Bir kamuoyu araştırma şirketi deneklerine:

“Calvin Coolidge ve Herbert Hoover kimdir?” diye sorsa...

Kaç kişi bu ikisinin ABD başkanlarından olduğunu bilir...

Bırakın denekleri...

Siyaset entelektüellerinden pek çoğu, bu iki ismin Amerika Birleşik Devletleri’nde başkanlık yaptığını hatırlamaz ama...

“Abraham Lincoln kimdir” diye sorulsa...

Sıradan insanların bile çoğu, Amerika Birleşik Devletleri’nin en başarılı başkanlarından biri olduğunu söyler...

Çünkü...

Calvin Coolidge ve Herbert Hoover, Amerikalıların hafızalarında bile ülkeyi 1929 büyük buhranına sürükleyen ilkel kapitalist başkanlar olarak hatırlanırken...

Abraham Lincoln:

Amerikan İç Savaşı’nı bitiren...

Köleliği kaldıran...

Yani:

Amerika’da yaşayan her ırk ve dinden yurttaşı:

“Amerikan milleti” haline getiren Başkan’dır...

Yani uzlaşmacıdır...

Yani:

Farklı görüşler arasında denge sağlayarak, toplumsal barışı ve ilerlemeyi gerçekleştirmiştir...

Tarih sırasıyla verirsem bir başka örnek:

Tarihin en kutsal savaşının muzaffer baş komutanı...

“Yurtta sulh cihanda sulh” özlü sözünün sahibi Mustafa Kemal Atatürk’tür...

O büyük insanın:

Kurtuluş Savaşımızda, Yunan orduları Başkomutanı olarak Mehmetçiklerimizin şehit edilmeleri emrini veren...

Savaştan sonraysa Yunanistan Başbakanı seçilen Venizelos ile yaptığı büyük uzlaşma, büyük barıştır...

1962 yılında yaşanan Sovyetler Birliği – ABD, “füze krizi” sürecinde:

Kennedy-Kruşçev ikilisi uzlaşmasaydılar...

3. Dünya Savaşı çıkacaktı...

Ve...

Nelson Mandela...

Güney Afrika’da 1948 ile 1994 yılları arasında resmî olarak uygulanan ayrımcı ve ırkçı (Apartheid) politik sistemle mücadelesi...

Ömrü hapislerde geçmesine rağmen:

Şiddete başvurmadan ayakta kalışı...

Ve sonunda:

Kendisine karşı insanlık suçu işleyen Güney Afrika’nın Devlet Başkanlığına seçilişi...

Tarih:

Uzlaşma yeteneği olan...

Toplumları bir arada tutmak için gerektiğinde taviz veren...

İktisadî büyümeyi sağlamak...

Halkının refah payını artırmak...

Ve böylece ilerlemeyi sağlamak amacıyla:

Çatışmaları önleyen siyasî liderleri:

Altın harflerle yazmıştır...

Özgür Özel, karizmatik bir politikacı değil...

Erdoğan gibi:

“Kodu mu oturtan” bir profili de yok...

Ama...

Uzlaşma kültürü var...

Farklı görüşler arasında köprüler kurabilme yeteneğine sahip...

Erdoğan, dilediği kadar sertleşsin...

Nobranlaşsın...

Özel, bu medeni politika stratejisiyle:

Siyasî arenada başarılı olacak...

Toplumsal birliği güçlendirebilme açısından değerli bir rol oynayacaktır...

GÜNÜN SÖZÜ

“Daha önce hiç sahip olmadığın bir şeye sahip olmak istiyorsan, daha önce hiç yapmadığın bir şey yapmalısın...”.

Nusret Pezeşkiyan

NİHAYET ANLAŞILDI...

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Erdoğan’ın son günlerde yaptığı görüşmeler ve partisiyle ilgili yorumlardan rahatsız oldu ve...

Şöyle dedi:

“Cumhurbaşkanı’nın temaslarından anlam çıkarmak, öküz altında buzağı aramaktır...”.

Bana göreyse...

Buzağı, öküzün altında değil...

İneğin altında arandı...

Ve:

Bulundu...

Daha doğrusu...

Öküzün doğuramayacağı:

Nihayet anlaşıldı...

YÜZSÜZ KOCA

Kadın kocasına öfkeyle bağırdı:

“Hizmetçi bebek bekliyormuş...”.

Adam cevap verdi:

“Onun bileceği iş...”.

Kadın daha da öfkelendi:

“Ama bebeğin senden olduğunu söylüyor...”.

Adam pişkin:

“O benim bileceğim iş...”.

Kadın sakinleşti, çaresiz bir ses tonuyla sordu:

“Şimdi ne yapacağız?..”.

Yüzsüz koca omuzlarını silkti:

“Oda senin bileceğin iş...”.

