Şubat ayının 26’sında bu köşede yer alan satırlar, “Kabine toto yok, isimler var” şeklindeydi.

Dün tekrar kabinede değişiklik olacağı iddiaları konuşulur hale geldi. Aynı gün içinde Şimşek ve Soylu haberlerinin gündeme gelmesi dikkat çekici oldu.

Şubat ayındaki o yazıda şu kulislere yer vermiştim:

“Erdoğan, ocak ayının tamamını anketlere ayırdı. Bu anketlerde 30’a yakın isim soruldu. Bu isimlerin hem sokaktaki hem de partideki karşılıkları ölçüldü. Partide ve sokakta yapılan anketlerde sorulan isimler şöyle: Binali Yıldırım, Berat Albayrak, Adil Karaismailoğlu, Rifat Hisarcıklıoğlu, Bülent Turan, Mustafa Varank ve Mehmet Muş.”

Şimdi kaçı konuşulur halde, kaçı göreve gelebilir siz karar verin. 

ZDF’nin gördüğü İstanbul

Alman devlet televizyonu ZDF, “Megakent: İstanbul’a gece çöktüğünde” başlıklı bir içerik yayınladı. Bu yazının kaleme alındığı dakikalarda izlenme sayısı henüz 50 bini yeni geçebilmişti ve içerik Youtube platformunda 24 saatini çoktan doldurmuştu.

İzlenme oranı aldatıcı olabilir, ZDF’nin etki alanını dijitalden değil ekranlarından ölçmek daha mantıklı. 

İçeriğe bakınca neden bu kadar seçici davrandıkları konusunda şüpheli yaklaşmak da doğru bir refleks olacak. Zira içerik, belgesel/dosya olma iddiasıyla yola çıkmış görünse de ne günümüz İstanbul’undan ne de günümüz sosyopolitiğinden doğru düzgün bahsediyor.

Dosyayı hazırlayan akıl epey ince işlenmiş gibi. Bunun turnusol testini tek örnekle verebilirim...

44 dakikalık belgeselde Ekrem İmamoğlu yok. Sonlarda kısmen protestolar ve isimsiz bir belediye başkanının tutuklandığı yönünde hızlandırılmış bir anlatım dışında ince elenmiş, sık dokunmuş.

Batının her olaya nasıl baktığını merak edenler açısından sürpriz görünebilir, bana oldukça tahmin edilebilir göründü. 

Avrupa ülkeleri sadece, Türkiye’nin mülteciler konusunda nasıl daha iyi bir bariyer olup olmayacağı ile ilgileniyor. Son dönemin moda deyimiyle; teyitli son bilgi. Bu da son örneği...

Zaten belgesel altındaki yorumlardan anlayacağımız üzere Almanlar da durumun farkında... Birkaç yorumu Türkçe’ye çevirdiğinizde şunlarla karşılaşıyorsunuz:

“Yayın ücretiyle yapılmış, son derece gerçek dışı ve sahte bir belgeselin ideal bir örneği daha. %0 İstanbul, %110 çaresizce siyasallaştırılmış hardal. Harika performans...”

“Bunun İstanbul’la mı ilgisi var, yoksa Erdoğan’ın siyasetiyle mi?”

KÖŞENİN GÖZÜ

Fotoğraf henüz geçtiğimiz haftadan...

Tarih: 23 Mayıs.

Adres: TOBB.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin organize ettiği TOBB Türkiye Ekonomi Şurası, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun ev sahipliğinde yapılmıştı.

Konuklar arasında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de vardı. 

Hisarcıklıoğlu, açılış konuşmasında şunları söylemişti:

“Anadolu’yu sürekli dolaşıyorum. Firma ve sektörleri devamlı dinliyorum. Gördüğüm en büyük sıkıntı krediye erişim. Hem kredi büyümesine getirilen kısıtlamalar hem de yüksek faiz oranları, özellikle KOBİ’lerimizin ayağına pranga oluyor. Piyasada ödemeler aksıyor, alışveriş azalıyor, neticede ekonominin büyümesi yavaşlıyor. Bu sıkıntıları aşmak üzere, KOBİ’lere pozitif ayrımcılık yapmalıyız. Onları, aylık kredi büyüme sınırı dışına almalıyız. Ticari kredi kartlarını da bu sınırlama harici tutmalıyız. Mevcut kredi limitlerinin reel olarak daralmasının önüne geçmeliyiz. Böylelikle piyasaya bir rahatlama getirebiliriz.”

Dün Yeni Şafak manşetiyle Şimşek ve yöntemlerinin eleştirilmesinden sonra bu toplantıyı hatırlatmak gerekiyor. Zira itirazlar birebir aynı.

Bu aynı zamanda başka olasılıkları da beraberinde getiriyor ama onları sonra konuşmak üzere...

KÖŞENİN SÖZÜ

“Yıldızlar gürültü yapmaz.” - İrlanda atasözü.