Diyanet’in dünkü cuma hutbesi, “Nefsi ve Nesli İfşat Eden Büyük Günah: Zina” başlığını taşıyormuş...
Tüm camilerde milyonlarca kişiye okutulan bu hutbe sosyal medyada büyük tepkilere neden oldu. Çünkü “Dostluk ve dertleşme gibi düşüncelerle başlayan kadın-erkek arkadaşlıkları kişileri zina bataklığına çekmektedir. Erkekle kadının başbaşa kalması haramdır” deniliyordu.
★★★
Bugünkü yaşam tarzımızla ve toplumsal ilişkilerimizle taban taban zıt olan bu hutbe, kadını yalnızlaştırmanın ve cinsel obje haline getirme çabasının ürünüdür.
“Kadın, sadece kadınlarla görüşsün. Çalışmasın. Alışverişe çıkmasın. Okula gitmesin. Babası, oğlu ya da kocası olmayan hiçbir erkekle konuşmasın, gözlerinin içine bakmasın, sohbet etmesin... Sadece ev işleri yapsın, erkeğinin ihtiyaçlarını gidersin ve çocuk doğursun.”
Neden?
“Çünkü bu yolun sonu zina bataklığı!”
★★★
Bu sözleri söyleyenler, kadını Afganistan’daki gibi eve kapatma hayali kuran yobazlardır.
Bunu hutbe haline getirenler; kendi karılarına, kızlarına, bacılarına, annelerine bile güvenmeyenlerdir.
Kadını köleleştirmek isteyenlerdir.
Aklı fikri belden aşağıya olanlardır.
Bir kadını demir parmaklıklar arasına kapatsanız bile eğer içinde varsa, sizin zina dediğiniz şeyi yapar.
Ama şortla, mayoyla dolaşan, onlarca erkek arkadaşı olan kızlarımız, kadınlarımız; özel hayatları konusunda çok daha ilkeli, hatta tutucu olabilir.
Kimse, kimsenin dini inancını sorgulayamayacağı ve yargılayamayacağı gibi...
Arkadaş tercihlerine, hayat tarzına da karışamaz...
★★★
Diyanet dünkü hutbesinde sadece kadın-erkek arkadaşlığı konusunda değil, çağdaş sanat hakkında da ahkam kesmiş. Demiş ki:
“Sanat adı altında yapılan gayri ahlaki tiyatro, sinema ve dizi filmler, zinayı meşru göstermeye çalışmaktadır...”
Sözüm Diyanet İşleri Başkanı’na:
Madem böyle düşünüyorsunuz, seyretmezsiniz...
Ama neyin ahlaki, neyin gayri ahlaki olduğuna siz karar veremezsiniz...
Size göre kadının saçının bir çift telinin görünmesi gayri ahlaki ve dolayısıyla haram olabilir.
Ama benim için, millet açken saraylarda ya da saray yavrusu lojmanlarda şatafat içinde yaşamak...
Dolar milyonerlerinin bindiği arabalara binmek...
İhaleleri yandaşlara dağıtmak, rüşvete seyirci kalmak gari ahlaki ve haramdır.
Parmaktaki alyansları dışında bir şeyleri olmadığını söyleyenlerin isimlerinin, iktidar sahibi olunca dünyanın sayılı zenginleri arasında geçmesi gayri ahlaki ve günahtır.
Milleti dinle uyutmak ve köleleştirmek... Dini siyasete alet etmek, iktidarın kalkanı olarak kullanmak, bu ülkenin kurucularına kılıç çekmek gayri ahlaki ve günahtır!
Umarım Diyanet, bir gün bu ahlaksızlar ve günahkarlar için de bir hutbe yayınlar.
Kahraman imam!
Diyanet’in dünkü hutbesi, ülkemizdeki 89 bin 817 caminin 89 bin 816’sında okutuldu.
Ve insanlarda, “Karşı cinsten komşumla, arkadaşımla sohbet ederken demek ki günah işliyormuşum” hissi yaratıldı.
Sadece İstanbul’daki adını vermeyeceğim bir camide imam, Diyanet’in hutbesini okumadı.
Onun yerine “İsraf” hutbesini okumayı tercih etti.
Anlayan, çok şey anladı.
Anlamayan, o imamı görevden almak için çoktan harekete geçti!
Yandaşlara dava!
Halen Silivri Cezaevi’nde bulunan CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu, “masumiyet karinesine aykırı”, “suçlayıcı” ve “soruşturmanın gizliliğini ihlal eden” yorum, paylaşım ve yayınlarla ilgili, RTÜK ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na 200’ün üzerinde suç duyurusunda bulunmuş... Bunların arasında A Haber, Akit TV, Sabah, TGRT Haber, Ülke TV, Kanal 24 ile Cem Küçük, Abdulkadir Selvi, Gürkan Hacır gibi isimler de varmış.
★★★
Ekrem Bey, bırakın RTÜK’e şikayeti falan...
Kimi kime şikayet ediyorsunuz ki?
Bunun yerine hepsi hakkında yüksek meblağlı tazminat davaları açın. Çünkü bu arkadaşların çoğu onurlarını, itibarlarını değil de paralarını kaybetmekten korkar.
Lütfen bu davaları açın ve onlardan alacağınız parayla İstanbul’un bütün yoksul semtlerini kent lokantalarıyla donatın.
Böylece, tutukluyken bile hizmet üretmeye devam etmiş olun!
GÜNÜN SÖZÜ
Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün araştırmasına göre Türkiye, 2025 Basın Özgürlüğü Sıralaması’nda 180 ülke arasında 159’unculuğa geriledi. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında aynı araştırmada 99’uncu sıradaydık. Sorum bizi yönetenlere:
Geriye kaldı 21 ülke... Onları da geçmeye kararlı mısınız?