Sürekli aynı cümleyi kurup duruyoruz. Başka bir ülkenin bir yıllık gündemini 24 saate sıkıştıran bu ülkede, her büyük acı, yenisi gelip onu bastırana kadar hatırlanıyor. Kartalkaya’daki facia sonrası çok büyük, toplumsal bir travma yaşıyoruz günlerdir. Camlardan çığlık atanların sesi kulaklarımızda... Pencereden sarkıp çocukları için ölüm yöntemi tercih etmek zorunda kalan anne-babaların o korkunç çaresizliği, yitirdiklerimizin acısı yüreğimizde. Düşündükçe nefessiz kalıyoruz olanları. Peki biraz geriye gitsek... Aynı çığlıkları biz 2 sene önce de duymadık mı? Hem de günlerce... 11 farklı şehirde... Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra insanlar yıkılan binaların altında yine aynı çığlıklarla, feryat ede ede ölmedi mi bu ülkede? Telefonlarına erişebilenler konumlarını sosyal medya hesaplarından paylaştı. Dışarıda ne olduğunu bilmiyorlardı ki... Adreslerini yazınca ekipler onlara koşar zannettiler. Bilmediler yerin yüzünde nasıl bir cehennem olduğunu. Her an biri geldi gelecek diye umutla beklerken verdiler son nefeslerini. Ne oldu? 2 yıl sonra adres değişti, felaket değişti ama çığlıklar baki kaldı.

ANKA Haber Ajansı büyük bir derleme yapmış hafta sonu. Çok emek vermişler belli. Ama değmiş... Çıkan sonuç ülkenin röntgeni olmuş resmen. Bugün 2. yılını geride bıraktığımız depremlerde 53 bin 537 can gitti. 39 bin bina sağlam değildi, yıkıldı. Peki, ne oldu biliyor musunuz? Adana’daki tek bir dava dışında, müteahhitlere sadece 8 ila 21 yıl 9 ay arasında değişen hapis cezaları verildi. Birçok davada sanıklar “iyi halli” bulundu. Beraat edenler bile oldu. Hepsi savunmasında ağız birliği yapmış gibi depremi suçladı. Mahkeme heyetleri de hep taksir dedi. “Ufak bir hataydı” o müteahhitlerin yaptığı... Yitip gidenler de kağıt üzerindeki bir sayıdan ibaretti gözlerinde... Asla unutmayacağım bir röportaj var meslektaşımız Can Bursalı’nın geçen Mayıs’ta Soma Maden Faciası’nın 10. yıldönümünde yaptığı... 301 madencimizi, 301 canımızı kaybettik orada. Madenin patronu Can Gürkan denetimli serbestlikle tahliye oldu. Can Bursalı avukatı aracılıyla Can Gürkan’a ulaştı. Gürkan konuşmak istemedi. “10 yıl geçti. Ben Soma’yı geride bıraktım. Hatırlamak istemiyorum” dedi. 301 ışık söndü. Binlerce ailenin hayatı karardı. Ama Gürkan bugün serbest. Hayatına devam ediyor. Biz bırakamadık ama o geride bıraktı olanı biteni... Şartlara göre değişse de çok kaba hesapla, 8 yıl hapis cezası alan biri denetimli serbestlikle yaklaşık 3 yıl sonra cezaevinden çıkabiliyor. Yani artık yavaş yavaş deprem müteahhitlerinin de tahliye haberlerini vermeye başlayacağız sizlere... Onlar da geride bırakacak olanı biteni, hatırlamak istemeyecek. Sorayım şimdi size... Böyle bu çığlıklar susar mı bu ülkede?

Sıkı durun: Gazze’ye Monako vizyonu geliyor!

“Beyaz adam” kararını verdi. Elindeki ateşli tüfeğinin teknolojik üstünlüğüyle ayak bastığı her karış toprağı ele geçirip sömürgeleştirmişti zamanında bu “kafa”. “Ben dedim oldu” mantalitesi kapanması derin büyük yaralar açtı yüzyıllarca. Hâlâ o acıların bedeli ödeniyor. Yüzyıllar geçti, bu zihniyet 2025’te tekrar hortladı. (Gerçi hiç yok olmuş muydu o da sorgulanır...) Irak’a, Afganistan’a “demokrasi” götüreceğim diye yola çıkıp coğrafyayı kan gölüne çevirenler bu kez radarına Gazze’yi aldı. Beyaz Saray’da İsrail Başbakanı Netanyahu ile görüşen ABD Başkanı Trump, ABD’nin Gazze’de “yönetimi devralacağını”, burada yaşayanların başka bir yere yerleşmesi gerektiğini söyledi. ABD’nin patlamamış bombaları kaldırıp bölgeyi yeniden inşa edebileceğini ifade etti. Dünyayı yine ayağa kaldırdı. Onun bu “çılgın” fikirleri aslında yeni değil. Ancak o söylemlerin hayata geçebileceğine kimse olasılık vermemişti. Trump seçimlerden hemen önce Ekim 2024’te verdiği bir röportajda yeniden inşası doğru yapılırsa Gazze’nin lüks turizmin önde gelen temsilcisi Monako’dan güzel olabileceğini söylemişti. Ziyaret ettiğine dair hiçbir kayıt bulunamadı ama röportajda, “Gazze’ye gittim, Ortadoğu’daki en iyi konuma, en güzel suya sahip. Bir müteahhit olarak söylüyorum, çok güzel bir yer olabilir” ifadelerini kullandı. Şubat ayında da bir önceki görev süresinde danışmanlığını yapan Yahudi asıllı damadı Jared Kushner Gazze sahil şeridinin çok değerli olabileceğini ifade etmişti. Şimdi tüm açıklamalar üst üste konulduğunda yine bir şeylerin piştiği belli. Hazır olun, Beyaz Adam şimdi de Gazze’ye Monako vizyonu getiriyor!