Aylarca İmralı sürecine verilecek ismi konuştuk. Şimdilerde “Terörsüz Türkiye” tanımında mutabık kalan Cumhur İttifakı aslen “Yeni pencere” adını kullanmaya devam ediyor.
Diyarbakır ziyaretinde ilk kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilan ettiği bu “pencere”, yeni bir dönemi işaret ediyordu.
İmralı’dan gelen mektuplarda yer alan “yeni paradigma” da boşa değildi.
“Yeni pencere”, Trump’ın gelişiyle birlikte değişen dinamiklere işaret etmekle kalmıyor yanına iç cephedeki “yeni politik hat” eklenmek isteniyordu.
Bu hat, DEM Parti’yi kapsıyor ama CHP’yi dışarıda bırakıyordu.
Sonuca ne kadar yakın/uzak olunduğu kamuoyunun takdiri...
CHP böylesi bir ortamda, üstelik yeni sürece cepheden karşı çıkmamasına karşın siyasi kutuplaşma söylemleri ve tutuklamalarla yüzleşti.
Erken seçimi gerçekten istediğini gösterdiği ve Ekrem İmamoğlu’nun “hazırım” dediği günlerde ise çok daha fazla Silivri gündemi hasıl oldu.
Geride bıraktığımız hafta sonu, CHP artık kendi yeni penceresine geçmiş görünüyor.
Mitingler, protestolar, yürüyüşler, ön seçim ve boykot...
Coşkulu uygulanan siyasi eylem planı, yeni bir politik söylemi doğurdu.
CHP lideri Özel, parti yönetiminde fire vermeden çıktığı kurultayda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ABD’den icazet alıp darbe yapmakla suçladı:
“Milletten oy alıp seçilen Erdoğan’a değil cunta başkanı Erdoğan’a sesleniyorum. Kendinden sonraki cumhurbaşkanına, rakibine yapmaya çalıştığın darbeyi Amerika’nın icazetini alıp almadığını gözümüzün içine baka baka söyle. Amerika söylerse gözaltına alacak vermezse serbest bırakacak. Cuntanın başına söylüyorum yapılacak ilk seçimde seni ne Amerika ne de Trump kurtarır.”
Ağır suçlamaları içeren konuşma yeni söylemin ilk izlerini taşıyor.
CHP kurmaylarından öğrendiğim, bu basit bir kurultay konuşması değil ve alelade olmaktan uzak anlamlar taşıyor.
Özel, Erdoğan’ı doğrudan hedef aldığı söylemini artık yukarıdaki konuşmasında yer alan temelde yapacak.
Bu da gösteriyor ki; CHP tekil olarak Erdoğan’dan ziyade bir sistem propagandasına ve yüksek perdeden suçlamalara doğru yürümeyi deneyecek.
KÖŞENİN GÖZÜ
Tarih: 20 Ekim 2008.
Adres: Dicle Üniversitesi eğitim-öğretim dönemi açılış programı.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, meşhur “teğet” açıklamasını yapıyor.
“Bu küresel kriz de inşallah bizi teğet geçecek. Bizi böyle gelip de diğerlerini vurduğu gibi inanıyorum ki kesinlikle vurmayacak, vuramayacak.”
Bu sözlerin ardından uzun yıllar geçti.
Yine bir teğet açıklamasıyla karşı karşıyayız.
Bu kez Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Trump’ın ek vergilerinden çok sınırlı etkileneceğimizi savundu.
İlk “teğet” açıklamasının ne kadar gerçeğe dönüp dönmediği kamuoyunun takdiri, yenisinden ne anlaşıldığı da...
KÖŞENİN SÖZÜ
“Yalan dört nala gider. Hakikat ise adım adım yürür, fakat yine de vaktinde yetişir.” - Japon Atasözü.