Birçok evde, Whatsapp grubunda, arkadaş ortamında konuşulan konu aynı. “İktidar neden bütün tuşlara aynı anda basıyor?”, “Ne yapılmaya çalışılıyor?”, kısacası “Ne oluyor?” Geçen Cumartesi günü CHP Genel Başkanı Özgür Özel kendi cevabını verdi bu sorulara. “İktidar korku ve gerginlik üzerinden yeni bir iklim oluşturmaya çalışıyor” diye tespitini yaptı önce. Sonrasında da bunun sebebinin anket sonuçları olduğunu iddia etti. “Şuna ikna olmuşlardı: CHP büyük bir başarı kazandı ama iyi yönetemez. Fakat CHP’li belediyelerin Türkiye’deki genel başarı ortalamasını yüzde 58 olarak ölçtük” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önüne giden anketlerde ise bu oranın daha yüksek olduğunu, gerginliğin bundan kaynaklandığını savundu. Pazar günü ise Erdoğan bir nevi bunu teyit etti. Oylarının istedikleri seviyede olmadığını itiraf etti. “Tökezledik ama yola devam edeceğiz” dedi. Bir de artık vites yükseltme vakti olduğunu açıkladı. Bu aralar yapay zeka ile içli dışlıyız. ChatGPT’ye de bir danışayım dedim. “Cumhurbaşkanı Erdoğan AKP’nin oylarının düştüğünü, anketlerde gerilediklerini bugüne kadar hiç kabul etti mi?” diye sordum. “Erdoğan genelde bundan kaçınır” diye yanıt verdi. Doğru. Çünkü Erdoğan çoğu zaman düşük sonuçlara karşı anket şirketlerini ve metodolojilerini eleştirirdi. Kendisinin ve partisinin, halkın nabzını tutmada daha başarılı olduğunu anlatırdı. Geriye dönük taradığımda 2022’de Van’da yaptığı bir konuşma çıktı mesela karşıma. “Sosyal medya mecralarında anket adı altında ortaya sürülen manipülasyon araçlarında verilmek istenen havaya hiç bakmayın” demişti o gün Erdoğan. Oy kaybını kabul etmektense, topluma umut veren, güçlü lider imajı çizdi hep. Yerel seçimlerin hemen ardından yaptığı balkon konuşmasında “Sonuçları açık yüreklilikle değerlendireceğiz. Öz eleştirimizi cesaretle yapacağız” diye konuştu. İl ve ilçe örgütlerindeki birkaç değişiklik dışında, beklenen büyük kabine revizyonu aradan geçen 10 aya rağmen gelmedi. Uzun süre sonra, 2 ay önce bir grup toplantısında ilk kez bir öz eleştiri duyduk kendisinden. “CHP’nin bu kadar oy almasının müsebbibi AK Parti olarak biziz. Bu bir öz eleştiridir, açık ve net. Küresel ve bölgesel krizlerin etkisiyle yaşadığımız ekonomik sıkıntılar, bizim kimi eksiklerimizle ve hatta yanlışlarımızla birleşince milyonlarca insanı istemeye istemeye gidip CHP’ye oy vermek zorunda bıraktı” dedi. Yapacağız dediği öz eleştiride, varılan sonuç buydu. Özgür Özel’e göre evet ortada bir öz eleştiri vardı ama yine de “üstenci ve kibirli” bir konuşmaydı. Yani o benimsediği stratejiden yine geri adım atmamıştı. Yerel seçimlerin üzerinden neredeyse 1 yıl geçmişken, “tökezleme” itirafının gelmiş olması bu bağlamda önemli. Ancak toplumdaki gerginlik bu denli yüksekken Cumhurbaşkanı’ndan duyduğumuz “vites yükseltme vakti” açıklaması ilerleyen günlerde neler yaşayacağımızla ilgili soru işaretlerini de artırmış durumda. Kemerlerinizi bağlayın, sıkı tutunun. Vitesi daha yeni yükseltiyoruz.