GÜNÜN TAHMİNİ

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P Global Kıdemli Direktörü Frank Gill, Türkiye’de tek haneli enflasyonun 3 yıl uzakta olduğunu söyledi.

Ayrıca Gill, sıcak paranın 2025’te Türkiye’yi terk edebileceğini belirtti...

BU KAFAYLA BAŞARAMAZ

Trabzon’daki Atatürk Köşkü, yaklaşık bir yıl süren restorasyonun ardından geçen 29 Ekim’de açıldı. Ancak köşkte, Atatürk’ün mal varlığını Türk milletine bıraktığına dair vasiyetinin yer almadığı görüldü.

Erdoğan’ın uluslararası politikada ve ekonomide kısmen de olsa başarılı olduğu yıllara dönün bakın...

Atatürk’e ve devrimlerine saygılı olduğu...

Atatürk’ün:

“Yurtta barış dünyada barış” ilkesine uyduğu...

Laik sisteme gönül vermiş milyonlarca yurttaşı:

Endişeye sevk etmediği yıllardır...

Bu kafadaki Erdoğan...

Yani:

Atatürk’ün adını duymaya bile tahammülü olmayan Erdoğan:

Türkiye ekonomisini de de dış politikasını da düzlüğe çıkaramaz...

DURGUNLUĞA HAZIR OLUN

SÖZCÜ’de Emre Deveci imzasıyla yayımlanan haberin üst başlığı şöyle:

“5 yılda çok düşük faizli TL kredi çekip döviz borcunu 53,5 milyar dolar azaltan şirketler, bu yılın ocak-mayıs döneminde 21,5 milyar dolarlık döviz kredi büyümesine imza attı.

Döviz mevduatta da iki ayda 25,7 milyar dolarlık düşüş yaşandı...”.

Neden böyle oldu?..

Çünkü...

Erdoğan yerel seçimlerde başarılı olsaydı da bugünkü ekonomi politikalar devreye girecekti...

Peki...

Bu ekonomi politikalar başarılı olacak mı?..

Toplum için iktisatta “başarı” izafidir...

Büyük sermaye ve varlıklı aileler için tabii ki başarılı olacaktır...

Çünkü...

Onlar bu durgunluk dönemini:

“Vücudundaki yağlardan yiyerek zayıflayıp sağlığına kavuşan” kişiler gibi geçirecek...

Yoksulluk ve açlık sınırlarında yaşayan yaklaşık 70 milyon yurttaşa gelince...

Onlar ise aynı süreci:

Vücutlarında yağ olmadığı için kaslarından yiyerek zayıflayan kişiler gibi geçirecek...

“Durgunluk ne kadar sürecek?” diye sorarsanız cevabı bende yok...

Ama...

“Durgunluğa girdikten sonra çıkmak için ne yapılacak ya da yapılmalı?” diye sorarsanız...

Klâsik reçete belli...

Nedir o klâsik reçete?..

Anlatayım...

‘OHHHH!’ ÇEKERİZ...

Durgunluktan çıkmak için gerekli reçete aşağıda olduğu gibi...

Dar gelirli ve yoksullar için mali teşvikler verilecek...

Sıkı para politikasından vazgeçilecek...

Piyasaların sağlıklı hale gelebilmesi için gerekli:

Maaş ve ücret artışları yapılacak...

Sanayide inovasyon ve gerçekleştirilecek...

Teknolojik gelişmeler teşvik edilecek...

Eğitim ve beceri geliştirme programları uygulanacak...

Hem iç hem dış ticaret desteklenecek...

Ve...

Uluslararası ilişkilerin güçlendirilmesi için:

Gelişmiş ülkeler düzeyinde bir:

Demokratik, laik, sosyal, hukuk devleti uygulaması devreye sokulacak...

Peki...

Erdoğan bu uygulamalara izin verir mi?..

Hiç heveslenmeyin...

Vermez...

O nedenle başından beri:

“Mehmet Şimşek bu ekonomi politikaları uygulamaktan tez zamanda vazgeçer” diyorum...

“Tez zaman ne zaman?” diye sorarsanız...

Yaz tatilindeki politik gelişmelere göre en erken “Kasım sonu olabilir” kanaatindeyim...

Ya Erdoğan gerçekten değişir:

Hukukun üstünlüğü temel ilkesine döner...

Kuvvetler Ayrılığı İlkesi için yargı bağımsızlığını sağlayacak yasal düzelmeler yapılmasına imkân verirse...

Toplumsal iç barışı sağlar...

Uluslararası dostluğa destek verirse...

O durumda Mehmet Şimşek başarır...

Hepimiz derin bir “ohhhh!” çekeriz...

DÜNÜN X’İ

abdullah naci

@abdullahnaci

Yeryüzünde estetikten, zevkten, sanattan, medeniyetten, tarihten, kültürden, kuraldan, kaideden bu kadar yoksun bir ülke, bir toplum, bir belediyecilik anlayışı daha yoktur muhtemelen.