Bugün sizlere bir kadın siyasetçinin hikayesini anlatacağım: Sandra Ramirez. Kolombiyalı bir senatör. Hatta Senato’nun 2. Başkan Yardımcısı. Kolombiya’nın kuzeyindeki küçük bir kasabada bir çiftlikte doğdu. Kahve, kakao, şeker kamışı ürettikleri sıradan bir hayatı vardı. Babası kasabanın “şifacı”sıydı. Bitkileri karıştırıp hastane olmayan kasabada insanların derdine derman olmaya çalışıyordu. Onun hayali ise doktor olmaktı. Ama milyonlarca benzer hikayede olduğu gibi... Annesi rahatsızlandı, kardeşlerine bakmak için liseyi bıraktı. Tarlaya gidip geldikçe, kadın FARC militanları ile karşılaştı, tanıştı. Kendi anlatımına göre onların “güçlü” duruşlarından, “erkeklere emir verebiliyor oluşlarından” çok etkilenmişti. 1981’de, henüz 18 yaşındayken hemşire olarak Kolombiya devleti ile silahlı çatışma halinde olan FARC’a katıldı. Hızla yükseldi. 2012’de Küba’da başlayan barış görüşmelerinde masadaki isimlerden biriydi. 2016’da FARC ve Kolombiya arasında 52 yıl süren ve 260 bin kişinin öldüğü çatışmalar barış anlaşmasıyla sonuçlandı. Kolombiya lideri Juan Manuel Santos Nobel Barış Ödülü bile aldı. Barış anlaşması kapsamında terör örgütü FARC, aynı isimle bir siyasi partiye döndü. Aldıkları oydan bağımsız olarak 10 yıl boyunca Senato ve Temsilciler Meclisi’nde 5’er koltuk hakkı verildi. Ramirez de o koltuklardan birine oturdu ve Senato’ya girdi. 2018’de ilk kez yemin ettikten sonra “Bu omuzlayacağımız büyük bir sorumluluk. Dağlarda, çamurlu botlarla geçen yaşamın değişmesi” dedi. Öyle de oldu. Çamurlu botlar topuklu ayakkabıya, üniformalar döpiyese döndü.
★★★
Hayat işte... Bir gün aranıyorsun, bir gün protokoldesin... Şimdi size bu hikayeleri neden anlattığıma gelelim. Malum çok bilinmeyenli “Terörsüz Türkiye” hedefine adım adım ilerliyoruz. Soru işareti çok olunca, ellerde vileda sopaları, açıklamaların satır aralarından derin analizler yapılmaya çalışılıyor. Bugüne kadar üzerinde durduğumuz 2 cümle vardı. Birincisi Abdullah Öcalan’ın “koşullar oluşursa süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine” çekebileceği ifadesi. Diğeri DEM Parti Grup Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in “her satırının dirhemle tartıldığını” söylediği mektuba girmeyen ama sonrasında Öcalan’ın eklediği ve Önder tarafından okunan “Silahların bırakılması ve PKK’nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir” cümlesi. Bahsi geçen hukuki ve siyasi zeminin ne olacağı konuşulurken analizleri derinleştirecek 3. açıklama PKK yöneticisi, KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu’dan geldi. “Silahlı mücadeleyi sonlandıracağız kimsenin tereddüdü olmasın” diye başladı söze. PKK’nın feshinin bir demokratik dönüşüm olacağını söyledi. “PKK dönüşecek, dönüşüm yaşıyor. Yeni bir biçimde siyasal mücadele içine giriyor, veyahut da yeni yaklaşımıyla diyelim siyasal mücadeleye, tarihe yön veriyor” ifadelerini kullandı.
★★★
“Siyasal mücadele”den kastın ne olduğuna dair yepyeni bir tartışma konumuz var artık. PKK siyasi partiye mi dönüşecek sorusu soruluyor. Kolombiya tecrübesine geri dönelim. Anlaşma kapsamında FARC bir siyasi partiye döndü. Başına barış anlaşmasına imzayı atan eski terör örgütünün lideri Rodrigo Londono geldi. Ancak dağdan ovaya inen parti seçimlerde art arda hezimet yaşadı. FARC 2018 seçimlerini yüzde 0,34 oy oranı ile 14’üncü, 2022 seçimlerinde yüzde 0,13 oyla 23’üncü sırada tamamladı. Ancak anlaşmada madde vardı. Senato ve Temsilciler Meclisi’ne 5’er temsilci gönderdiler. ABD’nin yıllarca başına 5 milyon dolar ödülle aradığı Londono 2018’de Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bile aday oldu. Seçime kısa süre kala kalp ameliyatı olması gerekti. Yarıştan çekildi. Peki, Türkiye’deki anlaşmanın kapsamı ne? “Terörsüz Türkiye”de İçişleri ve Savunma Bakanlıkları’nın “Etkisiz hale getirildi” basın bültenleri ve internet sitelerindeki “Aranıyor” fotoğrafları mazide kalacak. Peki o fotoğraflardakilerin Ramirez’in söylediği gibi dağlardaki, çamurlu botlarla geçen yaşamları değişecek mi? Yine bilinmeyen çok. Bizlere net açıklama yapan yok.