Osmanlı’nın valileri 16’ncı asırda yoksul halkın elinde ne varsa vergi diye alıyor, erkekleri küçük yaşta zorla cepheye gönderiyordu. Buna bir de toprak ağalarının zulmü eklenince hayat çekilmez oluyordu.
Bir grup insan bu zulme dayanamadı ve silahlarını alıp dağa çıktı.
Halk, bunlara “zeybek” dedi...
Onların reislerine, yani en gözü karalarına da “efe...”
Yaş, hatta cinsiyet önemli değildi...
Önemli olan yürekti!
“Kahpe Osmanlı” dedikleri devlete güvenmezlerdi.
Çünkü devlet onları birçok kez “Meseleleri müzakere edeceğiz” diye kandırarak öldürmüştü.
1829’da Kel Mehmet’in başlattığı Aydın Ayaklanması bir halk devrimi gibiydi. Kel Mehmet, Osmanlı’nın tüm vergilerini kaldırmış, Ege’de kurtarıcı ilan edilmişti.
Sonunda Osmanlı onu da “halletti...”
★★★
Efeler zaman zaman da devletin yanında yer aldı.
Örneğin Osmanlı-Rus Savaşı’nda bir Zeybek Alayı bile vardı. Çakırcalı Ahmet Efe bu alaydaydı.
Yunanistan’a karşı verilen Kurtuluş Savaşı’nda genellikle Atatürk’ün yanında saf tuttular. Düzenli Yunan Ordusu’nu, çete savaşıyla güçsüz düşürdüler.
Geçimlerini kervanlardan aldıkları “yol vergisi”yle ve kötülüğüyle tanınan toprak ağalarından aldıkları haraçla sağladılar.
★★★
Bu yürekli adamlar, çoğunlukla dağlarda bazen de yaylalarda, yalçın kayalıklarda, ormanlarda, dere kenarlarında yaşadılar.
Her şey yolunda gittiğinde bağlamalarını çalıp türkü düzdüler ve kendilerine has zeybek oyunları oynadılar.
En ünlüleri Çakırcalı Mehmet Efe, Yörük Ali Efe, Mestan Efe, Saçlı Efe, Sarı Zeybek, Demirci Mehmet Efe, Atçalı Kel Mehmet Efe’ydi.
★★★
Cumhuriyet’in ilanıyla “efelik” tarihe karışsa da Ege’de sevilen, cesaretiyle öne çıkan herkes hala “efe”dir...
En son “efe” ise tam 16 yıldır Aydın’ın Belediye Başkanlığı’nı yapan “Topuklu Efe”, yani Özlem Çerçioğlu’ydu.
★★★
Dün sabah inanılmaz bir haberle güne başladık:
Topuklu Efe’nin, adeta bütünleştiği CHP’den istifa edip bugünkü AKP’nin kuruluş yıldönümü törenlerinde AKP’ye geçeceği iddia ediliyordu.
Üstelik de “zeybek”leriyle, yani diğer ilçe belediye başkanlarıyla birlikte...
★★★
Çerçioğlu kimilerine göre bu kararı, hakkında açılan 15’e yakın soruşturmadan ve dolayısıyla kendisine yapılacak bir operasyondan kurtulmak için almıştı.
Hatta Özgür Özel’e göre, açıkça tehdit edilmişti.
AKP’ye geçerse, Silivri riski ortadan kalkacaktı... Tabii; diğer ilçe belediye başkanı ve yöneticilerinin de...
İkinci iddia ise Topuklu Efe’nin eşinin ailesine ait, Jantsa’nın zor günlerden geçmesiydi. Mayıs ayında bin 300 işçinin grev kararı aldığı şirket, zor günlerden geçiyordu ve bu ani transfer kararının bir nedeni de buydu...
★★★
Yazının başında dedim ya efeliğin birinci şartı yürekli olmaktır.
Gerektiğinde canından bile vazgeçebilmektir.
Kendisini 16 yıldır sahiplenen partisine ve oy veren seçmene ihanet etmek Özlem Çerçioğlu’na yakışmadı...
Topuklu Efe’nin “efe”si gitti, geriye zoru görünce “topuklayan”ı kaldı...
