403 kişiyi istihdam eden (ALTILAR SANAYİİİ A.Ş.) genel müdürü olduğumda 27 yaşımdaydım...

İstanbul İktisadi Ticari İlimlerden mezun olmuş taze bir “İşletmeci İktisatçı” olarak görüyordum kendimi...

Ancak...

İtiraf etmeliyim ki...

Mezun olduğum okuldan çok...

İşgal ettiğim makamla övünüyordum...

Çünkü...

Üniversitede okuduğum kitaplardan çok daha fazlasını piyasalar öğretti bana...

Meselâ:

Yüksek enflasyon döneminde (1977 – 1980) bir şirketin nasıl yönetileceğini çok iyi biliyordum...

Yine meselâ:

Kitaplarda öğrendiğim arz-talep kanununun nasıl acımasız bir gerçek...

Ve haliyle:

“En pahalı malın, piyasada talep gören ama yeteri kadar üretilmeyen mal” olduğunu bizzat yaşayarak öğrendim...

24 Ocak 1924 kararlarıyla birlikte ekonomi ABS fren yaptı...

Ve haliyle:

Ürettiğimiz ürünlere olan o çılgınca talep durdu...

Bırakın her ay hatta her hafta zam yapmayı...

Hemen tüm ürünlerimizde fiyat indirimlerine gitmeye başladık...

Ve o zaman bir kez daha gördüm ki:

“Bir malın fiyatını maliyeti değil, piyasadaki talep belirler...”.

Yani canlarım:

Liberal ekonominin kurucu babası olarak kabul edilen Adam Smith’in:

“Bir papağana arz-talep kanununu öğretirseniz onu iktisatçı yaparsınız” deyişinin haklılığını...

Bütün gerçekliğiyle gördüm...

Artık bütün paradigmalarım varsayıma dayanıyordu...

Ve her varsayımım: Bizzat yaşanmışlık olduğu için:

Üretici/satıcı bir firmanın nasıl yönetilmesi gerektiğini çok iyi biliyordum...

Nasıl mı?..

Bir makro iktisatçı gibi düşünerek...

Yani:

John Maynard Keynes’in anlattıklarını ve yaptıklarını anlayarak...

Öğrencisi John K. Galbright’ın kitaplarını başucumdan ayırmayarak...

Peki...

Günümüzde...

O günden çok daha deneyimli ve bilgili olduğum halde...

İrice bir şirketi o günkü kadar başarılı yönetebilir miyim?..

Hiç zannetmiyorum...

Ancak...

Asla vazgeçmediğim...

Hiçbir zaman da yitirmediğim hızlı karar verip hızlı harekete geçme yeteneğimi en azından...

Birlikte çalıştığım arkadaşlarıma da yansıtır ve...

Çok başarılı olamasak bile:

Başarısız da olmazdık...

Günün sözü

“Süregelen enflasyon süreci ile hükümet, vatandaşlarının servetinin önemli bir bölümünü gizlice ve fark edilmeden kendine transfer edebilir...”.

Maynard Keynes

EDEPSİZLİKTE SINIR TANIMIYOR

Türkiye-ABD voleybol karşılaşması oynanıyor...

TRT Spor kanalı da karşılaşmayı canlı yayınlıyor...

Milli Takımımız galip...

Türkiye’yi destekleyen bir Hanımefendi seyircinin, göğsünün bir kısmı görünüyor...

Kasıt var mı?..

Yok, çünkü...

Öylesine mutlu...

Öylesine sevinçli...

Öylesine coşkulu ki...

Hanımefendi farkında bile değil...

Sosyal medyada çöreklenmiş çamur yoğunluklu birileri...

Hanımefendi’nin kimliğini tespit edip:

Hakaretlere başlıyorlar...

Hakaretlerin en ağırı:

TRT’den geliyor...

O kısacık sahne için:

“İstenmeyen görüntü” diyor...

“ABD’li yayın kuruluşunun ilettiği görüntüler, müdahale imkânı olmadan ekrana yansımıştır” cümlesiyle, “tesettürlü yurttaşlardan” özür dileniyor...

Yani canlarım...

Milli Takım’ın maçı kazanmış olmasının heyecanı ve sevinciyle...

Elindeki Türk Bayrağı’nı sallarken...

Bedeninin bir bölümün elbisesinden dışarı taşmasını engelleyemeyen Hanımefendi’den özür dilemesi gereken TRT:

Tesettürlü yurttaşlardan özür diliyor...

Yani...

Tesettürlü yurttaşların haklarına saygı duyan (Ki elbette duyacak) TRT...

