Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 38. Olağan Kurultayı’nın iptali istemiyle açılan dava, bugün Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşma saat 10.00’da başlarken, CHP'nin avukatları ek süre talebinde bulunmayacaklarını mahkeme heyetine bildirdi. Davacı Lütfü Savaş ile birlikte bazı delegelerin avukatları ise, CHP Parti Meclisi üyelerinin davaya katılma taleplerinin reddini istedi.

Mahkeme heyeti, dosyanın kapsamı ve talepler doğrultusunda duruşmayı 8 Eylül 2025 tarihine erteledi.

KARAR SONRASI CHP'DEN İLK AÇIKLAMA

Duruşma sonrası açıklamalarda bulunan CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, davanın siyasi gündemlerine etki etmeyeceğini belirtti. Başarır, “Bu ülkeyi erken seçime götürmek istiyoruz. Bizim gündemimiz bu. Bana göre 4 şizofrenik dilekçeyle dava açılıyor. Bu davanın bir karşılığı yok. Bu davanın sonucundan da eminiz. Biz bizim gündemimizle koşturmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

"PARTİ İÇİ ŞART"

Eski CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin, adliye çıkışında açıklama yaptı.

Çetin, "Hepimizin genel başkan etrafında toplanmamız, birlik içinde olmamız lazım. Halkın beklentisi var. Yerel seçimlerde 47 yıl sonra ilk defa birinci parti olduk. Bizim iktidara geleceğimizi umuyorum. Ülkenin her konuda sorunları var. Ekonomik, dış politika, adalet, yargı sorunu var. Muhalefetin CHP etrafında toplanacağını bekliyorum. Parti içi birlik şart" ifadelerini kullandı.

'Kurultay Davası'nda anbean yaşananlar...

"KAYYUM TALEBİMİZ YOK"

Lütfü Savaş’ın avukatı yeninden söz aldı, “kayyum talebimiz yoktur” dedi. Ceza davasının da beklenmesine gerek olmadığını belirterek, taleplerinin kabul edilmesini istedi. “Bizim CHP’nin mahkeme koridorlarında tartışılmasını istemeyiz. Ama ortada bir şaibe var. Bu dava siyasi değil hukuki bir davadır.” dedi.

CHP'NİN AVUKATI: MENFAAT SAĞLANDIĞI ORTAYA KONAMAMIŞTIR

Cumhuriyet Halk Partisi'nin avukatı Çağlar Çağlayan, devam eden davada mahkeme huzurunda önemli değerlendirmelerde bulundu. Çağlayan, davanın temelinin Divan Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun taraflı davrandığı iddiasına dayandığını ancak Divan’ın 9 kişiden oluştuğunu ve kararların oy çokluğuyla alındığını belirtti.

Avukat, davacının iddialarının iddianamede bile yer almadığını vurgularken, seçim sürecinde Divan Başkanlığı yetkisinin Seçim Hakimi’ne devredildiğini hatırlattı.

Üregen'in ardından CHP'nin avukatı Çağlar Çağlayan söz aldı. Feri müdahallik talebi hakkında konuşan Çağlayan, "Olası haksız bir davanın kabulü halinde delegenin verdiği görevi yerine getirememe durumu olacaktır. Bu yüzden bu kişiler davadan doğrudan etkilenmektedir ve taleplerin kabul edilmesi gerekir. Bu durum yargılamanın uzatılmasına etki etmez, tahkikat kaldığı yerden devam edecektir" dedi.

Çağlayan, kurultayların iptali hakkında yöneltilen suçlamaların iddianamede dahi bulunmadığını belirterek, "Divan başkanının kurultayda görevli olmadığı, görevi seçim kurulu hakime devrettiği ve işlemlerin seçim kurulu hakimince yürütüldüğü ortadadır" dedi.

Açılan ceza yargılaması kapsamında yapılacak incelemenin, hali hazırda devam eden ceza yargılamasının beklenmesini gerektirdiğini ifade eden Çağlayan, şöyle devam etti:

"Kişilerin beraat etmesi durumunda ki beklentimiz beraat etmeleridir, yargılama içinden çıkılamaz ve telafi edilemez bir hale sürüklenir. MASAK, Tapu Müdürlüğü, SGK ve dosyaya sunulan kamera kayıtlarından hiç kimsenin hiç kimseye bir menfaat verdiği ispatlanmamıştır. Ceza yargılamasında ihale ve işten çıkarma baskısına ilişkin bir ifade veya beyan da bulunmamaktadır.

