Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump’la görüştü.

Daha görüşme başlamadan Trump’tan bir övgü, bir övgü...

Yere göğe sığdıramadı mevkidaşını!

Görüşmenin basına açık kısmını canlı yayında izlerken, “Eniştem bizi niye öpüyor?” diye sorup durdum!

Erdoğan görüşme öncesindeki basın toplantısında ne Gazze’den söz etti, ne İsrail’in zulmünden...

“F-35” dedi...

“F-16” dedi...

“Boeing” dedi...

 “Halk Bankası” dedi...

“Nükleer işbirliği” dedi...

“Heybeliada’daki Ruhban Okulu” dedi...

“Halledeceğiz” dedi...

“Yapacağız” dedi...

★★★

Peki; Trump ne dedi?

“Eğer ben istersem rahatlıkla anlaşma yapabiliriz... Ama önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizim için bir şey yapması gerekiyor” dedi...

★★★

Oradaki “iliştirilmiş-embeddid” gazetecilerin hiçbiri sormadı, “Sizin için Erdoğan’ın yapması gereken nedir?” diye...

Sonra...

Sonrası kapalı kapılar ardında al gülüm-ver gülüm!

Ardından kapıya kadar refakat ve “tek yanak”tan öpücükle uğurlama...

★★★

Peki; ne konuşuldu, hangi konularda anlaşmaya varıldı ya da varılamadı?

Bu tür görüşmelerden sonra mutlaka yapılan ikili açıklama neden yapılmadı?

Neden kürsü kurulmadı?

Neden Trump tek başına gazetecileri içeriye alıp kendi söylemek istediklerini söylemekle yetindi.

★★★

Bizim yandaş medya yine de çok mutlu:

Bir zafer çığlıkları atmadıkları kaldı iki gündür!

Neymiş, Trump Erdoğan’ı öve öve bitirememiş...

Yere göğe sığdıramamış...

Bir de yanağından öpmüş...

İşte; asıl mesele bu!

Enişte niye öptü?

Hadi öptü; niye tek yanaktan öptü de ikisinden birden öpmedi?

Ve en önemlisi:

“Erdoğan’ın bizim için bir şey yapması gerekiyor” dediği şey ne?

Yapmazsa ne olur? Örneğin sürmekte olan Halkbank davasına birilerinin ismi mi karıştırılır?

Reza Sarrab yeni itiraflar mı yumurtlar?

Bunlar büyük spekülasyonlara yol mu açar?

Yine sert bir mektup mu gelir?

Kısacası... Bu övgüler, aslında birer ağır tehdit olabilir mi?

★★★

Düşünüyorum, düşünüyorum, yanıt bulamıyorum:

Enişte öptü de... Neden öptü?

Hadi öptü; niye tek yanaktan öptü?

GÜNÜN SORUSU

ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Ortadoğu Özel Temsilcisi Barrack, Erdoğan-Trump görüşmesinden önce, “Erdoğan meşruiyet (yasallık) istiyor ve Trump da bunu verecek” dedi... Sorum Cumhurbaşkanı Erdoğan’a:

Bu densiz adama haddini bildirecek misiniz?

“Bana meşruiyetimi Türk halkı verdi, ABD Başkanı da kim oluyor” demeyecek misiniz?

ORC intihar etti!

ORC isimli anket şirketi, 14-15 Eylül 2025 tarihlerinde İstanbul’da yaşayan CHP’li 1500 seçmene, “CHP İl Başkanı’nı siz belirleyecek olsaydınız hangisini seçerdiniz?” diye sormuş...

Katılımcıların yüzde 67.2’si Gürsel Tekin derken, mevcut başkan Özgür Çelik diyenlerin oranı yüzde 32.8’de kalmış...

İnanması zor ama...

Bir kişi bile, “Fikrim yok”, “Kararsızım”, “Yanıt yok” ya da “İkisini de seçmem” dememiş...

★★★

Yorum yapmayacağım. Sadece ORC’nin X’teki paylaşımının altına yapılan yorumlardan birkaçını paylaşacağım:

Cengiz Sungur: AKP il binasında mı yapıldı anket?

Av. Ali Cengizhan Kılıç: Kılıçdaroğlu’nu kazanacak adaymış gibi parlatan ve muhalif seçmeni manipüle eden anket şirketlerinden biridir. İtibar etmeyiniz.

Av. Erkan Albayrak: Şirketin sahibi Gürsel Bey mi?

Müberra Köroğlu: O halde Gürsel Tekin’i durduran neydi? Kurultay’da CHP’nin başına geçmek için aday olsaydı ya!

Önder Yüksel: Zekamızla bu kadar dalga geçmeseniz keşke...

M. Bülent Saruhan: Yalancıya bir şey yapmıyorlar nasılsa değil mi?

★★★

Bazen kurumlar da intihar edebilir.

ORC, çocukların bile inanmayacağı bu düzmece anketle tam da bunu yaptı.

Bundan sonra... Yok hükmündedir!

O sözü kime söyledi?

Dün, CHP’nin İstanbul İl Kongresi’ni basan Av. Cevahir Kılıç’ın Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat’la girdiği polemiği hatırlatmıştım.

“Ben senin öğrenciyken kaldığın evleri biliyorum. Tek tek söylerim” demişti Cevahir Hanım... Ben de Özgür Karabat’a sormuştum:

“Özgür Bey bu sözlere neden yanıt vermediniz?”

★★★

Sağolsun dün aradı ve bir de video gönderdi.

Benim izlediğim canlı yayına yansımasa da aslında yanıt vermiş:

“Hayatım boyunca babamın evi, evlendikten sonra da kendi evim dışında bir evde kalmadım. Koyun güderek okudum ama kimseye muhtaç olmadım.”

İlk sözlerini bağıra bağıra söyleyen Cevahir Hanım da bunun üzerine “Sana söylemedim” diye fısıldamış...

★★★

Özgür Bey’e verdiği bilgi için teşekkür ederim... O zaman yine bir gazeteci sorusu sormanın tam zamanı:

Avukat Hanım o sözleri kime söyledi?