Yine ilk olamadık...
Aralık ayında Suriye’deki iç savaş 13 yıl sonra sona erdi. Kimse ne olduğunu anlayamadan hâlâ BM, ABD hatta Türkiye’nin bile terör örgütü listesinde olan El Nusra’dan ayrılıp kurulan HTŞ atağa geçti ve Halep, Hama, Humus derken başkent Şam’ı ele geçirdi, Esad’ı devirdi. ABD Başkanı Trump bu işin arkasında Türkiye’nin olduğunu iddia etti. “Oraya (Suriye’ye) giren insanlar Türkiye tarafından yönetiliyor” dedi. Ankara’dan Trump’a bir tepki/yalanlama gelmedi. O zamanlar HTŞ lideri Colani diyorduk... Şimdi Suriye’deki geçiş hükümetinin Cumhurbaşkanı Ahmed el Şara oldu. Colani ya da Şara, isminin ne olduğu önemli değil, ama Şam’a gidip ona ilk destek veren isimlerin başında MİT Başkanı İbrahim Kalın geldi. Ardından Dışişleri Bakanı Hakan Fidan onu ziyaret etti. Tüm dünya Şara’yı ilk kez bir kürsü arkasında resmi basın açıklaması yaparken Fidan ile birlikte gördü. Şara’nın meşruiyeti bir başka zemine taşındı. Türkiye’nin “Yeni Suriye”nin inşasında, büyümesinde önemli rol oynaması bekleniyordu. Hatta Esad devrildikten sonraki Pazartesi Borsa İstanbul’da çimento şirketlerinin hisselerinde büyük artışlar yaşandı. Peki, sonra ne oldu? Bir gece ansızın Suriye Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok ülkeye yüzde 300-500 arasında, fahiş gümrük vergileri koydu. Muhalefetin “Beşli Çete” diye nitelendirdiği, Türkiye’de vergi aflarıyla hayatlarını geçiren iş insanları karara çok şaşırdıklarını söyledi. “Yeni yönetimle aramız çok iyi görünüyordu, anlaşılabilir gibi değil” dediler. Körfez ülkeleri ise bu gümrük vergisinden muaf tutuldu. O sırada The Economist bir HTŞ’li yetkiliyle röportaj yaptı. “Türkiye, Suriye’nin yeni ordusunu eğitmek ve donatmak istiyor ama başka bir Orta Doğu ülkesi daha cazip bir teklifte bulundu” dedi. O da olmamıştı... Ardından bari dedik sembolik ilk ziyaretler Türkiye’ye yapılsın. Malum Suriyeli bir sığınmacı olan ve halen İstanbul’da doktorası devam eden Esad Hasan Şeybani Suriye’nin Dışişleri Bakanı olarak atanınca sosyal medyada büyük gurur vesilesi olmuştu! Yıllardır yaşadığı topraklara bir de bakan olarak gelsin diye bekledik. Beklediğimizle kaldık. Şeybani ilk yurt dışı ziyaretini Suudi Arabistan’a yaptı. Sonra tura çıktı, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün’ü ziyaret edip sonrasında Türkiye’ye geldi. İktidara yakın basında gönül almak adına Şara’nın ilk ziyaretini Türkiye’ye yapacağı yazıldı çizildi, ama o da olmadı. Şara da tercihini yine Suudi Arabistan’dan yana kullandı. Riyad doğumlu isim, kente yıllar sonra Suriye’nin Cumhurbaşkanı olarak gitti. Açıklamalara göre “Suriye’nin geleceğinin inşası” görüşüldü. Şara’nın bugün Türkiye’yi ziyaret etmesi planlanıyor, ancak ilk değil, ikinci ülke olarak. Şöyle bir geriye dönüp bakınca... Ne diyelim... Neye niyet, neye kısmet.