Gencecik bir teğmendi.

Helikopter pilotuydu.

Ergenekon kumpasının bir numaralı sanığı oldu.

Türkiye’nin gündemine Silivri’de görülen davada yaptığı savunmalarla girdi.

“Yargılayanları yargılayan” tarzı, kamuoyunda büyük heyecan uyandırdı.

Duruşmalarda “Beni ıslah edemezsiniz” diye haykırdı.

18 Eylül 2008’de tutuklandı.

Tam 41 ay cezaevinde yattı; 11 Mart 2014’te beraat etti.

Verdiği ifadelerle, Atatürkçülerin gönlünde taht kurdu.

★★★

Önce cezaevinde nikah kıydı, tahliye olduktan sonra on binlerce CHP’linin ve Atatürkçü’nün katıldığı büyük bir açık hava düğünüyle evlendi.

Nikah şahitliğini Kemal Kılıçdaroğlu yaptı.

Düğünde çuval dolusu “Ata lira” topladı.

★★★

İlk seçimlerde CHP’den kontenjan adayı olarak İzmir Milletvekili seçildi.

Meclis çatısı altında da bir süre AKP’yi sert bir şekilde eleştirmeye devam etti.

Sonra hızlı bir değişim yaşadı... CHP’den istifa etti.

Partisini, “PKK’nın Meclis’teki temsilcileriyle kol kola girmekle” suçladı ve Muharrem İnce’nin kurduğu Memleket Partisi’ne katıldı.

Ardından “Parti içi demokrasi oluşturulamadı” diyerek buradan da istifa etti ve 11 Ekim 2022’de, o güne kadar yerden yere vurduğu AKP’ye transfer oldu.

Transfer bedeli ise elbette gizli kaldı!

★★★

Yeni partisinin ne kadar özgürlükçü, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne büyük bir demokrasi savaşçısı olduğunu söylemeye başladı.

Kendisini yargılatan bu partiyi, bu kez yere göğe sığdıramaz oldu.

★★★

Kimden söz ettiğimi anlamışsınızdır:

Bir zamanların gözü kara Atatürkçü teğmeni, bugünün döneği Mehmet Ali Çelebi’yi anlattım size...

CHP’den istifa ederken, partisini HDP’ye karşı sert bir tavır almamakla suçlayan bu arkadaş, nedense yeni partisinin PKK’yla masaya oturması hakkında tek satır açıklama yapmıyor.

★★★

Bir zamanlar uğradığı haksızlığı kamuoyuna anlatmak için hakkında onlarca yazı kaleme alan biri olarak kendisine soruyorum:

PKK’lı katillerin yargılanmadan özgür bırakılması, hiç mi kanına dokunmuyor?

Türkiye Cumhuriyeti devletinin, bu alçaklarla “barış” yapması seni hiç mi üzmüyor?

Bir zamanlar her fırsatta hatırlattığın şehit arkadaşların, hiç mi umrunda değil?

Tüm bunlar seni baş tacı eden, cezaevindeyken yalnız bırakmayan Atatürkçülerden ve CHP’den kopmanı sağladı da seni içeri tıkan AKP’den istifa etmene yetmiyor mu?

★★★

CHP’den ayrılış konuşmanda demiştin ki:

“Hem ‘PKK terör örgütüdür’ demeyenlerle iş tutmak, hem Çelebi bir arada olmaz...”

Şimdi bırak, “PKK terör örgütüdür” demeyenlerle “iş tutmayı”...

Doğrudan PKK’lılarla iş tutanların safındasın!

Tek sorum var sana:

Hiç mi utanmıyorsun?

Atatürk resmi...

Dün 15 Temmuz 2016 olaylarının yıl dönümüydü.

CHP Muğla İl Başkanı Zekican Balcı’nın iddiasına göre İçişleri Bakanlığı valiliklere bir genelge göndermiş.

Bu genelgeyle, düzenlenecek törenlerde yalnızca Türk bayrağına yer verilmesini istemiş.

Yani diğer bir deyişle, Atatürk’ün resminin, bayrağımızın yanına asılmasını yasaklamış.

Balcı demiş ki, “Atatürksüz bir tören, Cumhuriyetsiz bir gelecek hayal edenlerin rüyasıdır. Ben bu hayale ortak olmayacağım. Bu yüzden, törenlere katılmayacağımı kamuoyuna saygıyla bildiririm.”

★★★

Hatırlarsınız; o kanlı günlerde AKP’nin yaptığı ilk iş, Genel Merkez binasına devasa bir Atatürk posteri asmak olmuştu.

Yani bir anlamda Atatürk’e sığınmışlardı.

Emin olun bugün başlarına bir şey gelecek olsa, yine aynı şeyi yaparlar.

Benim merak ettiğim şey; CHP Genel Merkezi’nin neden Muğla İl Başkanı’nın tavrını ülke geneline yaymadığı?

AKP’yi biliyoruz da...

Neden Atatürksüz bir törene Atatürk’ün partisinden güçlü bir itiraz gelmedi? 

GÜNÜN SORUSU

Otuz PKK’lı teröristin göstermelik bir törenle silah-tava yapmasından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan bütün yurtta evlere bayrak asılmasını istemişti... Sorum size:

Yaşadığınız mahalledeki evlerin yüzde kaçı bu çağrıya uydu?

Kaynanaya taziye!

Yetkisi olmadığı halde Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını iptal eden İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, dün de Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın vefat eden kaynanası için taziye mesajı yayınlamış...

İnsan sormadan edemiyor:

Ne alaka?

Acaba İstanbul Üniversitesi Orman Bakanlığı’ndan arazi tahsisi beklentisinde mi ki böyle bir “kendini gösterme çabası” içinde?

Öyle ya; kimse durup dururken yalakalık yapmaz...

Yapıyorsa... Mutlaka vardır bir nedeni...

Sahi; bu tarihi kuruma yıllarca hizmet eden profesörler öldüğünde bile taziye mesajı yayınlamayan İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, durup dururken Tarım ve Orman Bakanı’nı neden öpüyor?