CHP Genel Başkanı Özgür Özel Anayasa Mahkemesi-Yargıtay krizi için...

Eczacılık tahsil etmiş bir siyasi lider olarak:

“Darbe” tanımlamasını yaptı...

Bu tanımlama olağan karşılanabilir...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise...

Hukuk fakültesi mezunu olduğu halde...

Özel’in bu tanımlanasına salt siyasetçi gözüyle baktı...

Ve...

Şu açıklamayı yaptı:

“Burada herhangi bir darbe söz konusu değil. Bu millet darbeyi de darbecileri de çok iyi bilir...”.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç

Özgür Özel’in fikrî açıklamasını...

Milletin darbeyi ve darbecileri çok iyi bildiğini söyleyerek cevaplamak:

Safsatadır...

“Argumentum ad hominem” bir çıkıştır...

Yani:

Anayasa’nın 153. maddesini hatırlatan birisine:

“Senin de çocukluğunda komşunun bahçesinden kiraz çaldığın iddia ediliyor” gibi demagojik bir cevap vermektir...

Çünkü...

Yargıtay, öncelikle:

Anayasa’nın 153. maddesinin emredici hüküm olduğu gerçeğinden hareket edip...

AYM’nin kararını uygulamalıydı...

Yani önce:

Anayasa’nın kendisine yüklediği sorumluluğu yerine getirmeliydi...

Ondan sonra...

Üyelerden birinin:

“AYM kararını kendi hukuk vicdanımız ve felsefemize göre doğru bulmuyoruz, yasama organını, yeni bir anayasa düzenlemesiyle bu aksaklığı gidermeye davet ediyoruz” demesi:

En azından hem hukuk vicdanını yaralamazdı...

Hem de:

Anayasayı ihlal suçu işlenmemiş olurdu...

Demek istediğim o ki:

Yargıtay’ın yaptığı açıklama...

Ceza kanunları zorlanarak “suç” olarak kabul edilmeyebilir...

Ama...

Yargıtay’ın, Anayasa’nın emredici hükmünü uygulamaması:

Kabul edilemez...

Çünkü...

Uygulamama:

Alenî bir anayasayı ihlal suçudur...

Sözümün özü canlarım...

Yargıtay üyeleri...

AYM kararını uyguladıktan sonra...

O karara:

Teker teker itiraz edilebilirlerdi...

Erdoğan’ın dediği gibi:

“Hiçbir kurum ve kişi layüsel/eleştirilemez değildir...”.

Bilginize...

Canlarım...

Ben bir kanun adamı değilim...

Hukuk fakültesinden de mezun olmadım...

Ancak...

İktisat eğitimi almış biri olarak...

Yaklaşık 45 yıldır:

Hukuk felsefesi okuyorum...

Ana yazı olarak bilgilerinize sunduğum analizi:

Kanunlara değil...

Hukuk felsefesine olan hakimiyetimle yaptım...

DİPLOMA VE HUKUKÇU

Canlarım...

Nasıl ki Yasama Organı (Meclis)...

Ya da...

Orada milleti temsil eden kimi milletvekilleri:

Yürütmenin icraatlarına...

Ve...

Yargı kararlarına müdahale edemiyor...

Ama...

Eleştirebiliyorlarsa...

Yargıtay Ceza Daireleri de...

AYM’nin verdiği kararlara:

Müdahale edemezler...

Önce:

Gereğini yerine getirir...

Ondan sonra birey olarak:

Eleştirebilirler...

Bu en basit hukuk kuralını bilmeyenlerin...

Hukuk fakültesi mezunu olmaları:

Onları hukukçu yapmaz...

DÜNÜN TWEETİ

Cem Ceminay

@ceminaycem

Starbucks’ın, Türkiye’yi de kapsayan Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesinde mağazalarının açma ve işletme yetkisi Kuveyt merkezli Alshaya Group’a aittir ve İsrail veya destekçisi ABD ile ilgisi yoktur.

Protesto eden mücahitlere duyurulur.

Arap kardeşlerimize ayıp oluyor!

ALIN OKUYUN

Yılmaz Tunç Bey...

Bir kanun insanı olabilir...

Ama...

Hukuk fakültesi mezunu olmasına rağmen:

Hukuk felsefesinden nasibini alamamış...

Ve...

Yine belli ki...

