Henüz 16-17 yaşlarımdaydım. Ne zaman Moda Çay Bahçesi’ne yolum düşse, çevresinde kalabalık bir arkadaş grubuyla oturan uzun saçlı birini görürdüm.

Sonradan öğrendim, adı Edip Akbayram’mış...

O günlerde dilimize pelesenk olan “Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz” şarkısını söyleyen sanatçıymış...

Bir gün dayanamadım, gittim yanlarına oturdum. Bir çay da bana söylediler.

★★★

Daha o yıllardan itibaren sömürünün, savaşların olmadığ bir dünyanın özlemiyle yanıp tutuştuğuna tanık oldum.

En büyük hayallerinden biri çocukların açlıktan ölmediği, dünya nimetlerinin adil bir şekilde pay edildiği bir düzende yaşamaktı.

Yıllar geçti; önce gazeteci, sonra programcı oldum. Yaptığım programlara davet ettim.

Ardından abim oldu. Kolkola girip birlikte eylemlere, direnişlere katıldık.

Nerede bir haksızlık, adaletsizlik, zulüm varsa orada gördüm onu.

★★★

Gerici Akit Gazetesi, dün onun ardından yaptığı habere, “Ekrem’in şarkıcısı öldü” başlığını atmış...

Zerre kadar umursamadım, üzülmedim de...

Hayatta olsaydı; o da üzülmezdi.

Ne zaman üzülürdü biliyor musunuz?

Eğer Akit, kendisi hakkında olumlu bir haber yapsaydı!

İşte; o zaman kahrolurdu.

Hayatı boyunca hiçbir güce boyun eğmedi ya da kanatları altına girmedi.

“Sarayın sanatçısı olmaz, olsa olsa celladı olur” derdi.

★★★

İnsan olmanın en önemli şartlarından biri de yaşadığımız dünyada hiçbir canlıya “bilerek isteyerek” zarar vermeden çekip gitmektir.

Ha; bunun üstüne bir de üretmeyi, geride eserler bırakmayı başarırsanız, “Unutulmazlar” arasına katılırsınız... Ki; birçok komutanın, hakimin, diktatörün daha yaşarken unutulduğu bir dönemde, bu çok zor ve önemli bir iştir.

Bir şeyden o kadar eminim ki... Edip Akbayram, “ölmekle” aramızdan ayrılmadı.

Ölmek, yok olmaktır, unutulmaktır çünkü...

Değerli bir çok isim gibi o da yok olmadı ve asla yok olmayacak...

“Unutulmazlar” arasına katılarak başka bir boyuta geçti; “terfi” etti...

Hepsi bu!

★★★

Huzur içinde uyu Edip abim...

Biz seni hiç özlemeyeceğiz.

Dedim ya... Senden hiç ayrılmayacağız ki!

Moda Çay Bahçesi’ne her gittiğimde de “senden” bir çay istemeye devam edeceğim!

İktidarın kabusu...

“Türkiye’de şu anda devam etmekte olan en önemli dava nedir?” diye sorsam, eminim hepiniz farklı bir yanıt verirsiniz...

Bana göre bu dava, “çarpıtılan enflasyon arakamları” davası...

Davalı, Türkiye İstatistik Kurumu...

Davacı, Yargıtay 7. Ceza Dairesi Onursal Üyesi Seyfettin Çilesiz...

Görüldüğü mahkeme, Ankara 6. İdare Mahkemesi...

İddia, açıklanan enflasyon oranlarının gerçeği yansıtmaması. Bu nedenle düzeltme işlemlerinin yapılması.

Mahkeme kararını 15 gün içinde açıklayacak.

Karar davacı aleyhine çıkarsa, yani açıklanan rakamlar hatalı bulunursa, yüksek mahkeme de onarsa...

Ortalık fena halde karışacak.

En azından emekliler dahil enflasyona dayalı olarak yapılan bütün maaş ve kira artışları tartışmalı hale gelecek.

O yüzden... Bırakın başka davaları; iktidarın en çok korktuğu dava bu...

Salak meyvesi!

Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı Diyanet TV’de yayınlanan “Ramazanda nasıl beslenilmeli?” içerikli programda Feride Benli isimli ablamız şunları tavsiye etmiş:

“Sahurda sofrada yumurtamız, bir parça peynirimiz olsun. Severseniz avokado ekleyebilirsiniz. 2-3 ceviz, 7-8 zeytin, 7-8 badem, bol yeşillikle sahur yapabilirsiniz.”

Avokadonun tanesi 50 lira ile 70 lira arasında...

“Üç ceviz” denilen şey 10 lira...

Yumurtası, peyniri 20 lira...

Zeytini, bademi, yeşilliği, pidesi 50 lira...

Toplayın; kişi başına en az 130 lira eder.

Dört kişiyseniz 520 lira!

Yani Diyanet’in kanalının önerdiği sahurun faturası 20 bin liradan fazla!

★★★

Millet evine pide alıp götüremiyor; sunucu Feride Abla, “avokado” öneriyor.

Kendisine bir önerim var:

Bıraksın avokadoyu; şimdinin modası tanesi 150 liraya satılan salak (salacce) meyvesi... Onu önersin!

Bu döneme en çok o yakışır!

GÜNÜN SORUSU

Cumhurbaşkanı’nın 34 başdanışmanından biri olan ve gerici hacı hoca takımına düzdüğü övgülerle bilinen Oktay Saral, “Ben hak ederek Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olmadım. Allah’ın lütfu, Tayyip Erdoğan’ın takdiriyle geldim. Benim yerimde olabilecek çok daha kıymetli insanlar var” demiş... Sorum kendisine:

Bu ayıba ve günaha Allah’ı niye ortak ediyorsunuz.