13 yıllık iç savaşta Suriye’nin devrik lideri Esad en büyük hatayı nerede yaptı deseniz, arkasındaki ülkelere fazla güvenmek derim. 2015’te Rusya’nın Esad lehine savaşa dahil olması bölgedeki tüm dengeleri değiştirmişti. Tunus, Mısır, Libya... Gitmez denilen diktatörler bir bir devrildi. Ama Suriye’de olan biten birçokları için beklenmedikti. Karşılığında tarih kitaplarında okuduğumuz emeline erdi Rusya. “Sıcak sulara indiler”. Sahildeki Lazkiye ve Tarsus’ta askeri üsleri ile Akdeniz’de iyiden iyiye kalıcı oldular. Sadece ilk yılın sonunda Putin, Suriye’de 464 milyon dolar harcadıklarını itiraf etti. Sonrası ile ilgili resmi bir bilgi yok. Ama milyarlarca dolar olduğunu tahmin etmek zor değil. İngiltere merkezli düşünce kuruluşu IHS’nin 2016’da yaptığı tahminlerine göre Moskova Suriye İç Savaşı’nda günlük 3,3 milyon dolar harcıyordu. Buna İran ve Lübnan’dan Hizbullah’tan gelen destek de eklendi. Her geçen gün pervasızlaştı Esad yönetimi. Kendi halkının üzerine varil bombaları ile ölüm yağdırdı, çoluk çocuk binlerce kişiyi kimyasala boğdu. Dokunulamaz, yenilemez, devrilemez olduğu yanılgısına girdi. Ama her diktatör gibi “zamanı gelince” ona da dokunuldu.
★★★
Kapalı kapılar ardında neler konuşulduğunu, nasıl pazarlıklar yapıldığını, kime neyin sözünün verildiğini sıradan halk olarak hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Ama normal olmadığı her halinden belli bir süreçle, kadim coğrafyada yine sahneye bir örgüt çıktı. Bu kez ismi Heyet Tahrir Şam (HTŞ) idi. 13 yıldır korunan Suriye’deki iktidar, 11 günde devrildi. Rejim çöktü, Esad Moskova’ya kaçtı. Aynı 2014’te IŞİD’in bir anda güçlenip 6 gün içinde Irak’ın 2. büyük kenti Musul’u ele geçirip hızla ilerlemesi gibi... Aynı 2021’de Taliban’ın 10 gün içinde Afganistan’ın başkenti Kabil’i ele geçirip yönetimi devralması gibi... Biz faniler ne olduğunu anlayamasak da hikaye hep benzerdi... Öyle ki Reuters Ankara’dan konuştuğu kaynaklara dayandırarak Türkiye’nin HTŞ’nin Şam’a saldırı planından 6 aydır haberdar olduğunu bile iddia etti. Büyük ihtimalle diğer ülkeler için de benzeri söz konusuydu.
★★★
Bugün dönüp baktığımızda Esad’ı o çok güvendiği, yıllarca onu pamuklara sarıp sarmalayan ortaklarının hiçbiri arkasında değil. Rusya yılların hatrına Esad ve ailesine iltica hakkı tanıdı. Ama Kremlin, Putin ve Esad arasında bir görüşmenin gündemde olmadığını duyurdu. Hafta sonu Rus Dışişleri Bakanlığı da “Tüm muhalefet gruplarıyla temas halindeyiz” açıklaması yaptı. İran da Cumartesi günü (henüz Şam ele geçirilmemişken) “Suriye hükümeti ile meşru muhalefet arasında diyaloğun başlatılmasının gerekliliği konusunda herkes hemfikir” açıklaması yaptı, Esad’ı yalnız bıraktı.
ABD ve İngiltere hızla HTŞ’yi 2018’den bu yana olduğu terör listesinden çıkartabileceklerini duyurdu. Örgütün lideri Colani ise “Terör örgütü listesinde” olmayı ufak bir detay olarak görüyor. HTŞ’yi feshedip yeni bir örgüt kurabileceğini söylüyor. 13 yıldır sırtını güvendiği dağlara dayayan Esad’ın iki günde içine düştüğü “değerli yalnızlığı” bize dünya siyaseti açısından çok şey anlatıyor.
Sayın Erbaş siz olayı hiç anlamamışsınız!
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş bu kez de “Diyanet İşleri Başkanı’na bir Alman aracını (marka belirtemeyeceğim) çok gördüler” açıklaması ile gündemde. Sayın Erbaş olayı çok yanlış anlamış. Valla 17 milyonluk o aracı bu ülkede baya büyük bir kesime çok görüyorlar. O aracı geçtim 2. el bir araç sahibi olmayı da ev sahibi olmayı da çok görüyorlar bize. Bu ülkede çocuklara okullarda bir öğün yemeği çok görüyorlar. Gençlere atanmayı, vize alıp yurt dışına gidebilmeyi, arkadaşlarıyla dışarıda oturup bir kahve içmeyi, sinemaya gitmeyi, kitap alıp okumayı çok görüyorlar. Emekliye etiketine bakmadan torununa oyuncak alabilmeyi, yemeğine et koyabilmeyi çok görüyorlar. Siz ise 6 bakanlığı geride bırakan bütçeniz ile keyif içinde yaşıyor, lüks otellerde toplantılar yapıyor, yurt dışına seyahatlere gidiyor, son model ultra lüks otomobillere biniyorsunuz. Mesele bir araç değil yani... Çok daha fazlası...