Modern giyimli bir Hanımefendi’ye “fahişe muamelesi” göstererek:

Edepsizlikte sınır tanımıyor...

PEK AKIL KÂRI DEĞİL...

24 Ocak 1980 kararları başarılıydı...

Zira...

Kısa sürede dezenflasyon değil...

Deflasyon süreci başlamıştı...

Yanlış hatırlamıyorsam Haziran-Temmuz-Ağustos fiyat artışları eksi (-) idi...

Öylesine başarılı bir ekonomi yönetimine rağmen...

5 orgeneral, 12 Eylül 1980’de darbe yaptı...

Neden, 1979 Eylül değil de 1980 Eylül?...

Çünkü...

1979 Eylül’ünde kasa:

“Tam takır, kuru bakır” idi...

Ham petrol ve ilâç İthalâtı bile durmuştu...

Yıllık enflasyon %70’lerdeydi...

12 Eylül 1980’den önceki ay (Ağustos) enflasyonu -%1.7 idi...

Petrol ve ilâç ithalâtında sıkıntı yoktu?..

Yani...

Nasıl ki 27 Mayıs 1960 ihtilali:

1958 devalüasyonundan sonra yapılmış...

12 Mart 1971 muhtırası:

10 Ağustos 1970 devalüasyonundan sonra verilmişse...

12 Eylül 1980 darbesi de:

24 Ocak 1980 büyük devalüasyonundan sonra yapılmıştı...

Bu demektir ki:

Paradigmaya göre TSK ancak:

Büyük devalüasyonlardan ve Merkez Bankası rezervleri güçlüyken darbe yapar...

Yani:

Merkez Bankası rezervlerini yüksek tutmak pek akıl kârı(!)değil...

BULAMAYACAKSINIZ...

Bektaşi, ucuz bulduğu şaraptan bolca almış bir çuvala koyup sırtlamış eve gidiyordu...

Devriyeler yolunu kesti...

İçlerinden biri elindeki sopa ile çuvala vurarak:

“Söyle bakalım bu çuvalda ne var?” diye sordu...

Bektaşi cevap verdi:

“Eğer bir daha vurursan hiçbir şey...”.

Sayın Erdoğan, sayın Şimşek...

Lütfen daha fazla vurmayın bu millete...

Sonunda:

Yönetecek ve kendinizi seçtirecek millet de bulamayacaksınız...

DÜNÜN X’İ

abdullah naci

@abdullahnaci

kanzi kuşağı:

■ toplam 50 kelimeyle konuşur

■ cümleye kanzi ile başlar

■ kendi ırkından, dininden, dilinden olmayan herkesten nefret eder

■ cübbeli-perinçek arası bir dünya görüşüne sahiptir

■ ahlaksızlığı ofansif mizah zanneder

■ sanalda cesur, reelde korkaktır

■ saygısızdır.

BİR YILLIK GECİKMENİN BEDELİ

Profesyonel yöneticilik hayatımı anlatırken, yöneticilik hasletlerinden birinin:

“Gecikmeden karar alıp yola koyulmak” olduğuna dikkat çekmek istedim...

O anlattıklarımdan sonra sorayım:

Mehmet Şimşek (Şimdilik) neden başarısız?..

Cevap:

Göreve geldiği gün hemen harekete geçmediği için...

Eğer:

Görev alır almaz harekete geçseydi...

2023 yılı:

3.Çeyrek, %.5.9...

4.çeyrekte %4...

2024 yılı birinci çeyreğinde %5.7 büyüyemezdik...

Ama...

Mayıs ayı enflasyonu yüzde birlerde...

Yıllık enflasyon da %20’nin altına olurdu...

Böyle olmamasının sebebi: Mehmet Şimşek’in, harekete geçmekteki:

Bir yıllık gecikmesidir...

FEZLEKE DÜZENLENMELİ

Anayasa Mahkemesi, rektörlerin Cumhurbaşkanı tarafından atanmasının anayasaya aykırı olduğuna hükmetti...

Yeni bir düzenleme için Meclis’e bir yıl süre tanındı...

Erdoğan’ın şu ana dek yaptığı atamaların geçerli olacağı belirtildi...

Devleti yönetme yetkisi siyasal iktidara verildiğine ve...

Hatayı (Yasa dışılığı) yapan iktidar olduğuna göre...

Atamalar iptal edilmeli...

Atamaları yapan cumhurbaşkanı hakkında fezleke düzenlenmeli...

YÜZ YILIN YALANI

“Osmanlı’nın borçlarını Erdoğan ödedi...”.

AKP’li Mustafa Albayrak: