Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, partisinin Kızılcahamam Kampı’nda söylediği “Türk-Kürt-Arap yola birlikte devam edeceğiz” sözleri çok tartışılıyor.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu sözleri şöyle yorumlamıştı:
“Kürtlerin temsilcisi DEM... Türklerin temsilcisi MHP... Arapların temsilcisi kendisi. Bir çatı kuracak, çatı vatandaşlık bilinci değil, ümmet bilinci olacak. Sünni Müslümanlık üzerinden yeni bir ittifak kuracak. Ümmetçilik üzerinden, din siyaseti üzerinden bu coğrafyada sana hesap yaptırmayız!”
★★★
Cumhurbaşkanı da bu sözler üzerine dün yeniden konuştu...
“Ne münasebet ümmet siyaseti yapmak... Ben bir ulus devlet olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıyım. Böyle bir hesabım asla yok” demedi...
Diyemedi.
Peki ne dedi?
“Çıkmış bizi ümmetçilikle suçluyor. Ümmetin birliğini, beraberliğini savunmak ne zamandan beri suç oldu? Tabii bunlar ümmetin ne olduğunu bilmezler.”
★★★
Kendisi unutmuş olabilir ama Türkiye Cumhuriyeti, mevcut anayasasına göre hala “laik” bir devlet...
Laik devletler, dini kavramlarla ve kurallarla yönetilemez.
Bu, anayasal bir suçtur.
Ümmetçilik ise Osmanlı’nın “tebaa” anlayışıydı.
Osmanlı Devleti, vatandaşlarını ulusal kimlik yerine dini kimlikle tanımlardı.
Umarım Cumhurbaşkanı, en kısa zamanda bu sözlerini düzeltir.
★★★
Düzeltmezse ne mi olur?
İşin acısı da bu ya...
Hiçbir şey olmaz!
Özlem’e kızmak!
Dinci Milat Gazetesi Ankara Temsilcisi Özlem Doğan, Atatürk büstünün yanında “Doğ ey güneş... Erit taştan adamı” yazılı bir fotoğraf paylaşmış...
Atatürk’e bütün saldırılar gibi bu da büyük bir tepkiyle karşılanmış...
Ben o genç kadına kızmıyorum.
Acıyorum!
Çünkü o, bir proje ürünü...
Projeyi bundan 13 yıl önce dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan açıklamıştı:
“Dindar ve Kindar Nesil Projesi...”
★★★
Yaşına bakılırsa Özlem Doğan, bu projenin ilk ürünlerinden biri...
Nasıl kodlandıysa, öyle düşenecek ve yaşayacak.
Gerçekleri öğretin kızmak yerine; kazanın...
Kaldı 497 bin 427...
Kocaeli’de MHP Körfez İlçe Teşkilatı’nın eski yöneticisi Aktuğ Metin Aldemir, Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin desteklediği “Terörsüz Türkiye” sürecine tepki göstererek partisinden istifa etmiş...
Aldemir, şunları söylemiş:
“Bu süreç bizi fazlasıyla yıprattı, artık kimseye verecek cevabımız kalmadı.”
Araştırdım; MHP’nin üye sayısı düne kadar 497 bin 428 kişiymiş...
Merak ediyorum; halen bu partinin üyesi olan 497 bin 427 kişi Metin Bey’in duygularına katılmıyor mu?
Katılıyorlarsa...
Ne bekliyorlar?
GÜNÜN SORUSU
Soru, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’tan, “Terörsüz Türkiye” diyerek PKK’yla el sıkışan AKP’ye ve MHP’ye:
Hani PKK’lılar Ankara Büyükşehir’de sayaç okuyacaktı, ne oldu?
Rektörlerin zor günü!
Onca baskıya, gözaltına, tutuklamaya, şiddete rağmen üniversite öğrencileri direnmeye devam ediyor.
Şu günlerde yurdun dört bir yanındaki üniversitelerde mezuniyet törenleri düzenleniyor.
Eskiden rektörlere büyük saygı gösterilirdi.
Öyle önüne gelen herkes rektör olamazdı. Üniversite senatosunda seçilmeleri gerekirdi.
Ama o yıllar geçmişte kaldı.
Rektörler şimdi “saray” tarafından atanıyor.
Görevleri de bilim yapmaktan çok üniversiteleri dikensiz gül bahçesine dönüştürmek...
★★★
Şu günlerde yurdun dört bir yanındaki üniversitelerde mezuniyet törenleri yapılıyor...
Hemen hepsinde de tören, “atanmış” rektörün protestosuna sahne oluyor.
Son haber, direnişin kalesi ODTÜ’den geldi.
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı’yken Cumhurbaşkanı tarafından 22 Haziran 2023’te bu göreve atanan ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Yozgatlıgil, konuşması boyunca öğrenciler tarafından yuhalanarak ve ıslıklanarak protesto edildi.
★★★
Eğer siz, akademik özgürlüğü, siyasal ilişkiler ve kişisel çıkarlar uğruna yok sayıyorsanız... Üniversitenizi “kayyum” zihniyetiyle yönetmeye kalkışıyorsanız...
Öğrencidir bu, adamın gözünün yaşına bakmaz!
Gerektiğinde Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi Doruk Dörücü gibi büyük emeklerle aldığı diplomasını bile yırtar ama asla doğru bildiğini söylemekten vazgeçmez...
★★★
Beynini bir süreliğine de olsa siyasal iktidarlara kiralayanlara rektör değil, olsa olsa “provokatör” denir...
Göreviniz bir kültürü yok etmek, ortalığı karıştırmaktır ama...
Çocuklar laf dinlemez; sınır mınır da tanımaz!
Öyle bir tavır alırlar ki bugünkü gibi morardığınızla kalırsınız...