Mustafa Kemal Atatürk, 1927 yılında TBMM’de 6 gün süreyle günde 6 saat okuduğu, bir diğer deyişle milletine hesap verdiği NUTUK’a şöyle başlar:

- 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a çıktım...

Yani Kurtuluş Savaşı o gün Samsun’da başladı, 3 yıl 4 ay 20 gün sonra İzmir’de düşmanın denize dökülmesi ile son buldu, 11 Ekim 1922’de Mudanya Antlaşması’yla ateşkes imzalandı. 24 Temmuz 1923’te ise Lozan Barış Antlaşması’yla Türk’ün büyük zaferi dünyaya ilan edilmiş oldu!

Samsun halkı 1927 yılında büyük öndere minnetini ifade etmek için büyük bir zafer anıtı yapma kararı aldı ve Avusturyalı heykeltıraş  Heinrich Krippel’e sipariş verildi. Krippel görkemli eserini 3 yılda bitirdi ve Atatürk’ün kente giriş yaptığı yerin çok yakınındaki kaidesine 29 Ekim 1931 Cumhuriyet Bayramı'nda dikildi. 1932 yılında ise resmi açılışı yapıldı.

Atatürk, açılış törenine şu telgrafı gönderdi:

- Muhterem Samsun halkının şahsıma karşı besledikleri asil duyguların kıymetli bir tezahürünü bildiren telgrafınızdan pek mütehassıs oldum. Teşekkür, muhabbet ve selamlarımın halka arzını rica ederim.

Şerefsizlerin saldırısı!

İşte iki herif-i naşerifin 90 yıl sonra yıkmaya çalıştığı anıt buydu!

Bu iki şerefsiz pislik bir arabayla Atatürk Parkı’ındaki anıtın yanına gelmiş. Biri kaideye tırmanarak heykele halat bağlamış, sonrasında bir ucu arabaya bağlanan halatla heykeli yıkarak sürüklemeye çalışmış ancak becerememişlerdi...

Bu arada durumun farkına varan çevre sakinlerinin müdahale edeceğini görünce kaçtılar. Ancak kısa sürede yakalandılar ve tutuklandılar. Olay önce Samsun’da hemen sonrasında da Türkiye’de büyük tepki yarattı. Art arda açıklamalar yapıldı, saldırı lanetlendi. Kent halkı ise anıtın önünde “Onur nöbeti” başlattı.

Haa, bir de AKP MKYK üyesi Mücahit Birinci’nin sosyal medyadan yaptığı paylaşım vardı. Samsun halkının gece meşalelerle anıtın önünde gerçekleştirdiği “Onur nöbeti” görüntüsünü paylaşan muhterem, altına da şöyle yazmıştı:

- Allah akıl fikir versin. Tavaf Kabe’de yapılır. Heykel tavaf edilmez. Bu nedir yahu? Böyle sevgi ve saygı ifadesi mi olur?

Bir kurucu kahramana, kurtarıcıya halkın sevgi gösterisini Kabe’yi tavaf etmekle karşılaştırmak nasıl bir beyin yapısını açığa vurur, nasıl bir sakat düşünceyi gösterir bilemedim, kararı siz sevgili okurlara bırakıyorum!

Halkın sevgisinden ölesiye korkanlar!

Bu alçakça saldırının üzerinden iki yıl geçti...

Son zamanlarda, Atatürk heykel ve büstlerine art arda saldırılar tekrar başladı... Kayseri’de, Elazığ’da, Adıyaman’da daha öncesinde Sakarya’da bu ülkenin kurucusuna tıpkı diğerlerindeki gibi kazmalarla, keserlerle kudurmuşçasına saldırdılar...

O kurucu ki, dünyanın 30 ülkesinde heykelleri, büstleri bulunan, 20. Yüzyıl liderleri arasında pırıl pırıl parlayarak birinci sıraya oturan, 21. Yüzyıl'da hala fikirleriyle, dehasıyla yaşayan bir lider...

Öyle ki; daha 12 yıl önce denize döktüğü işgalci Yunanistan’ın Başbakanı Venizelos tarafından hem de kendi el yazısıyla Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilen, savaş stratejileri dünyanın en saygın askeri okullarında ders olarak okutulan, ancak şu sözlerin de sahibi olan  bir büyük lider:

- Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye girmedikçe savaş cinayettir.

Bu türden saldırıların olması çok önemli bir gerçeği de gözler önüne seriyor aslında...

Büyük Devrimci’nin bir türlü silemedikleri fikirlerinden, halkın yüreğinde, aklında yerleşmiş o büyük sevgiden çok ama çok korkuyorlar! Dünyanın en büyük liderleri arasında en önde mümtaz bir yere sahip böylesine bir önder karşısında da başka bir şey olamaz zaten, meşrebine, tıynetine, karakterine göre önünde iki yol vardır:

- Ya çok sever, sevgi, saygı ve minnet duyarsın, ya da çok korkar, kinlenir, öfke duyarsın!