Korkusuz
Ümit Zileli

Tek adam rejimini sonlandıracak yol haritası!

Altılı Masa’nın son toplantısı bu kez de alçakça katliamın gölgesinde kaldı...

Masa, ilk başından beri hep eleştirilere maruz kaldı. “Havanda su dövüyorlar” diyen oldu, “Bu masadan başkan adayı çıkmaz” diye yazanlar oldu, “Ne yaptıklarını bilmiyorlar” suçlamasını yapanlar bile oldu!

Cumhur İttifakı, masayı devirmek, ittifakın, özellikle de İYİ Parti ile CHP’nin arasına nifak sokabilmek için her yolu denedi! Bu konuda kullandığı kullanışlı piyon ise tabii ki yandaş medya ve “dezenformasyon” silahı oldu...

İktidar ve küçük ortağı, sürekli olarak Millet İttifakı’nın gizli ortağının HDP olduğu algısını yaratabilmek için söylenmedik laf, kullanmadık yalan bırakmadı. Sonuçta, hani “Allah’ın sopası yok!” derler ya, tıpkı öyle oldu, AKP anayasa görüşmesi bahanesiyle HDP’nin ayağına kadar gitti!

HDP’nin kapatılması için yırtınan, muhalefeti ihanetle, PKK/HDP ile sarmaş dolaş olmakla suçlayan MHP lideri Devlet Bahçeli ne diyecek diye baktık; “Gayet normal, Meclis’te grubu olan bir parti ile görüştü” dedi, apışıp kaldık! Neyse ki, bir haftalık aradan sonra fabrika ayarlarına dönüp “HDP’nin bir saniye bile Meclis’te olmasına dayanamıyoruz, CHP’ye sesleniyorum bunlarla birlikte olmaya son ver” diyerek hepimizi sürekli şoke olmaktan kurtardı!

Selahattin Demirtaş’ın, ailesinin bile haberi olmadan bir geceyarısı jetle Diyarbakır’a götürülmesi, kalp krizi geçiren babasıyla görüştürülmesi, Abdullah Öcalan ile de görüştürüldüğü iddiaları ise akıllara AKP’li Cumhurbaşkanı’nın Ocak 2022’de “Edirne’deki en büyük hesabı İmralı’dakine verecek” sözlerini akla getirdi!

-Bakalım şapkadan başka hangi tavşanlar çıkarılacak!

Manifesto gibi yol haritası!


Yazının girişinde, Altılı Masa’yı küçümseyen görüşlerden söz ettim...

Daha da ileri gidip, “Artık hiç kimsenin ilgisini çekmiyor” diyenler, “Haber değeri bile kalmadı”, “Zaman daraldı hala aday yok” diye yazanlar bile oldu. Üstelik bunlar, yanaşma medyadan değil, görüşlerini ciddiye aldığım, takip ettiğim yazarlardı...

İtiraf etmem gerekirse, bugüne dek 8 toplantı yapan Altılı Masa’nın açıklamalarından hayal kırıklığına uğradığım, “Niçin, milletin kolaylıkla kavrayacağı, ülkenin açlık, yoksulluk ve ‘Tek Adam Rejiminden’ kurtarılacağına ilişkin bir manifesto ile çıkmıyorsunuz ortaya” diye yazdığım da oldu! Ancak yine de umudumu kesmedim, bekledim...

Sözcü gazetesi Ankara Büro’dan değerli kardeşim Emin Özgönül’ün dün sürmanşetten verilen haberini gördüğüm de ise “işte budur” dediğimi de itiraf etmeliyim!

Millet İttifakı’nın sekizinci toplantısında tüm liderlerin oluruyla hazırlanan, seçimlerin kazanılması halinde “hayata geçecek” 16 maddelik Yol Haritası, umutlanmak, çocuklarımızın güzel günler göreceğini düşünmek için çok iyi bir başlangıç düşündüm; yanlış anlaşılmasın “başlangıç” sözcüğünü, halkın anlayacağı dilden “manifesto” niteliğinde ilk belge olması nedeniyle kullandım...

28 Kasım’da açıklanacak, halka verilen bu sözler manzumesinin yanında ekonominin düzeltilmesi, insanların açlık ve yoksulluk kıskacından tez zamanda kurtarılması, gençlerin umutla sarılacağı bir eğitim ve iş düzeninin oluşturulması, dış politikadaki “sirk” manzarasının ortadan kaldırılmasına ilişkin ayağı yere basan açıklamaların da yapılacağını umuyorum...

-Cumhurbaşkanı adayının bunlar açıklandıktan sonra yapılması en doğrusudur!

Hayal kurulabilecek bir ülkede yaşamak!


Gelelim Yol Haritası’ndaki önemli maddelere...

-Öncelikle Cumhurbaşkanı’nın bir kereye mahsus 7 yıllığına seçilmesi, tarafsızlığının teminat altına alınması, süresi bittikten sonra bir daha aktif politikaya dönmemesi son derece yerinde ve doğrudur. Bu haritadaki “Cumhurbaşkanlığının Çankaya’ya alınması maddesi ise tek başına, bir yurttaş olarak kalbimi kazanmaya yeter!

-Seçim barajının yüzde 3’e indirilmesi ise 12 Eylül karşı devrimi hayaletinin iyice silinmesi, milletin oylarının çöpe gitmesini engellemesi açısından çok doğrudur.

-Yargıçlara coğrafi teminat sağlanması, Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının derhal uygulanması ise yargı bağımsızlığı açısından son derece değerlidir.

-Adalet Bakanı ve müsteşarının HSK’dan çıkarılması, Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısının artırılarak en az dörtte üçünün hukukçulardan oluşması ise yargı bağımsızlığını perçinleyecektir.

-Basın özgürlüğünün güvenceye alınması, TRT, RTÜK, Basın İlan Kurumu ve Anadolu Ajansının bağımsızlığının sağlanması, keyfi akreditasyonların sonlandırılması da demokrasi ve özgürlüklerin lafta kalmayacağının kanıtı olacaktır!

-Kamu sınavlarında mülakata son verilmesi, üniversite rektörlerinin öğretim üyelerince seçilmesi en doğru yaklaşımdır.

-Belediye başkanlarının yargı kararı olmadan görevden alınması ve kayyum uygulamasına son verilmesi demokratik bir ülke için son derece gereklidir.

Demokrasi ve özgürlük için ekmek kadar, su kadar, hava kadar gerekli bu maddelerin kağıt üzerinde kalmaması, bu ülkenin huzura, mutluluğa muhtaç insanlarının uzun yıllar sonra bir kez daha hayal kırıklığına uğratılmaması en büyük dileğim... Millet İttifakı üyelerine sesleniyorum:

-Lütfen hayal kırıklığı yaratmayın, tam tersine tekrar başta gençler olmak üzere hayal kurulabilecek bir ülke yaratın...