“Müslüman çalışır, kafir yer. Müslüman açtır ve acı çeker, kafir bollukta lüks içinde yaşar. İslam dünyası batar ve geriye gider; Hristiyan dünyası ise ileriye gider, daha çok ve daha çok yükselir. Müslümanlar köledirler, kafirler ise hükümdardırlar” deniyor ve ardı sıra “Fakat şimdi cihat günü gelmiştir. Cihat ile İslam toprağı, ona zulmeden kafirlerin egemenliğinden kurtarılacaktır. Hepimizin tek bir adamın ayaklanışı gibi ayaklanacağı zaman gelmiştir...” diye devam ediyordu.

Malta’ya sürülen en önemli esirlerdendi! İngilizlere göre Mustafa Kemal Paşa kadar tehlikeli, İttihat ve Terakki liderleri kadar da suçluydu!

Birinci Dünya Savaşı öncesi verdiği cihat fetvası ve yukarıdaki gibi hazırlattığı devrimci, millici broşürler, İngilizleri ciddi anlamda kaygılandırmıştı. Çünkü milletini ve mazlum milletleri, İngilizlere karşı ayağa kalkmaya çağırıyordu.

Tıpkı Mustafa Kemal Paşa gibi! (İslam coğrafyası bugün de ABD emperyalizmi ve işbirlikçi iktidarlar tarafından zulme uğruyor. Filistin’e bakmak yeter de artar.)

İstanbul’da medrese ve hukuk eğitiminden sonra Selanik Ceza Mahkemesi Başkanlığı’na, ardından adalet bakanlığına ve son olarak da Şeyhülislamlığa atanmıştı. İlk ittihatçılardandı. Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlere karşı yayınladığı cihat fetvası ve ittihatçı olması Malta’ya sürgün gitmesine yetti.

Hastaydı. Doktorlar ya İngiltere’ye ya da İstanbul’a gönderilmesini istedi. İngilizler Damat Ferit hükümetinin isteği üzerine Malta’ya gönderilen bir siyasi tutukluyu elbette serbest bırakamazdı!

Ürgüplü Hayri Efendi iyice kötüleşti. 16 Ekim 1920’de Damat Ferit hükümeti düşünce, İngilizler bir sürgünün Malta’da ölmesinin, Anadolu’daki Mustafa Kemal Paşa’ya güç vereceğini biliyorlardı.

Göndermeye karar verdiler. Bir daha siyaset ile uğraşmayacağına dair imza isteseler de kabul etmedi. “Ben ancak hürriyetimin zorla elimden alındığını imzamla onaylarım” dedi. Türkiye’ye gönderildi ve bir yıl demeden vefat etti...

Mustafa Kemal Paşa daha Malta’ya ilk sürgüne gönderilmeden İstanbul’daki Müdafaa-i Hukuk grubunun sorumlusu Rauf beyi uyarmış ve Ankara’ya çağırmıştı. Ancak dikkate almadı.

Yine de Mustafa Kemal Paşa boş durmadı. Anadolu’daki İngiliz askerlerini tutuklatarak, ileride Malta sürgünleri ile takası planladı. Ufkun ötesini görmek buydu! Malta sürgünleri, gün gelince hepsi geri geldi.

Şeyhülislam ve fetva denince Damat Ferit Paşa hükümetinin şeyhülislamı Dürrizade Abdullah’ın yayınladığı fetva da önemliydi. Başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere Müdafaa-i Hukukçular ile savaşmanın vacip olduğunu ve onlar ile savaşanların cihat ettiğini söylüyordu.

Dürrizade’nin fetvası ile Hayri Efendi’nin fetvasını kıyaslamak ise dine saygısızlıktı! Ankara Müftüsü Rıfat Börekçi ve Anadolu’daki 56 müftü ise Hayri Efendi gibi fetva verecek ve Mustafa Kemal’i destekleyecekti.

1922’de Dürrizade Abdullah Rodos’a, Vahdettin ise İngiliz Malaya gemisi ile Malta’ya kaçtı. Malta’ya gönderilen vatanseverler gibi değil bir İngiliz gibi Malta’ya ayak bastığında, Anadolu’da Müdafaa-i Hukuk kazanmıştı...