Şiddet meşrulaştırılıyor!
Bütçe görüşmeleri sırasında; uyuşturucu trafiği, kara para aklama gibi söylemler gündeme gelince aklıma, 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk kapsamında tutuklanıp sonra da serbest bırakılan Reza Zarrab geldi.
Hatırlarsanız “ Cari açığın % 15’ni tek başına ben kapattım” demişti!
Demek ki 7 tane Zarrab bir ülkenin cari açığını sıfırlayabiliyor!
17-25 Aralık’ın en önemli sonucu ise iktidarın bir kolu olan Gülen hareketi, ABD’de güvenceye altına alınmış oldu.
Bugün Gülen de Zarrab da ABD’de de güvence altında değil mi?
Türkiye’de açığa çıkan uyuşturucu, kara para aklama vb. olayların, ekonomik boyutunu ekonomistlere bırakıyorum.
Bir milletvekilinin yaşamını kaybetmesine neden olabilecek şiddet ise esas mesele olarak karşımızda duruyor.
Türkiye’de düşünce özgürlüğü olmadığı için iktidarla ilgili görüşlerini açıklayanlara karşı ya şiddet uygulanıyor ya da vatan haini yaftası yapıştırılıyor.
Herkes olaylar ve açıklanan görüşler karşısında iktidarın yaptığı saldırıları ve suçlamaları, anlık refleks olarak değerlendiriyor ancak ben öyle düşünmüyorum.
İktidar 2002’den beri gerek içerde gerekse dışarıda, BOP’ta önünü açmak için anayasal düzene aykırı olan her alanı kullandı, kullanmaya da devam ediyor…
Türkiye’deki rejim değişikliğini; ABD emperyalizminin talebi olduğunu görmeyen muhalefet ise rejim değişikliğini tek adam diye adlandırarak, ne yazık ki en büyük yanılgıyla tarihte yerini aldı.
Bunun sonucu olarak halkımız değişikliği, üniter yapımız ayakta sadece yetkiler tek adamda toplandı bu da tehlike değil diye algıladığı için yaşananları meşru görmeye başladı.
Dün rejimin düşmanları bugün düşman olarak sayılmamakta, dün terör denilen olaya bugün denilmemektedir.
Devlet baba tanımı 16 Nisan’dan önce “kimsesizlerin kimsesi”, devletin tüm kurumları diye tanımlanırken bugün AKP iktidarı olarak tanımlanmaktadır.
“Devlet baba” tanımı başta olmak üzere, terör ve terör örgütleri tanımı ve aklınıza gelebilecek tüm kavramlar çürütülmüştür.
Artık şiddet toplumun gözünde meşru sayılmaktadır.
Korkmayın!
Telaşlanmayın!
Tüm muhalefete sesleniyorum; birleşmenin, bütünleşmenin yollarını aramaya devam edin!
Başaracaksınız…
