasım 2024 – Güler: S-400’leri kuracağımız, kullanacağımız her yer belli... Mahzenler dahil hepsi yapıldı, hazır. Biz bir emir verdiğimiz anda o bölgeye hareket edecek.
“S-400’leri aldık, o iş bitti” diye duyurmuştu Cumhurbaşkanı Erdoğan 2017’de.
Gelen tepkiler, tehditler, restleşmeler, hatta parasını ödediğimiz F-35 programından apar topar çıkarılmamız...
Hiçbiri Türkiye’yi kararından geri döndürmedi.
Kimilerine göre bu, Batı’ya kafa tutma nişanesiydi.
Kimilerine göre ise, Rus uçağının düşürülmesi sonrası Moskova’ya bir jest, bir gönül alma paketi...
Ama bu sistemin Türkiye’ye geliş süreci, sadece teknik bir tedarik değil; başlı başına siyasi bir dönüm noktasıydı.
Bedeli 2,5 milyar dolarlık “faturasının” çok daha ötesindeydi.
Ama her açıklamada aynı cümle kuruldu: Bölgedeki tehditlere karşı ihtiyaç!
★★★
Ve şimdi o tehditlerden en büyüklerinden biriyle karşı karşıyayız.
Dünya bir kişinin iki dudağının arasından çıkacak cümlelere kilitlenmiş durumda.
ABD Başkanı Donald Trump İran için “Vurabilirim de vurmayabilirim de” dedi.
Ekledi: Kimse benim ne yapacağımı bilmiyor.
Haklı... Yarın ne olacak bilinmiyor.
Trump’ın, İran’ın dini lideri Hamaney’in bile “şimdilik yaşamasına” izin verdiği iddia ediliyor.
Fordo Nükleer Tesisi’nin hedefte olduğu açıkça konuşuluyor.
ABD Tel Aviv ve Kudüs’teki diplomatik temsilciliklerini kapattı.
Katar ve Bahreyn’deki üslerini boşalttı.
Şimdi artık şu soruluyor:
ABD savaşa girecek mi değil, ne zaman girecek? Hangi gün? Hangi hedef?
İran’ın cevabı net: Bizi vurursanız, güvende değilsiniz!
ABD üslerini, savaş gemilerini, bölgedeki tüm varlıklarını tehdit ediyor.
Ancak bu denklemde adı anılmayan bir ülke daha var: Türkiye.
Çünkü Türkiye’de de ABD üsleri var.
Peki Türkiye kendini savunabilir mi?
★★★
2012’de, Suriye iç savaşında artan füze tehdidi sonrası Türkiye, NATO’dan destek istemişti.
Patriot hava savunma sistemleri “ödünç” verildi.
ABD, Almanya, Hollanda, İtalya ve İspanya sırayla devreye girdi.
Bugün hala İspanyol Patriot bataryaları Adana’da konuşlu.
Geçtiğimiz aylarda 10. yılı bile “kutlandı”.
Ama S-400’lere dair bir hareket yok.
Girişte hatırlattığım açıklamaların 1 yıl arayla aynı günlere denk gelmesi tesadüf değil.
Artık ancak bakanlara bütçe görüşmeleri sırasında sorulabiliyor S-400’lerin akıbeti.
Bakanlar da her sene “İhtiyaç halinde hazır” mesajı veriyor.
Takriben 5 ay sonra yine benzer bir açıklama gelir.
Ama bugün, burnumuzun dibinde füzeler havada dans ederken, sessizlik daha fazla dikkat çekiyor.
Hava savunma sistemleri sadece mühendislik değil, caydırıcılık işidir.
Ve evet, çamaşır makinesi değiller.
Ama eğer paketi açılmıyor, kurulup test edilmiyor, devreye alınmıyorsa...
Süs eşyasından ne farkı kalır?
Ve en kritik soru hala cevapsız:
Eğer şimdi bile ihtiyaç yoksa, S-400’leri neden aldık?