Bu yargılamayı ilgilendirebilecek ve yine mahkemenin görevli olmadığı tek husus, iki seçim arasındaki süre konusudur. Süreyi seçim hakimi belirler. Bu nedenle bu iddiadan bir iptal nedeni çıkarılması hukuken mümkün değildir. Davacı vekili beyanlarında konunun bir milli güvenlik sorunu olduğunu ifade etmiştir.

Ceza soruşturması esnasında suçlayıcı ifadelerde bulunan yanlı bir tanık da şüpheliler ile ilgili milli güvenlik sorunu ifadesini kullanmıştır. Bu çarpıcı benzerlik tanıkların tarafsızlığını ortadan kaldırmıştır.

Bu yargılama sonucunda mahkemece yeni bir kurultay yapılmasını değil, partiyi kimin yöneteceğine mahkemenin karar verilmesi iradesi çıkartılmak istenmektedir.

Kurultaya ilişkin tüm itirazlar seçim kuruluna yapılır ve seçim hakimi aynı gün kesin karar verir. Davada iptali istenen hususlardan biri seçim sonuçlarıdır. Mahkemelerin siyasi partilere ilişkin işlem ve sonuçlara dair işlem yapma görevi bulunmamaktadır. Yargıtay'ın da bu hususta pek çok kararı vardır. Bu kapsamda mahkemece verilmesi gereken karar, 'görevsizlik' kararıdır. Mahkemenin siyasi bir partinin kim tarafından yöneteceğine ilişkin bir karar verme imkanı bulunmamaktadır. Mahkemenin kayyum atama gibi bir karar vermesi de olanaksızdır."

"Mutlak butlan" konusu hakkında da savunma yapan Çağlayan, şunları söyledi:

"Mutlak butlan iddiasının ileri sürülebilmesi için dürüstlük kuralına uymayı gerektirir. 38. Olağan Kurultay’da bir sonuç çıkmış ve parti ona göre yönetilmiştir. Davacılardan biri de bu yönetim tarafından belediye başkanı adayı olmuştur.

Bu kişinin sonradan ‘ben bazı şeyleri biliyordum’ demesi dürüstlük kuralına aykırıdır. Bu yüzden mahkemece dinlenmez durumdadır.

Davacıların iddiası, delegelerin iradelerinin fesata uğratıldığına yöneliktir. Hiç bir delegenin isteği dışında yanlış genel başkana oy verdiğine dair delil, tespit hatta iddia dahi bulunmamaktadır. İrade fesatının olması için tehdit ve hata olması gerekmektedir. Bunların hiçbiri bulunmamaktadır."

SAVAŞ'IN AVUKATINDAN MAHKEMEYE ÇARPICI SÖZLER: “KILIÇDAROĞLU GÖREVE ÇAĞRILMALIDIR”

Lütfü Savaş'ın avukatı Onur Yusuf Üregen, duruşmada yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Bu davaya konu usulsüzlükler milli güvenlik sorunudur. Mutlak butlan ile Kemal Kılıçdaroğlu göreve çağrılmalıdır.
CHP yönetimi Kemal Kılıçdaroğlu’na verilmelidir. 38’inci olağan kurultayında organize şekilde suç işlenerek delege iradeleri sakatlanmıştır. Kurultay mutlak butlanla sabittir.

6 Nisan seçimli kurultay yetkisiz genel başkan tarafından verilmiştir. Kurultay kanuna karşı hileye başvurularak yapılmıştır.
Bu kurultay da sakattır. Gayri meşru genel başkan kendini kurtarmak için bir mizansen düzenlemiştir. Seçilmeyen bir kişinin genel başkan olması kabul edilemez.

Özgür Özel’in görevden el çektirilmesi ve partinin o dönemdeki genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu tarafından yönetilmesi gerekmektedir. Kemal Kılıçdaroğlu göreve çağrılmalıdır.”

GÖREVDEN UZAKLAŞTIRMA TALEBİ

Lütfü Savaş’ın avukatı, katılma taleplerinin reddini ve sözlü yargılama aşamasına geçilmesini istedi. Dava kapsamında kurultayın iptal edilmesini ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile mevcut yönetimin tedbiren görevlerinden uzaklaştırılmasını talep etti.

CHP’DEN ÖZEL’E TAM DESTEK

Duruşma sırasında kameraların karşısına geçen CHP Ankara İl Başkanı Ümit Erkol, 25 ilçe başkanıyla birlikte CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e desteklerini duyurdu. Erkol, “Bir kararın çıkmayacağını ya da olumsuz bir kararın çıkmayacağını düşünüyoruz. Hukuktan öte, siyasi bir yol olarak erteleme kararının olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Erkol, açıklamasında Türkiye’nin kriz ortamına dikkat çekerek, “Türkiye'nin krizinin farkındayız. Bir iktidar alternatifi olarak içimize kapanıp kalmayacağız” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu’na da çağrıda bulunan Erkol, “Ben Kılıçdaroğlu'nun da hem partisini hem de Türkiye'yi krize sokacak bir adıma atacağına inanmıyorum. Sağduyusunun bu yönde olduğuna inanıyorum” dedi.

DURUŞMA BAŞLADI

CHP’nin 4-5 Kasım 2023 ve 6 Nisan 2025’te gerçekleştirdiği iki kurultayın iptali istemiyle açılan davanın üçüncü duruşması, Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüyor. Duruşmaya taraf avukatları katılırken, basın mensuplarının yoğun ilgisi dikkat çekti.

DAVAYI KİMLER AÇTI?

Dava, CHP’den ihraç edilen eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş ile delegeler Levent Çelik, Bahar Önal, Yılmaz Özkanat ve Hatip Karaaslan tarafından açıldı.

Dava hem Asliye Hukuk Mahkemesi’nde hem de Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürüyor. Asliye Hukuk Mahkemesi kurultayın iptaliyle ilgilenirken, Ağır Ceza Mahkemesi'nde aralarında kurultay divan başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da bulunduğu 12 kişi hakkında “oylamaya hile karıştırma” suçlamasıyla 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılama yapılıyor.

40 sayfalık iddianamede, eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “mağdur” sıfatıyla yer alıyor.

10 SAYFALIK BAŞVURU VE KURULTAYDA HİLE İDDİASI

Lütfü Savaş, yerel seçimlerde halkın itirazına rağmen yeniden aday gösterilmiş ve seçimleri kaybetmişti.

Savaş ve beraberindeki 4 delegenin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunduğu 10 sayfalık dilekçede, kurultayda Ekrem İmamoğlu ile Özgür Özel’in organize biçimde partiyi ele geçirdiği iddia edildi.

Her iki kurultayın da iptali ve Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığındaki eski yönetimin “mutlak butlan” kararı ile yeniden göreve dönmesi talep edildi.

Mahkeme, iddianamenin bir kısmını Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Hapis istemli dava ağır cezada kalırken, kurultayın iptali davası Asliye Hukuk Mahkemesi’nde devam ediyor.

KILIÇDAROĞLU DURUŞMADA YOK

Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile eski Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın duruşma gününde Ankara’da bulunmadığı öğrenildi.

Duruşmaya katılma talebinde bulunan Parti Meclisi üyelerinin isimleri tutanağa geçirildi.

MAHKEMEDEN ÇIKABİLECEK KARARLAR NELER?

Mahkemenin yalnızca “mutlak butlan” kararı vermesi durumunda, CHP yönetimi bu karara karşı temyiz yoluna gidebilecek. Temyiz süreci sonuçlanmadan Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olarak görevine dönemeyecek.

Öte yandan mahkeme, tedbir kararı da alabilir. Bu durumda eski yönetim geçici olarak göreve getirilebilir ya da CHP’lilerden oluşan bir geçici heyet atanabilir. Böyle bir karar, 2023 ve 2025 kurultaylarının yok sayılmasına ve yeniden oylamaya gidilmesine yol açabilir.

İKTİDAR KANADINDA BEKLENTİLER

AKP ve MHP kulislerinde ise davanın yeni adli yıla ertelenme olasılığı daha yüksek görülüyor. Ancak kurultaya şaibe karıştığının ispatlanması halinde, mahkemeden “mutlak butlan” kararı çıkabileceği de konuşulan ihtimaller arasında yer alıyor.

AKP’nin Yüksek Seçim Kurulu Temsilcisi Recep Özel ise, mahkemenin mutlak butlan kararı verme yetkisi olmadığını savundu.