27 Haziran’da Brüksel’de, “100. yılında Şeyh Said isyanı, Azadî Hareketi, Şeyh Said ve arkadaşları, hafıza ve kolektif itiraz” başlıklı konferans düzenlendi. KCK elebaşı Öcalan, tutuklu olduğu İmralı’dan özgürce mesaj gönderdi!

Mesajında, yerel bir isyan olmadığı, “...Cumhuriyetin kuruluş yıllarında uygulanan merkeziyetçi ve tek kimlikli siyaset, Kürt halkını varlığından soyutlamayı amaçlıyordu. Şeyh Said, bu siyasete karşı “Biz adalet istedik, siz idam verdiniz” diyerek bir halkın sesini idam sehpasına kadar taşımıştır. Bu söz, hakikatin baskı karşısında geri adım atmadığının en yalın ve güçlü göstergesidir...” diyerek ırk bazında örgütlenmeyi savunduğunu ifade ediyor.

Terör örgütü KCK elebaşı “Ben bu geleneği, özgür Kürtlüğün devrimci dönüşümünde bir zemin olarak ele aldım. Yürüttüğüm mücadele, geçmişin anlamlı direniş mirasını, geleceğin demokratik, çoğulcu ve toplumsal barışa dayalı sistemiyle buluşturmayı hedeflemektedir. Şeyh Said’in çizgisi, bugünün demokratik ulus paradigmasıyla birleştiğinde gerçek anlamına kavuşacaktır.” diye devam ediyor.

“Bu temelde, Şeyh Said’i ve arkadaşlarını saygıyla anıyor; mücadele değerlerini, özgürlük ve hakikat yolunda yaşatma kararlılığımı bir kez daha vurguluyor, konferansınızın başarılı geçmesi dileğiyle tüm katılımcıları selamlıyorum.” diye bitiriyor!

Hani terör ile mücadele? Türkiye’yi parçalamak isteyen birinin açıklamasına göz yummanın neresi terör ile mücadeledir? Atatürk rejimi olsa bu mesaj Brüksel’e ulaşamazdı... 

Diğer yandan Cumhuriyet, feodalizmi tasfiye etmek için öşür vergisini kaldırmışken bugünün solu neden o günün toprak ağalarını savunur anlamak mümkün değildir! Üstelik Şeyh Sait’in İngiliz emperyalizmi ile iş birliği belgeli iken! Bugün BOP görevlileri, Türkiye’yi parçalamada yol alırken bu yetmez ama evetçi sözde solun duruşu ile güç kazanmaktadır.

100 yıldır aynı şey isteniyor. KCK da kuruldu kurulalı demokratik ulus, demokratik toplum çağrısı yapıyor. Sahi bu demokratik ulus ne demektir ve biz demokratik ulus olunca emekli maaşı 50 bini mi geçecek!

Gençlik iş bulacak, sanayici ihracat patlaması yaşayacak, ekonomi uçacak, yerel yönetimlerde kayyum olmayacak, ticaret yolları Türkiye’den geçecek ve zengin bir ülke mi olacağız! Bunların hiçbiri olmayacak...

Dünün ırkçı ve dinsel örgütlenmesinin devamı olan KCK’nın bugünkü söylemi demokratik ulus çağrısıdır. DEM’in demokratik toplum tanımı da hemen hemen aynıdır.

Demokratik sözcüğü demokrasiyi çağrıştırınca da kimsenin sesi çıkmamaktadır. Oysaki demokrasi, ırk ve dinsel örgütlenme değildir. Demokrasi bağımsız ülkelerde söz konusudur.

Emperyalizmi bilmeyen sözde sol, işbirlikçi iktidara karşı mücadele etmek yerine, emperyalizme ve feodalizme karşı mücadele ile kurulan ulus devlet ile mücadele ediyorsa ne denir?

KCK elebaşı Öcalan’ın bugüne kadar yazdıklarına bakıldığında, demokratik ulus tanımı çok açıktır. Ulus devleti reddeder! Dil, toprak, tarih ve kültür birliğini reddeder. Devletsiz örgütlenme biçimini ve konfederalizmi savunur. En önemlisi de KCK elebaşı ulus tanımını, ırka indirgemiştir. Bu ırkçılık ve bölücülüktür.

Türkiye’deki yaygın olan görüş de dün PKK’nın bugün de KCK’nın Marksist-Leninist bir örgüt olduğudur. KCK ilerici, sol bir örgüt değildir. İnsanların ırklarına ve dinsel inançlarına göre örgütlenmeyi savunan, demokratik sosyalizmi savunan sağ bir örgüttür. Sadece KCK değil kim bunları savunuyor ise sol değildir ve BOP’a güç vermektedir... Sol, insanoğluna ayrı ayrı örgütlenin demez. Sol birleşin der!

Ancak İngiliz İşçi Partisi’ni, Alman Sosyal Demokrat Partisi’ni, Fransa Sosyalist Partisi’ni, Galiyev’leri, Kautsky’leri ve Bernard Shaw’ları sol zannedersen savunursun.

Ardından döner Mustafa Kemal Atatürk’e saldırırsın! Lenin’e, İnönü’ye, Stalin’e, Baas’a saldırırsın!

Anlaşamayalım, kaynaşamayalım, evlenemeyelim, mahallere kadar bölünelim istersin!