Oktay Yıldırım... Emekli Astsubay...
Hayatı dağlarda, terörist peşinde geçti...
Vücudu Türkiye haritasından izlerle dolu:
Bu yara Şırnak’tan...
Bu, Yüksekova’dan...
Bu Şemdinli’den...
Ağrı ve Muş hariç bütün Doğu ve Güneydoğu’dan izler var vücudunda ve ruhunda!
Kısacası, hayatı filmlere konu olabilecek bir gazimiz Oktay Yıldırım...
Ve tanıdığım gerçek bir yurtsever.
Aynı zamanda kitaplıklar dolusu kitap okuyan, sizinle hayatın her alanında konuşabilecek gerçek bir aydın...
Yayınlanmış on kitabı ve bin beş yüzden fazla köşe yazısı bulunuyor.
★★★
Daha geçen haftaki bir yazımda kendisinden söz etmiştim:
“UNUTMA - İnebolu’dan Bugüne Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı” isimli belgeselini anlatmıştım.
Bitip tükenmeyen mücadele azmiyle her zaman gericilerin hedefindeki bir isim oldu Oktay Yıldırım...
Bu yüzden FETÖ’cülerin tezgahı olan Ergenekon kumpas davalarında yargılandı ve alnının akıyla çıktı.
★★★
Uzunca bir süredir Balıkesir’in Burhaniye ilçesinin Dutluca Köyü’nde yaşıyor.
Çünkü tam bir doğa aşığı...
Ancak yaşadığı bu şirin köyün insanları, ne yazık ki bir tarikatın esiri olmuş halde...
Tamamına yakını aşırı tutucu...
Bu yüzden Oktay, yıllardır yaşadığı bu köyün sakinleri tarafından bir türlü kabullenilemedi.
Bazı köylüler Oktay’ın evine gelen arkadaşlarının şort giymesinden, hatta dinlediği müzikten bile rahatsız olup köyden gitmesini istediler. Defalarca tehdit ettiler.
Oktay bu tehditleri jandarma karakolundaki meslektaşlarına bildirdi ama sonuç alamadı.
★★★
İki gün önce az kalsın yeni bir Kubilay Olayı’nın kahramanı oluyordu.
Arabasıyla evinden çıkmak isterken, yolun kesildiğini gördü ve muhtardan nedenini öğrenmek istedi...
Muhtar bir “köy hayrı” yüzünden yolu kapattıklarını anlatırken, çevresindeki kalabalıktan biri hakaret etmeye, “Şerefsiz kafir. Defol git bu köyden. İstemiyoruz seni” diye bağırmaya ve küfretmeye başladı.
Sonra olanlar oldu.
Yaklaşık elli kişi ellerindeki demir çubuklarla, sandalyelerle, küreklerle Oktay’ın üzerine yürüdü. Gazimiz, başına ve vücudunun çeşitli bölgelerine darbe aldı.
Gözleri kararan saldırganlar arabasını parçaladı, sığındığı evini taşladı.
★★★
Dutluca, tarikatların köleleştirdiği köylülerin yaşadığı ne ilk, ne de son köyümüz...
Umarım Oktay’ın yaşadıkları yetkilileri harekete geçirir de yeni bir “yobaz linci” vakasıyla karşı karşıya kalmayız...
Kemal Bey’e çağrı!
CHP Adana Gençlik Kolları üyesi on kişi, Silivri Cezaevi’ne gitmek için üç gün önce Adana’dan yola çıktı.
Yürüyecekleri yol yaklaşık 1.050 kilometre...
Kendilerine şimdiden kalabalık bir vatandaş grubu eşlik etmeye başlamış bile...
Eğer yolları polis ya da jandarma tarafından kesilmezse, günde 30-35 kilometre yürüyerek bir ayda hedeflerine ulaşacaklar...
Amaçları, CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar başta olmak üzere tüm siyasi tutukluların salıverilmesi için kamuoyu yaratmak...
★★★
Sözüm, partisinin “liberal” milletvekili Enis Berberoğlu için Ankara’dan İstanbul’a kadar “Adalet Yürüyüşü” yapan Kemal Kılıçdaroğlu’na:
Her ne kadar görevde olmasanız da on yılı aşkın bir süre o partinin genel başkanlığını yaptınız... Bugün tutuklu olan partililerin tamamıyla çalıştınız... Hatta çoğu, bugünkü koltuklarına sizin döneminizde oturdu.
Enis Berberoğlu’na sahip çıktığınız kadar, bu eski çalışma arkadaşlarınıza da sahip çıkmayı...
Adanalı gençlerin yürüyüşüne Özgür Özel ve diğer CHP’li yöneticileri de yanınıza alarak Ankara’dan itibaren katılmayı...
Ve böylece parti içindeki “savrulmuşluk” havasına son vermeyi düşünmez misiniz?
250 bin lira maaş!
Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi İdris Bozkurt, yaptığı birbirinden ilginç açıklamalarla defalarca gündeme gelen bir isim...
Geçtiğimiz yıl Diyanet TV’de, “Kopya ya da torpille girilen işten elde edilen kazanç helaldir” demişti.
Ondan bir iki yıl önce de “kadınların pantolon ve tayt giymelerinin toplumsal huzuru bozduğunu” söylemişti.
★★★
SÖZCÜ’nün haberine göre bu arkadaş şimdi Mısır Büyükelçiliği’ne Diyanet İşleri Müşaviri olarak atanmış...
Böylece diplomatik dokunulmazlık zırhına da bürünmüş...
Alacağı maaşı ise tahmin bile edemezsiniz:
Ek ödemeler hariç; ayda net 6 bin dolar...
Yani aşağı yukarı 250 bin lira!
★★★
Sen madende, inşaatta, sanayide, tarlada ayda 20-25 bin lira için canını dişine takarak çalışacaksın... Adamın biri şatafat içinde yaşayarak sana din satacak ve on mislin para kazanacak...
Dini de kafasına göre çarpıtacak, yamultup yumultacak...
Diyorlar ki, “Yeni nesil dindar olmuyor...”
Bu adamların sattığı dine nasıl inansınlar?
GÜNÜN SORUSU
Tam 110 yıldır, “Çanakkale geçilmez” diye böbürleniyoruz ama... Geçilmesine izin vermediğimiz Çanakkale’yi cayır cayır yakıyoruz... Sorum bizi yönetenlere:
Bu yangınlara neden olanlara müebbet hapis cezası verecek düzenlemeyi hayata geçirmek için ülkenin tamamını yakmalarını mı bekliyorsunuz?