John Rawls’ın:

Hukuk, siyaset ve ahlak felsefesi dersi veren:

“A Theory of Justice/Bir Adalet Teorisi” isimli (1971) eserini okumamış...

Bakan Bey genç sayılır...

Adı geçen eseri alsın:

Okusun...

Ve...

Ülkemizin “Adalet Bakanı” olarak...

Kanunlardan önce...

Hukuk ahlâkını ve felsefesini:

Öğrensin...

NEDEN KAÇIYOR?

Adamın biri şiddetli yağmurun altında ıslanmamak için hızla koşuyordu...…

Evinin penceresinden adamı izleyen Nasreddin Hoca camı açtı:

“Allah’ın rahmetinden kaçılır mı komşu?” diye bağırdı...…

Adam cevap vermeden koşusuna devam etti...…

Ertesi gün yine yağmur yağıyordu...…

Bu sefer yağmurdan kaçan Nasreddin Hoca idi...…

Evinin penceresi önünde oturan ise...…

Bir gün önce ıslanmamak için yağmurdan kaçan adamdı...…

Adam camı açtı...… 

Nasreddin Hoca’ya seslendi:

“Allah’ın rahmetinden kaçılır mı Hoca?..”.

Nasreddin cevap verdi:

“Ben Allah’ın rahmetini çiğnememek için koşuyorum...”.

Siyasetçiler AYM’nin Can Atalay kararını işlerine geldiği gibi yorumluyorlar da...…

Bu sevimli demagojik fıkrayı hatırladım...…

ZENGİN OLMAK İÇİN

Hüsmen sinema salonuna girmeden önce yer göstericiye:

“Agacım be” dedi, “içerde cigara içebilir miyim?..”.

“İçemezsin” dedi görevli...

Hüsmen içerideki dumanı işaret etti:

“Eerkesçikleer içiyo be yaa”...

Görevli cevap verdi:

“Onlar izin almadılar...”.

Gözünüz karaysa...

Yasaların sadece:

Onlardan korkanlar için önleyici olduğuna inanıyorsanız...

Arkanızda:

Güçlü iktidar siyasetçileri varsa...

Siyasetçi-bürokrat ortaklığında kazanacağınız paranın yarısından çoğunu:

Onlara verip...

Siz daha az olan kısmıyla:

Yetinirseniz...

Çok kolay zengin olursunuz...

Zengin olduktan sonra yapmanız gereken ise:

Göze batmamak.

Siperden çıkmamak...

Polatgiller kadar aptal olmamaktır...

BAŞLARI BELÂYA GİRER

Anayasayı ihlal suçu, Türk Ceza Kanunu’nda:

“Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etme” şeklinde tanımlanmıştır...

Cebir ve şiddet:

İlle de silahlı darbe...

Ya da:

Darbe girişimi değildir...

2016’da kimi askerlerin yaptıkları silahlı darbe girişimi:

“Anayasayı ihlal” suçu idi...

Ve eylemciler...

Ağır ceza mahkemelerinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talebiyle:

Yargılandılar...

Ve...

Ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm edildiler...

Ama...

O darbe girişimiyle hiç ilgileri olmayan...

Hiçbir şekilde cebir ve şiddet kullanmayan:

Anayasa Mahkemesi’nin iki üyesi:

Üyelikleri devam ederken:

Bir sabahın köründe evlerinden alındı...

Hapse atıldılar...

AYM üyelikleri ise:

Tutuklanmalarından sonra düşürüldü...

Demek istemem o ki:

O gün:

AYM’nin iki üyesi...

Cebir ve şiddete bulaşmadıkları halde nasıl ki:

“Anayasanın ruhuna tecavüz” ile suçlanmış iseler...

Yarın bir gün Yargıtay Ceza Dairesi üyeleri de:

Cebir ve şiddete başvurmadıkları halde:

“Anayasanın 153. maddesini uygulamamak suretiyle anayasanın ruhuna tecavüz etmek” ile suçlanabilirler...

Ve...

Ağır ceza mahkemelerinde...

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanabilirler...

Suçları sabit görülürse...

Mahkûm edilir...

Ve...

Hapse konulurlar...

Sözümün özü:

Görev yeminlerini anayasaya sadakat üzerine yapan yargıçlar ve savcılar:

Sadakatlerini:

Milletin anayasasının değil de...

Sadece sandıktan çıkanın emrine verirlerse:

Başları büyük belâya girer...