Korkusuz
Memduh Bayraktaroğlu

Yeni nesillere rahat yüzü yok yani

2007 yılına kadar her beş yılda bir hafta sonu evlerimize kapatılır...

Sayılırdık...

Ve hatta kimi yazarlar:

“Nihayet adam yerine sayıldık” falan diye espri yaparlardı...



2007 yılından itibaren...

Dijital teknolojinin de gelişmesiyle birlikte...

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi’ne (ADNKS) geçildi...

Eve kapatılıp koyun gibi sayılma derdinden kurtulduk...

O yıldan beri her senenin son günü:

Nüfus tespiti yapılıyor...

Kişilerin nüfus bilgileri, yerleşim yerlerine göre bilgisayar destekli veri tabanında tutuluyor...



Canlarım...

Tüm dünyada olduğu gibi...

Türkiye nüfusu da sürekli değişiyor...

Ülke olarak en büyük...

Ve hatta en “yakıcı/yıkıcı” değişimi...

Suriye’de bizzat teşvik ve tahrik ettiğimiz iç savaş sürecinde yaşadık...

İşgalci türü mültecilerin gelmesiyle nüfusumuz yaklaşık:

%10 arttı...

Bu %10 artış;

Tüm talebin de en az %10 artması demek...

Son yıllarda yaşadığımız ekonomik kriz ve sıkıntıların en etkin sebeplerinden biri de işte bu demografik büyüme...



Sözümün özü canlarım...

Türkiye, işgalci türü mültecileri ülkelerine bir an önce gönderemezse:

Enflasyonun (Bilhassa kira ve gıda enflasyonunun) önüne geçemez...



8 milyon davetsiz misafir ülkelerine döndüğünde...

Yaklaşık 1.5 milyon konut boşalacak...

8 milyon kişinin tükettiği gıda:

Kendi nüfusumuzun talebini karşılamak için kullanılacak...





Ama...

Halkın yarısı:

Bu imkânlardan faydalanmak istemiyor...

Ki...

Daha da mülteci almak için çabalayan Erdoğan’ın ülkeyi 20 yıldan sonra:

5 yıl daha yönetmesini istiyor...





Ünlü İngiliz düşünür/yazar George Orwell şöyle demişti:

“Zeki bir insana en büyük işkence, cahillerin tercih ettiği düzende yaşamaktır...”.



Tahammül edeceğiz...

Tahammül etmeliyiz...

50 yaş üstü emeklilerin (Ben dahil) tümü hakkın rahmetine kavuşmadan:

Yeni nesillere rahat yüzü yok yani...

Kimsenin gücü yetmeyecek


Uzmanlara göre 2050-2100 arasında...

Dünyada demografik büyüme:

Negatife dönüşecek...

Yani:

Nüfus:

%01 ile %02 arasında azalacak...

ABD’de ise 0 nüfus artışı ya da azalışı bekleniyor...



Neden böyle yapılacak?..

Pozitif ekonomik büyümeyi...

Negatif demografik büyümeyle:

Sağlayabilmek için...



Mümkün mü?

Elbette mümkün...

O dönemin dünyasında...

Üretimin neredeyse ve bütünüyle yapay zekâyla yapılacağı düşünülürse:

Şart bile...

Ancak...



Tarihe baktığımızda...

Demografik büyümenin önüne:

Yasalarla ve yasaklarla geçmenin...

Pek imkân dahilinde olmadığını görüyoruz...



Dönemin iktisadî ve siyasî şartları...

Savaşlar...

Göç almalar veya göç vermeler...

Bütün bunlar demografiyi etkiliyor...



Yine de:

Enseyi karartmanın âlemi yok...

Erdoğan bir kez daha seçilse bile:

Türkiye’yi muasır medeniyetler yolundan çevirmeye:

Kimsenin gücü yetmeyecek...

Çok doğru


Ümit Özdağ’la tek ortak noktam işgalciler...

Gelişmiş dünya ülkeleri pozitif ekonomik büyümeyi...

Negatif demografik büyümeyle sağlamayı plânlıyor...

Ve...

Çok doğru yapıyorlar...

İthaf ediyorum...




Nesimi’nin bu şiirini...

