Meclis’te zeytinliklerin yağmalanmasına ilişkin kanun tasarısı görüşülürken CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal kürsüye çıkmış ve şunları söylemiş:
“Bu ülkenin ovasını, dağını, ormanını, çocuklarının geleceğini satanlara ne yapalım? Serenat mı düzelim? Bu topraklara ihanet halindesiniz. Sessiz kalan sizden beter olsun...”
★★★
AKP’li milletvekilleri bu sözlere tepki göstermiş...
Daha birkaç gün önce bu tasarıyla ilgili olarak, “Siz ‘Yaptırmam’ deyince biz de ‘Yapacağız’ diyoruz. Siz ‘Geçirmem’ deyince biz de ‘Geçireceğiz’ diyoruz” şeklinde konuşan TBMM Sanayi Komisyonu Başkanı Mustafa Varank oturduğu yerden CHP Grup Başkanı Ali Mahir Başarır’a hitaben, “Şu hâle bak, ayı gibi oturuyorsun ya” diye bağırınca Ali Mahir Başarır’dan yanıt gecikmemiş:
“Sensin ayı, geri zekâlı, ahlaksız herif!”
★★★
Bir zamanlar Atatürk’ün ve arkadaşlarının yasa yaparak Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdukarı Yüce Meclis’in geldiği hale bakın...
Yakın zamanda bakanlık yapan biri, yasa çıkarmayı “inatlaşma” nedeni olarak görüyor.
Yetmiyor; siyasi rakibine “Ayı” diye bağırıyor.
Ben kişisel olarak hiçbir hayvan türünün adını hakaret için kullanmam.
İlla bir türün adını kullanmam gerekirse “İnsan” derim...
Çünkü doğaya ve dünyaya insan kadar zarar veren bir canlı türü olmadığına inanırım...
Üstelik “ayı” diye küçümsediğiniz hayvanın dünyaya katkısı say say bitmez!
Leş yiyici oldukları için doğanın temizlenip yenilenmesini sağlarlar.
Ölü hayvan miktarını azaltarak geriye kalan leşin doğa tarafından ayrıştırılabilmesini kolaylaştırırlar.
Yırtıcı olmalarından ötürü de doğal seleksiyona yardımcı olup zayıf hayvanları ayıklarlar.
★★★
Ya “insan” denilen yaratık?
Kendi türü de dahil olmak üzere yeryüzündeki hiçbir canlıya tahammül edemez...
Kendisinin icat ettiği paraya tapar.
Tek derdi paradır.
Burnuna kadar paraya gömülse yine de doymaz...
Bin yıllık zeytin ağaçlarını kesip altın aramak ister!
Ne ağlaşan köylüleri umursar, ne direnen kadınları...
★★★
Ayıları rahat bırakın...
Zeytin ağaçlarını rahat bırakın...
Birbirinizle dalaşacağınız zaman sadece soy adlarınızı kullanın...
Örneğin ben bugünden itibaren her “Varank” dendiğinde, beyefendinin küfür için kullandığı ayıları anımsayacağım...
Sonra da düşüneceğim:
Kim daha masum?
Elbette ayı...
Çünkü hiçbir ayı “inat” için başka canlılara zarar vermez...
Erdoğan’ın adayı!
Bu ülkenin siyasi döneklerinin başında gelen Savcı Sayan’ı bilirsiniz... Hani; Deniz Baykal’a en yakın isimken AKP’ye transfer olan ve bir dönem de Ağrı Belediye Başkanlığı yapan zat-ı muhterem...
Unutulmamak ve kendisinden söz ettirmek için elinden gelen her şeyi yapıyor.
Şimdi de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aday olmazsa, yine önemli bir ismin aday olarak gösterileceğini söylemiş... Sonra da eklemiş:
“Öyle bir aday ki seçimi yüzde 99 oranda kazanacak.”
★★★
Savcı Bey’e sormak isterim...
Bu ülkede şu anda yapılacak bir cumhurbaşkanlığı seçimini yüzde 99 kazanacak tek isim var; o da Ekrem İmamoğlu...
Yoksa Tayyip Bey, Ekrem Bey’i mi aday gösterecek?
★★★
Dalga mı geçiyorum?
Evet... Böyle bir zırva karşısında başka ne yapılabilir ki?
Gizemli ziyaretler...
Bir zamanların hızlı solcusu, Gezi eylemcisi türkücü Yavuz Bingöl, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Bey’i son beş ayda üç kez ziyaret etmiş...
Son ziyaret de geçtiğimiz hafta gerçekleşmiş.
Aile dostu olabilirler; itirazımız yok... Ama o zaman evde ya da bir lokantada falan görüşebilirler. Oysa Yavuz Bingöl her defasında “makam”a gidiyor.
Artık kimlerle ilgili neler anlatıyor; orasını da Yavuz’un eski arkadaşları düşünsün...
Tabii; Yavuz’u oraya kimin gönderdiğini de...
Yakın zamanda sanat dünyasına yönelik yeni bir operasyon başlatılırsa şaşırmayın diye yazıyorum.
GÜNÜ SORUSU
Bu yılın ilk altı ayı için kamu çalışanlarına yüzde 16 ücret zammı teklif eden iktidar, bu teklifi önce yüzde 17’ye, son olarak da yüzde 24’e çıkardı. Elbette bu teklif de yetersiz... Yine de iktidar adına pazarlık masasına oturanlara sormak istiyorum:
Madem yüzde 24 zam verebilecek gücünüz vardı, neden yüzde 16’yla başladınız? Kimin parasını kimden esirgiyorsunuz?