Dünyadaki ilk toplantıydı.

Büyük çoğunluğu Suriye vatandaşı değildi!

Suriye’nin muhalifleri, dünyada ilk kez 2011’de Antalya’da 300 kişi ile toplandı.

Kimisi ABD’li kimisi İngiliz’di...

Konyaaltı’nda falezlerin üstünde bir otelde toplandılar.

PYD adına Salih Müslim de katılmıştı.

Müslüman Kardeşler Teşkilatı adına Kanada vatandaşı El Drobi vardı!

Hatta Barzani’nin partisi olan KDP’nin Suriye temsilcisi Hozan Şevger bile vardı.

“Değişim için Suriye Konferansı” adı ile duyurulan bu toplantıda, Suriye’yi parçalayan tüm güçlerin temsilcileri bir araya gelmişti.

Ardından İstanbul toplantısı ile devam eden olaylar, Mart 2012’de Hatay’da açılan Suriye Ulusal Konseyi Askeri Bürosu’nun kurulması ile devam etti.

Sonunda uluslararası toplantılar ile kamuoyu oluşturup Suriye’nin parçalanmasına meşruiyet kazandırıldı.

Suriye’nin kuzeyinde konuşlanan tüm bölücüler beslendi, güçlendi.

Eğitildi, donatıldı!

Ekranlarda Şam’a giren bölücülerin görüntülerinde en dikkat çekici nokta, devlet kurumları başta olmak üzere bazı iş yerlerinde yapılan yağma görüntüleriydi.

Daha fazlasını asla ekranlara vermezler.

Yoksa bu bölücülerin, Şam’a demokrasi getirdiklerine kim inanır!

Rusya’nın Suriye’yi sattığı, karşılığında da Ukrayna savaşında ABD’den sözler aldığı ise doğru değildir.

Rusya zaten çaresiz Suriye’den çekilme dışında bir şansı yok.

Putin yıllardır BOP’ta görevli olanlar ile el sıkışmanın cezasını çekiyor.

Katar DOHA Forumu’nda Türkiye, İran ve Rusya Dışişleri Bakanları toplandı ve hepsi de Suriye’nin toprak bütünlüğüne vurgu yaptılar.

İnsan sormadan edemiyor!

Hangi Suriye?

Şam’ın düşmesi ile Suriyeliler, Suriye’de ve Şam’da sokağa döküldü.

İstanbul başta olmak üzere Türkiye’de de sokağa dökülen Suriyeler vardı.

Bölücü güçlerin, elini kolunu sallaya sallaya Şam’a girmesi kadar ilginç olan bir başka konu da SMO’nun, Tel Rifat ve Münbiç’de PYD’ ye karşı operasyon yaptığının söylenmesiydi...

Hiç çatışma görüntüsü gören var mı?

Ben görmedim.

Göremezsiniz de!

Operasyon dedikleri, karşılıklı anlaşmalar gereği yer değiştirmeden ibarettir.

Orası senin burası benimin adı operasyon olmuş!

Tel Rifat, Münbiç SMO’ya, Haseke ve Deyrezor PYD’ye verildi.

Bugüne geldiğimizde artık Suriye diye bir devlet yok...

Bayrağı değişti.

Ordusu, Suriye Milli Ordusu oldu.

Göstermelik bir seçim ardından Astana’da hazırlanmış olan federatif anayasa ile bir ulus devlet tarihe gömülecektir...

Nasıl ki Irak federasyona geçerken tüm ipler Irak’ın kuzeyine teslim edildiyse Suriye’de de federasyona giderken tüm ipler Fırat’ın doğusuna teslim edilir...

Bir haftadır iktidar medyasının ekranlarında Suriye’ye dönenler haberi yapılıyor.

Birkaç kişinin sınır bölgesinden Suriye’ye dönüyorum diye görüntüleri verildi.

Ayrıca da Türkiye’ye gelen Suriyelilerin çoğunluğu Halep’tenmiş!

En komiği de geri döneceklermiş...

Düzenli olarak getirilen Suriyeliler; vatandaş yapılmış, iş yeri açmış, mülk almış, çoluğu çocuğu okullardan diploma almış sizce döner mi?

En önemlisi de devlet hizmetlerinden birinci sınıf vatandaş olarak hizmet almaya devam ederken sizce dönerler mi?

Düzenli olarak getirilenler, bir daha dönmemek üzere getirildiğini çok iyi biliyor!

Suriye’nin yıkılışı ile ilgili Fransa Cumhurbaşkanı Macron da konuştu.

“Barbar devlet çöktü. Sonunda...” diyen Macron aslında aynaya baktığında gördüğünü dile getirdi.

ABD emperyalizminin maşalarından başka ne beklenir ki!

Sonuç olarak bölgede 100 yıl önce kurulan ulus devletlerden sadece Türkiye ve İran kaldı.

Yakında Afganistan üzerinden başlayacak olaylar ile İran da açılımcı Pezeşkiyan eli ile ne yazıkki parçalanma yoluna girecek.

Hangi siyasi görüşten olursanız olun, bir ülke yıkıldığında neler oluyor iyi bakın.

Ne partiniz ne malınız, mülkünüz ne de canınız güvende kalıyor...