Psikolog, yazar ve Sciences Humaines dergisinin yardımcı editörlüğünü yapmış Jean-François Marmion, psikolojiyi geniş kitlelere anlaşılır bir şekilde aktarma çabasıyla tanınır.
Çok ses getiren çalışması ‘Aptallığın Psikolojisi’ Durmuş Bayram’ın çevirisiyle Türkçeye kazandırıldı. İnsan aptallığının sayısız biçimine dair kapsamlı ve esprili bir inceleme olan kitaptaki başlıklardan biri bu yazının başlığı da olan ‘Aşırı Zeki İnsanlar Neden Aptalca Şeylere İnanır?’...
Buradaki örneklerden biri dünyanın ‘iGod’ lakabıyla bildiği, yüksek teknolojinin tanrısı olarak kabul edilen, sıklıkla ‘büyülü düşünce’yle özdeşleştirilen Steve Jobs. Bu atıf, onun dünyayı kendi iradesiyle eğip bükebileceği düşüncesine dayanıyor.
Ekim 2003’te pankreasında tümör tespit edildi. Tümörün ameliyatla alınabileceğini fark eden doktorlar, gözyaşlarına boğuldu. Ancak Jobs cerrahi ameliyatı reddetti. Budist ve vejetaryen olduğu için tıbba şüpheyle yaklaşıyordu ve hepsi birbirinden zorlama alternatif terapilere çok inanıyordu. Şifacılara, natüropatlara, akapunkturculara başvurdu. Bitkisel ilaçlar aldı, meyve suları içti ve uzun oruçlar tuttu. 2004’te yapılan yeni testler, karahindiba salatasının kanser hücreleri üzerinde ne kadar az etki ettiğini ortaya koydu. Bu kez ameliyat olmayı kabul etti ama artık çok geçti.
Nisan 2009’da Memphis, Tennessee’deki bir enstitüde karaciğer nakli yapıldı. Ekim 2011’de ölene kadar Apple’da çalışmaya devam etti.
Dağları yerinden hareket ettirebilen parlak bir mucit, hastalığını daha da kötüleştiren zırvalardan kendini kurtaramadı. Biyolojik anne babasının onu terk etmesi fikrini takıntılı hale getirip içindeki boşluğu ezoterik sorgulamalarla dolduruyor olabilir miydi?
Yedi yaşındayken küçük bir kıza evlatlık olduğunu söylediğinde kızın “Yani ailen seni sevmiyor muydu” demesi onu derinden sarsmıştı. Evlatlık verildiği aile, Steve’e hep hassasiyetle yaklaştı.
★★★
Bir başka isim, Jimmy Carter, 1976 yılındaki başkanlık kampanyasında “Eğer başkan olursam, UFO görülmelerine dair tüm bilgileri halk ve bilim insanlarıyla paylaşacağım” demiş, “Bence UFO diye bir şey var çünkü ben bir tanesini gördüm” diye açıklama yapmıştı.
Pek çok politik edebiyat eserinin yazarı ve 2002 Nobel Barış Ödülü sahibi Jimmy Carter’ın, 40 yıl boyunca dünya dışı varlıklara ulaşması mümkün olmayan bir mesaj gönderebilecek kadar saf olması gerçekten hayret vericiydi. Ayrıca bu uzay gemisi 2025’ten sonra bilgi aktarmayı da kesecek ve biz bir şey bilemeyeceğiz.
Kitabın bu bölümünde başka örnekler de var.
“Aşırı zeki insanlar, inançları yüzünden eleştirel düşünceden, mutluluktan ve hatta hayatlarından vazgeçecek kadar kör olabilir” diyor yazar.
Yine en iyi başlıklardan biri “Milliyetçi Aptallığın Başkalaşımı”...
Mitler ve sihirli kelimelerle dolu bir kültürel ortamın ürünü olan kişilerin –ki burada Donald Trump’tan Silvio Berlusconi’ye kadar isimler var- incelendiği bu bölümde şu ifadeler dikkat çekici değil mi sizce de?
“Uydurma dünyaları gerçekmiş gibi sunularak bireysel ve kolektif fanteziler harekete geçirilir. Her türlü antisosyal dürtü kışkırtılır ve söz konusu fantezilerin uyandırdığı hedonistik arzular, hayal kırıklıklarına yol açar. Aile yapılarının genişlemesi ve vatandaşlık dayanışması gibi kurumsal ve normatif çerçevelerin aşınmasıyla bağlantılı olarak sosyalleşme süreçlerinin giderek çeşitlenmesi, popülizmi destekleyen kaba davranışların yükselişiyle doğrudan bağlantılı değildir. Söz konusu dramatik toplumsal değişimlerin vücut bulduğu bir ortamda, demokrasinin korunması ve toplumun kabalaşmasına karşı mücadele etmenin yolu, hukuk üstünlüğü için olmazsa olmaz olan ilkeleri, çerçeveleri ve kurumsal dengeyi savunmaktan geçer.
Descartes, “Dünyada en adil dağıtılan şey akıldır” der.
Peki aptallıkla barışılabilir mi?
“Aptallığın Psikolojisi’ni” okumanızı tavsiye ederim. Her gün maruz kaldığımız zaman zaman bizzat sergilediğimiz mantıksızlıkların eğlenceli ama acımasız bir haritasıyla karşılaşacaksınız. Ve belki de en can alıcı soruyu soracaksınız.
“Ya aptal olan bensem?”