GÜNÜN SORUSU
Sorum bundan iki yıl önce İYİ Partili Nazilli Belediye Başkanı Kürşat Engin Özcan, hakkında başlatılan yolsuzluk soruşturmasından kurtulmak için AKP’ye katılınca, “Yazıklar olsun. Kendisine hakkımı helal etmiyorum” diyen Topuklayan Efe Özlem Hanım’a:
Şimdi siz CHP’lilerden helallik bekliyor musunuz?
24 yıl, 24 madde!
Bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Abdullah Gül’ün önderliğinde, 14 Ağustos 2001’de kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 24’üncü kuruluş yıldönümü...
İşte; 24 maddede AKP’nin 24 yılı:
Bir: Hazine’nin toplam borcu 243 milyarken bugün 10 trilyona merdiven dayadı. Dış borçlarımız ise dolar bazında dörde katlandı!
İki: AKP’nin kurulduğu gün 25 kuruş olan ekmek bugün 15 lira, 9 lira olan bir kilo dana eti 600 lira...
Üç: O günlerde 1 lira 60 kuruş olan dolar 40 lira 77 kuruş...
Dört: Açlık sınırı 380 liradan 26 bin 413 liraya... Yoksulluk sınırı 1.155 liradan 89 bin 768 liraya....
Beş: 22 lira olan çeyrek altın 7 bin 232 liraya...
Altı: Yüzde 16.7 olan gerçek işsizlik oranı yüzde 32.9’a çıktı...
Yedi: Daha önce ilk yirmiye bile girmediğimiz Küresel Organize Suçlar Endeksinde Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü olduk.
Sekiz: Dünya Yolsuzluk endeksinde üst sıralara yükseldik.
Dokuz: Dünya Demokrasi Endeksi’nde, demokrasisi olmayan ülkeler arasına geriledik ve 103’üncü sıraya düştük.
On: Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde en kötü on...
On bir: Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde en kötü otuz...
On iki: Dünya Çevresel Performans Endeksi’nde den kötü sekiz...
On üç: Dünya Vergi Eşitsizliği Endeksi’nde en kötü elli ülke arasına girdik.
On dört: Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tamamen siyaset kurumu tarafından atanan bir kurum haline getirdi.
On beş: O yıl 27 milyon hektar ekili alanımız varken, nüfus artışına rağmen bu oran 24 milyon hektara geriledi.
On altı: Sekiz milyon sığınmacı ile sığınmacı cenneti olduk.
On yedi: Yabancılara 28 milyon metrekare arazi, 290 bin konut ve işyeri sattık.
On sekiz: Devlette liyakat kalmadı, bütün koltuklar yandaşlarla dolduruldu. Güreşçi milletvekili banka yönetim kurulu üyesi, damat bakan, şoför milletvekili yapıldı. DPT gibi hayati kurumlar kapatıldı, Merkez Bankası bağımsızlığı diye bir şey kalmadı.
On dokuz: Tam 283 kamu varlığı satıldı oradan gelen 64 milyar dolar havaya savruldu.
Yirmi: Kamu garantili projeler adı altında yandaş müteahhitlere sadece son 7 yılda 300 milyar dolara yakın bir para ödedik.
Yirmi bir: Bütün devlet kademeleri tarikatlar arasında paylaştırıldı. Atatürk tarafından kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı bile Atatürk ve laiklik düşmanı haline getirildi.
Yirmi iki: Eğitim sistemi baştan aşağıya tam sekiz kez değiştirildi; eğitim ve sağlık paralı hale getirildi. Sınav güvenliğinin adı bile kalmadı.
Yirmi üç: Türkiye felaketler ülkesi oldu... Bilimsellikten uzaklaşılması nedeniyle her ay büyük bir felaket yaşamaya ve onlarca canımızı kaybetmeye başladık. Deprem vergileri kim vurduya gitti, Kızılay bile depremzedelere çadır satar hale geldi.
Ve yirmi dört: 23 yıl “terörist başı” dedikleri bebek katilini “kurucu önder” ilan edip PKK ile pazarlık masasına oturduk.
★★★
İşte 24 yıllık AKP...
Yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır!