Sokak... Nedir sizin için?
Sizin için nedir bilmem ama bugün ülkemizde yaşayan biri var ki sokak onun için “korku”yla özdeş hale geldi.
Yıllar var ki tek başına sokağa çıkmıyor.
Sokaktaki insanlarla konuşmuyor, dertleşmiyor...
Sokağın fikrini, isteklerini umursamıyor.
Ayrıca sokağa çıkanları da sevmiyor.
Sokakta her şeyin konuşulmasına müthiş sinirleniyor.
Elinde olsa sokakları yasaklayacak; o kadar tahammül edemiyor.
Bu yüzden sadece kendi teşkilatından ya da cemaatinden insanlarla, kapalı salonlarda buluşuyor.
★★★
Tahmin etmesi zor olmasa gerek, bu kişi Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan...
Dün yandaş gazetecilerin üye olduğu bir gazetecilik örgütünün törenine katıldı ve yine sokaktan şikayet etti. Bu sefer konu, sokak röportajlarıydı:
“Eline bir mikrofon bir de kamera alan herkes kendini gazeteci sanıyor. Sokaklarda milletimizi tahrik ediyorlar. Milleti provoke eden gazeteci olmaz. Olsa da ona gazeteci denmez.”
Haklı... Milleti provoke eden kişiye gazeteci denmez... Ama bu tipler sadece sokakta yok ki...
Örneğin Yeni Akit Gazetesi... Her manşetinde başka bir provokasyon yapıyor. Özgür Özel’in saldırıya uğramasını bile utanıp sıkılmadan “Koyu Atatürkçüler”e ve “Siyasal İslamcılar”a fatura etti.
Hatta bu saldırının “manidar” olduğunu söyleyerek, arkasında bizzat CHP’nin olabileceğini bile ima etti.
Ona kızıyor mu AKP Genel Başkanı? Hayır.
Onun yaptığını provokasyon saymıyor. Çünkü Akit hiçbir zaman kendisi aleyhine bir haber yapmıyor.
★★★
Sokak, hayattır. Ülkenin kalbidir sokak. Sokak, sade vatandaştır.
Sokaktan korkan, vatandaştan korkuyor demektir.
Son aylarda bütün sokak röportajlarında iktidara yönelik ağır eleştiriler oluyor.
İyi ama suç, bu röportajları yapanlarda değil ki...
Vatandaşı o hale getirenlerde.
Dün aynı vatandaş AKP’yi överken sokak röportajları için önlem almayı düşünmeyenlerin bugün rahatsız olmaları ve bu konuda yasak koymaya hazırlanması bu yüzden.
★★★
Kabul; bu röportajları yapanlar arasında da kötü niyetli kişiler çıkabilir. İyi de o kötü niyetli kişiyle uğraşırsın sadece. Hakkında dava açarsın, yaptığı hukuksuzluğun hesabını sorarsın.
Sokağı yasaklamazsın!
Sokak candır.
Hayattır sokak...
Sokaktan korktuğunda yalnızlaşır; sokağı yok saydığında yok olursun!
Asıl mahkeme tarihtir!
Dün Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın 6 Mayıs 1972’de idam edilmelerinin 53’üncü yıldönümüydü.
Üçü de adam öldürmedi.
Bırakın adam öldürmeyi tavuk bile kesmedi...
Tek suçları, banka soymaktı.
Bugün iki evladını öldüren adamı 15 yıl cezaevinde tuttuktan sonra serbest bırakan adalet sistemimiz, henüz 20’li yaşlarındaki bu üç delikanlıyı ipe götürdü.
Peki neden?
27 Mayıs 1960’ın intikamını almak için...
Hatta idam kararları Meclis’te sağcı vekillerin, “3-3-3” bağırışları arasında onaylandı.
O isimlerin başında dönemin Adalet Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel de vardı. Hani şu; iktidardan düşünce birden bire hidayete eren ve Atatürk’ü, demokrasiyi hatırlayan, AKP’yle mücadele eden Demirel...
Daha da ilginci ne biliyor musunuz?
Bu üç gencin asılmasına diğer sağcı vekillerin tamamıyla birlikte CHP’nin 144 milletvekilinden 28’inin de “Evet” demiş olması...
Aradan 53 yıl geçti.
Çıkın sokağa 20 yaşın altındaki gençlere sorun, “Deniz Gezmiş kimdir?” diye; çoğu bilir...
Ama onların asılmasına karar veren hakimlerin ve Meclis’te “Evet” diyenlerin birinin bile ismini bilen çıkmaz.
Bu yüzden...
Asıl mahkeme tarihtir!
Epistomolojik çöküş!
Hazine ve Maliye eski Bakanı Nureddin Nebati’yi biliyorsunuz.
Ekonomi çökerken, “Gözlerime bakar mısınız, ne görüyorsunuz? Ekonomi gözlerdeki ışıltıdır”, “Neoklasik ekonomi modelinden epistomolojik bir kopuş”, “Şimdi uyuyun, 6 ay sonra uyanın” gibi saçma sapan sözleriyle ekonomiyi çökerten adam...
Daha doğrusu çökertenlerden ikinci sıradaki adam...
★★★
Sözcü’den Deniz Ayhan kardeşimizin haberine göre bu arkadaşın B&G isimli giyim zinciri zor günler yaşıyormuş.
Nebati Bey bakanken 13 yeni şube açan bu zincir, 2023 yılından bu yana 11 mağazasını kapatmak zorunda kalmış...
Ben size bu çöküşün nedenini anlatayım Nebati Bey:
“Neoklasik ekonomi modelinden epistomolojik bir kopuş” yaşıyorsunuz.
Şimdi uyuyun, birkaç yıl sonra uyanın.
Emin olun sizden ve hizmet ettiğiniz iktidardan hiçbir eser kalmayacak...
GÜNÜN SORUSU
Medya Mahallesi’nin deneyimli ablası Ayşenur Arslan, “terör propagandası” yapmaktan 7.5 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı davada beraat etti. Kendisine “Geçmiş olsun” diyorum. Soru daha Ayşenur Arslan ifadeye çağrıldığında onu mahkum eden yandaş kalemlere:
Ettiğiniz hakaretleri, asılsız çıkan suçlamalarınızı yalamaya hazır mısınız beyler?