Önceki gün bir milletvekili yine bunu konu edince dayanamadım, yazmaya karar verdim. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, partisi AK Parti’nin, içinden geldiği siyasi geleneğin, kurduğu hükümetlerin bir dolu eleştirilecek politikası varken hâlâ bir yanlışın peşinden gidiliyor.
Aslında, birazdan aşağıda okuyacaklarınızı birkaç yıl önce ekrandan da anlatmıştım. Aksi yöndeki propaganda çok kullanışlı bulunduğu için olsa gerek dikkate alınmadı. Son kez yazıyorum, muhalif kamuoyu da artık bir yanlışın doğrusunu fark etsin diye...
Ekonomik kriz, mülteci çıkmazı gibi bin tane derdin ortasında, sanki hükümet ve lideri geri kalan her şeyi doğru yapıyormuş gibi sürekli başa saran bir “yüzük” muhabbeti..
Öyle alelâde birkaç kişinin propagandası da değil üstelik. Bunu partilerin genel başkanları yaptı, genel başkan yardımcıları yapmaya devam ediyor...
Yetmez, AK Parti’den kopup parti kuranlar bile bunu kullanışlı buluyor.
Dikkat ederseniz, kendisini hedef alan birçok konuya cevap vermesine ya da çevresinden cevap verdirmesine karşın Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuya hiç aldırmıyor. Çünkü öyle olmadığını biliyor, daha kötüsü kendi seçmeni de bu propagandanın bir yanlıştan ibaret olduğunun farkında...
Çünkü seçmeni Erdoğan’ı 1994 adaylığından beri yakından tanıyor, o günkü malvarlığını da biliyor, yüzük hadisesinin aslında ne olduğunu da...

Başlayalım...
Erdoğan’ın elinde tuttuğu yüzük, kendi yüzüğü değil. 1994 Yerel Seçimleri öncesinde bir salon toplantısında konuşan dönemin Refah Partili belediye başkan adayı Erdoğan, kendisine gönderilen bir zarftan bahsediyor:
““Çok ilginç. Daha bana 27 Mart seçim kampanyası ile ilgili ilk ücret bir hanımdan geldi. Geçen gün bir zarf. Açtım zarfı zarfın içinden bir de baktım bir yüzük çıktı. 1970 yılında nişanlanmış bir hanımefendi. Adres madres yok sadece ismi var. Bir de ufak pusula koymuş. ‘Sayın Başkanım 27 Mart seçim kampanyasının besmelesi lütfen benim bu yüzüğüm olsun’ demiş. Bu aşkı bu heyecanı holdinglerin milyarları aşabilir mi? Aşamaz.”
Bahsettiği, tahmin edeceğiniz üzere belediye başkanlığı kampanyası. Yüzük de kendisine gönderilmiş.
Mal varlığı meselesine geçelim...
1994 yılında Erdoğan da zaten zorunlu bir şekilde mal varlığını açıklayarak seçim katılmış ve o günün Hürriyet, Milliyet ve Tercüman gazetelerinde bu veriler haberleştirilmiş.
Kasımpaşa’da 1 daire, Maltepe’de 1 kooperatif dairesi, Gaziosmanpaşa’da 364 metrekarelik arsa ve Burak Gıda ve Ticaret Limited Şirketi’nde yüzde 10’luk hissesi olduğunu açıklamış Erdoğan.
Ama buna rağmen bu kulaklar neler duydu neler...
18 Mayıs 2023, Kılıçdaroğlu:
“Erdoğan, sen parmağındaki tek yüzükle iktidara geldin. Eğer bu yüzükten fazla bir şeyim varsa bana hırsız diyebilirsiniz dedin. Ama şimdi kendini, aileni ve etrafındakilerin yedi sülalesini zengin ettin”.
26 Nisan 2023, Babacan:
“‘Bütün servetim bu yüzük’ diyen Erdoğan sözünden döndü, etrafındaki üç beş kişi de servetine servet kattı”.
Bitmedi, Akşener ve Davutoğlu da bunu konu etti.
Kullanışlı olduğu açık ama açıktan zarar yazıyor muhalefete. Erdoğan’ın kemik seçmeni bunun aslı astarı olmadığını biliyor.
Aslı astarı olan bir şey varsa, ekonomik ve politik tercihlerle yoksul ile zengin arasındaki farkın açılması stratejisidir. Zengini daha zengin, yandaş zengini ise ultra zengin yaptıran anlayıştır. Emekliyi ve asgari ücretliyi dibe çekmektir, görmezden gelmektir.
Bunlar tercihtir, bilinçlidir, eleştiri yapılacaksa temeli buradan kurulmalıdır.
Bir şehir efsanesine dönen yüzük propagandasının karşılığı olmadığını anlayın artık. Gerçek dışı bir çıkarımla doğru eleştiri olmaz, sonuç da vermez. Bu zamana dek olmadı da...
KÖŞENİN GÖZÜ
Fotoğrafı yazının konusu belirledi zaten. Siyasi parti yöneticilerinin bir kez dahi araştırmaya gerek duymadan bu karşılıksız ve getirisiz propagandayı sürdürmeleri gerçekten anlaşılmaz ve hayret verici. Aslını bırakalım da, 1994 yılından o gazetenin foto-şaka’sına bir daha düşmesinler...
KÖŞENİN SÖZÜ
‘’Hayatta hiçbir şeyden kesinlikle emin olamazsın, hayatta emin olman gereken tek şey bu.’’ - Akıl Oyunları.