Korkusuz

Suriye’yi bırak İsrail’e bak

Suriye’yi bırak İsrail’e bak
Ben bu köşede yok iken Suriye ile ilgili çok ilginç tartışma ve gelişmeler yaşandı ve yaşanıyor. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu “Rejim ile muhalefeti barıştırmaktan” söz edince Türkiye’nin; tankını, topunu, silahını, don ve gömleğini ve hatta maaşını verdiği Suriyeli muhalifler “istemezük” diyerek sokaklara döküldü ve Türk Bayrağı’nı yaktı. Onlar Türk Bayrağı’nı yakarken bölgede bulunan Türk askeri, istihbaratı ve Türkiye’nin beslediği silahlı militanlar öylece seyrettiler.

Tam bir tiyatro.

Tiyatro öylece devam ederken Bakan Çavuşoğlu geri adım atarak “Ben öyle demek istemedim” dedi ama yandaş ve yalaka medya kendini U dönüşüne hazırlamanın telaşındaydı.

Son hamle Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldi ve “Bizim Esed’i yenmek, yenmemek gibi bir derdimiz yok ki. Eğer Türkiye’de muhalefet olayı böyle bir noktaya taşıyorsa bu muhalefetin hem kalitesini hem de gramını ortaya koyar. Şunu bir defa bilmemiz, kabullenmemiz gerekir. Devletler arasında hiçbir zaman siyasi diyalog veya diplomasi kesip atılamaz. Her zaman her an bu tür diyaloglar olur, olmalıdır. Hatta bir söz var, “İplikle de olsa bağı koparmayın, o bağ devam etsin. Gün olur lazım olur. Diplomasiyi tamamen devre dışı bırakamazsınız. Suriye sorununu çözmekle ilgili elimizi taşın altına biz koyduk.

Hedefimiz, bölgesel barış oldu, ülkemizi bu krizin ağır tehditlerinden risklerinden korumak oldu. Suriye’yle daha ileri seviyede adımları temin etmemiz gerekiyor” dedi.

Ben ŞOK.

Peki olası bir barışma nasıl olacak?!

1- Özgür Suriye Ordusu ve muhalif Suriye Ulusal Konseyi Ağustos 2011’de Hatay’da kurulmuş ve çatışmalar başlamadan mülteciler için bölgede çadırlar hazırlanmıştı.

2- Esad’ı devirmek için Ankara; ABD, Batılı ülkeler ve Körfez yönetimleriyle birlikte her şeyi yapmıştı. Katar’ın eski Başbakanı Hamed Bin Casim “Yabancı militanları Suriye’ye taşımak dahil her şeyi Türkiye üzerinden yaptık” demişti.

3- Batılılar ve Araplar 2017 sonrasında yan çizmeye başlayınca Ankara tek başına devam ederek Suriye’nin her konusuna müdahil olmuştu.

4- Ağustos 2016’dan itibaren Rusya ve ABD’nin onayı ile Suriye’de askeri operasyon yapan Türkiye şu anda Suriye’nin % 9’unu kontrol ediyor ve oraları Türkiye’nin toprağıymış gibi yönetiyor.

5- Suriye’de savaşan ılımlı ve radikal grupları bir araya getiren AKP iktidarı Eylül 2019’da Suriye Milli Ordusu’nu Ankara’da kurmuş ve bununla yetinmeyerek militanlarının büyük bölümü yabancı olan İdlib’teki NUSRA’ya kol kanat gererek onlar için İran ve Rusya ile kavga edip durmuştu.

6- Kendisi bu durumdayken ABD’nin PYD/YPG’ye verdiği desteğe çok kızan Ankara her şeye rağmen “ABD ile stratejik ittifakını” sürdürdü.

7- Kendisinin neden olduğu mültecileri içeride ve dışarıda pazarlık kartı olarak kullanan iktidar onları ülkelerine göndermek yerine “biz size bakarız” diyerek onları kazanmanın yollarını aramıştı. Savunma Bakanı Akar’a göre “Türkiye; 9 milyon Suriyeliye yardım ediyor”. Bunların dört milyonu Türkiye’de, beş milyonu da Türkiye’nin kontrol ettiği Suriye’nin kuzey bölgelerinde.

Umarım ben yanılırım ama AKP yönetiminde Ankara; Esad ile barışacakmış gibi yapıyor çünkü derdi bambaşka. Öyle olmazsaydı üç gün önce Suriye’nin en büyük düşmanı İsrail’e yeni büyükelçi atayacağını açıklamaz ve Cumhurbaşkanı Erdoğan son Suriye açıklamasından önce ve sonra İsrail Başbakanı Lapid ve Cumhurbaşkanı Herzog’u aramazdı.

AKP yönetiminde Ankara bir çok iç, bölgesel ve uluslararası nedenlerden dolayı Suriye kartını bir süre daha kullanmak isteyecektir.

AKP iktidarı Suriye’ye yaptığı tüm kötülüklere rağmen Esad Türkiye ve Türk halkına hiçbir kötülükte bulunmamıştır.

Barışma konusunda samimi olanlar hiç tereddüt etmeden Cidde ve Abu Dabi’ye gittikleri gibi (yakında Kahire ve Tel Aviv) atlar Şam’a giderler.

Suriye savaşının en önemli tarafı olarak Türkiye ve onu yöneten AKP iktidarı artık karar vermek zorunda:

Türkiye’yi dış ve dolayısıyla iç sorunlarından kurtarmak istiyorsa bölgenin kilit ve anahtar ülkesi Suriye ile koşulsuz ve hemen dost olmak zorundadır.

Esad’la barışma tartışması sürerken her gün Suriye’yi bombalayan ve Filistinli çocukları öldüren ve Erdoğan’ın deyimiyle terörist devlet İsrail’le müttefik olma çabası Ankara’nın nasıl bir çelişkiler dünyasında yaşandığını yeterince kanıtlamaktadır.

Seçim zamanı yaklaştıkça bu çelişkiler ve sürprizler devam edecektir.

Herkes her şeye hazırlıklı olsun.