Seçim kazanmak için rakibi aleyhinde:

Sahte video düzenlettiğini...

Ve...

Bunu yayınlattığını itiraf eden kişiye övgüler düzen:

Kul gazetecilere...



Oğluna ve kızına meclis başkanının himmetiyle iş bulunca:

Kendisini iki dönem milletvekili seçtiren eski genel başkanına:

“Terörist” diyen politikacıya...

Ve...



İlk turda “hırsız” dediği rakibine...

Kişisel çıkarları için oy isteyen:

Kifayetsiz muhteris bir karaktersize:

İthaf ediyorum...

İnandığım için




Bana mı öyle geliyor bilmiyorum...

Bence...

Erdoğan kaybetmek istiyor...



Kazanmak isteseydi...

İlk turdaki oy oranını:

Emir komutayla %50’nin üzerine taşırdı...



Kazanmak isteseydi...

Sahte video yayınladığını itiraf etmezdi...



Kazanmak isteseydi...

Ekonomiyi bu kadar hırpalamadan...

Ve...

Kazandığı gün kendisine cumhuriyet tarihinin en büyük enkazını bırakmadan da:

Kazanabilirdi...



Ben...

Erdoğan’ın kaybetmek istediğini...

Sıfıra düşürdüğü iktisadî kaynaklar nedeniyle...

Eylülden itibaren:

İlâç başta olmak üzere...

Enerji ihtiyacımızı satın alabilecek döviz bulunamayacağını...

Ve...

Bunun üzerine...

Halkı sokaklara dökerek...

Kemal Bey’i istifa ettirmeyi planladığı:

Kanaatindeyim...



Bu tahminimin çoğunuza saçma geleceğini biliyorum...

Buna rağmen (Ben falcı değilim yanılabilirim) bu öngörümü neden yazdım?..

Düşüncelerimi...

Varsa endişelerimi...

Sizlerle de paylaşmam gerektiğine:

İnandığım için...

Meslekleri


“Ben de 28 Şubat mağduruyum...”.

Yok efendim...

Bunu ben söylemiyorum...



Hoş...

Söylesem de haklı olurum...

Ama...

Bunu söyleyen kişi...

28 Şubat sürecinin yaşandığı 1997 yılında doğan...

HÜDA PAR yöneticisi:

Gülsüm Sena Kiraz Oktuay...



Bunlar yalancılığı:

Meslek haline getirmişler...

Pazar günü göreceğiz


Halkının en az dörtte üçü insanî gelişmişliğini sağlamış bir ülke olsaydık...

Pazar günü yapılacak seçimleri...

Rakibini (Kılıçdaroğlu’nu) itibarsızlaştırmak için:

“Montajlanmış ve sahte” olduğunu itiraf ettiği video görüntülerini...

Özel kanallarda...

Meydanlarda...

Ve...

Devletin televizyonunda yayınlayan Erdoğan mı kazanırdı?..



Yoksa...

Siyasi hayatı boyunca:

Gerçekleri...

Sadece gerçekleri söyleyen...

Devlet deneyimi yüksek...

Kariyer sahibi...

Temiz ahlâklı...

Hukukun üstünlüğü ilkesine...

Ve...

İnsan haklarına saygılı...

Demokrat...

Hoşgörülü Kemal Kılıçdaroğlu mu kazanırdı?..



Pazar günü yapılacak seçimler bize halkın:

İnsanî gelişmişlik düzeyini gösterecek...

2 nesil sonra




İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Buğra Gökçe açıkladı...

Son 5 yılda yabancılar:

274 bin 258 konut satın almış...

Her 6 yeni seçmenden biri:

Bu yolla vatandaş olmuş...



Gökçe bu durum tespitinden sonra şöyle diyor:

“Bu durum demokratik işleyişimizi etkileyecek bir tablo olduğunu gösteriyor. Konut karşılığı vatandaşlık uygulamasına son verilmelidir...”.



Ben de bir şey ekleyeyim...

Bu hızla giderse...

2 nesil sonra...

Parlamentomuzda görev alacak milletvekillerinin yarısından çoğu...

Erdoğan iktidarında:

“Vatandaşlık satın almış” olanlardan:

Oluşacak...