Ankara 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, CHP’nin İstanbul İl Kongresi’nin iptali davasını “esastan” reddetti.
Gürsel Tekin’in kayyumluk macerası da her ne kadar “Görevimin başındayım” demeye devam etse de yasal olarak bitti.
Peki; İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği karar ne oldu?
O sadece bir “tedbir kararı” olduğu için geçerliliğini kaybetti.
Yani...
Bir hakimin üç gündür bütün ülkeye yaşattığı gerilimi, bir başka hakim sonlandırdı.
★★★
Sonuçta... Özgür Çelik ve İstanbul İl Başkanlığı’nda görevli yönetim ve denetim kurulu üyelerinin göreve devam etmeleri kesinleşti.
Kesinleşen bir şey daha var:
CHP Kurultayı’nda oy kullanan İstanbul delegeleri de tekrar eski ünvanlarına kavuştu.
Böylece CHP Kurultayı’nın “mutlak butlan” sayılması için açılan davaya malzeme üretmek için vizyona sokulan bu film fiyaskoyla sonuçlandı.
★★★
Bu karar bağımsız yargının ve gerçek yargıçların ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.
Bir hakim tek bir yanlış kararla; ekonomisiyle, siyasetiyle, demokrasisiyle koca bir ülkeyi krize sokarken...
Başka bir hakim; daha sağduyulu ve hukuk bilimi ışığında verdiği kararla ülkeyi bu uçurumdan kurtardı.
★★★
“Kurtardı” diyorum ama; erken konuşmuş olabilirim...
Çünkü burası Türkiye...
Yargının bu kadar siyasallaştığı bir dönemde , belki siz daha bu yazıyı okuyamadan başka bir mahkeme, bambaşka bir karar verir olay yine 180 derece yön değiştirebilir.
★★★
Ne olursa olsun; yaşadığımız bu kısa dönemin sonuçları ortada:
- Demokrasimiz büyük yara aldı.
- Bir parti binası tarihimizde ilk kez 5 bin polisle kuşatıldı.
- Parti yöneticileri ve üyeleri yaralandı, gözlerine biber gazı sıkıldı, hastanelik edildi.
- Ama en önemlisi... Gürsel Tekin denilen şahış siyaseten “mevta” oldu.
★★★
Hani; il binasının önüne geldiği gün gazetecilere açıklama yaparken kara tişörtlü adamlar, onu partililerin attığı su şişelerinden korumak için şemsiye açmıştı ya...
O şemsiyeler bundan sonra kendisine fazlasıyla lazım olacak...
Çünkü suratına tükürmeyi bekleyen o kadar çok partili tanıyorum ki!
En büyük el koyma!
Geçen yılın son haftasında, yani 23 Aralık 2024’te medya dünyası sürpriz bir satışa sahne olmuştu. Turgay Ciner, aralarında Show TV, Habertürk TV ve Bloomberg HT gibi önemli kanalların bulunduğu Ciner Yayın Holding’in tüm hisselerini 800 milyon dolara Can Grubu’na devretmişti.
O güne kadar adını bile çok az kişinin duyduğu Can Holding, meğer devasa şirketlerin sahibiymiş...
★★★
Kurucusu, Zamanhan Can’mış...
1952, Doğu Beyazıt doğumluymuş...
Komşu ülkelerle ticaret (!) yaparak iş hayatına atılmış...
Sonra akayakıt istasyonu kurmuş...
Ardından işlerin başına oğlu Kemal Can geçmiş...
Baba şirketlerini, kendi kurduklarıyla ve satın aldıklarıyla bir araya getirerek holdingleşmiş...
Grup, 2022’de 100’e yakın kampüsü ve 60 binden fazla öğrencisi olan Doğa Koleji ile Türkiye’nin en büyük özel üniversitelerinden biri olan Bilgi Üniversitesi’ni bünyesine katmış...
Awox, Seikon, Telefox, Energia markalarıyla beyaz eşya ve küçük ev aletleri sektöründe ciddi bir pazar payına sahip olmuş...
Dün Küçükçekmece Başsavcılığı’nın yaptığı operasyonla ve el koymalarla öğrendik ki meğer Can Holding, uzunca bir süredir polis takibi altındaymış...
★★★
Başsavcılık, holding yöneticileri Mehmet Şakir Can, Kemal Can ve Kenan Tekdağ’ın da aralarında olduğu 10 kişi için gözaltı kararı verdi.
Öte yandan grubun 121 şirketine el konuldu.
Peki; Can kardeşler neyle suçlanıyor?
Suç örgütü kurmak, kaçakçılık, dolandırıcılık, kara para aklama...
Son yılların bu en büyük kaçakçılık oprasyonundan sonra benim aklımda üç soru kaldı:
Bir: Grup kaçakçılık yaparak ve kara para aklayarak bu kadar büyüdüyse, devlet hiç mi uyanmadı? Uyandıysa neden düne kadar bekledi? Kim bu grubu koruyup kolladı?
İki: Toplamda 100 binden fazla öğrencisi bulunan Doğa Koleji ve Bilgi Üniversitesi’nin böyle bir gruba satışına, hangi devlet yetkilisi izin ve onay verdi? Satış, daha üç yıl önce gerçekleştiğine göre, o tarihte grubun yadışı faaliyetleri bilinmiyor muydu?
Üç: Çocuklarını devlet okullarına göndermek istemeyen ve bu yüzden yüz binlerce lira ödemeyi göze alan; ama sonuçta okulları devlete geçen velilerin hali ne olacak?
GÜNÜN SORUSU
Dün MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin Başdanışmanı Eyyup Yıldız’ın Fenerbahçe seçimlerinde mevcut başkan Ali Koç’a koşulsuz destek vereceklerini açıkladığını yazmış ve siyasetin spora karışmasını eleştirmiştim. Bir okurum, Eyyüp Bey’in 31 Mayıs 2023’teki bir X paylaşımını gönderdi... Aynen şöyle: “Şereftir seni sevmek / Seninle ağlayıp gülmek / Galatasaray sevgisi /Sürecek sonsuza dek...”
Sorum Eyyup Bey’e:
Kardeşim; senin amacın ne? Galatasaraylıysan Fenerbahçe’deki seçime neden karışıyorsun? Fenerliysen, paylaştığın bu dörtlük ne? Kusura bakma ama...
Provokatör müsün?