Önceki akşam Aydın’da “eylem” yapan Özgür Özel’i dinledim. On binler her fırsatta konuşmasını kesip “Öz-lem is-ti-fa” diye haykırdı...

Topuklayan Efe de, arkadaki belediye binasının camından onları izledi.

İstifa deyip geçmeyin; önemli bir müessesedir...

Erdemdir mesela...

Onurdur...

Arınmak, paklanmak, sıfırlanmaktır...

Yüce gönüllülüktür.

İnsanlara duyulan saygı, verilen önemdir.

Yeni bir başlangıç için yol açmaktır...

Kişiliğin göstergesidir:

Ardır... Namustur... Haysiyettir...

Akıldır, fikirdir, sağduyudur, hoşgörüdür, iyi niyettir...

Vicdanlı olması gerekir insanın istifa edebilmesi için...

Temiz olması gerekir.

Kendisine ve geleceğe güvenmesi gerekir.

Yürek ister istifa etmek.

★★★

Sahi; siz son 23 yılda istifa eden kaç bürokrat, siyasetçi veya devlet insanı gördünüz?

Hele hele son 10 yılda!

Neredeyse hiç değil mi?

Bu kavramın yerini “görevden affedilmek” aldı...

Zat-ı şahaneleri uygun bulursa...

Ya da bizzat o isterse ancak o zaman bırakabilirsiniz görevinizi...

★★★

Kendi ağzıyla söyledi; milyonların istifasını istediği Topuksuz Efe... O da artık Cumhurbaşkanı’nın himayesinde...

O yat derse yatacak, kalk derse kalkacak...

Ye derse yiyecek, kus derse kusacak...

Hamaye bunu gerektirir...

Yoksa...

On bilmem kaç dosya... Kocanın şirketi...

Falan da falan... Aman da aman!

★★★

On binlerce Aydınlı durmadan haykırıyor, “Öz-lem is-ti-fa, Öz-lem is-ti-fa...”

Özlem pencerenin arkasından bakıyor gülümseyerek; daha az önce imzalamış 869 milyon liralık finansman desteğini...

O da biliyor:

İstese de istifa edemez artık; himayede o...

Üstelik gittiği yer, CHP’ye benzemez ki!

Saniyede silerler adamı!

869 milyon liracık!

Topuksuz Efe’nin AKP’ye geçmesinden sonra İller Bankası birden bire Aydın’a 869 milyon liralık finansman desteği sağladı...

Peki; bu İlller Bankası (İLBANK) nedir, necidir?

Öncelikle söyleyeyim ki ne Recep Tayyip Erdoğan’ın aile şirketidir, ne de AKP’nin çiftliğidir!

Atatürk’ün isteği üzerine 11 Haziran 1933 tarihinde kuruldu.

O günlerdeki adı, “Belediyeler Bankası”ydı.

Faaliyet alanı sadece belediyelerle sınırlıydı...

1944’te Mahalli İdareler İmar Bankası’na dönüştürüldü ve hizmet kapsamına il özel idarelerini ve köyleri de aldı.

Adı İller Bankası olarak değiştirildi.

Bugün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bir kuruluşu olarak faaliyet gösteriyor.

Temel görevi, yerel yönetimlere genel bütçeden ayrılan payların dağıtımını yapmak.

Yerel yönetimlere nakdi-gayri nakdi kredi açmak veya hibede bulunmak.

Bunları yaparken de asla taraflı davranmamak...

★★★

Peki gerçek böyle mi?

Bakıyorsunuz; Aydın Belediyesi CHP’deyken su bile yok...

AKP’ye katıldığının ertesi günü kasasına bir çırpıda  869 milyon lira giriyor...

Hani savcılarımız CHP’li belediyelerde yolsuzluk, usulsüzlük arayıp duruyor ya... Acaba gözlerinin önünde gerçekleştirilen bu “usulsüzlük” hakkında ne düşünüyorlar?

Kısacası... İller Bankası yönetiminden, Aydın’a “transfer hediyesi” olarak verilen 869 milyon liranın hesabı kuruş kuruş sorulmalıdır.

Madem verebilecek durumdaydılar; üç gün önce neden vermediler?

Halkın iradesini yok sayarak, halkın parasını siyasi kazanç aracı olarak kullanan ve kullandıranlar, bunun hesabını mutlaka vermelidir!

Sanatçı insanlar!

Selahattin Yılmaz isimli silahlı suç örgütü lideri dün çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.

Bir süre önce ziyaret ettiği MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de mahkeme sürerken yaptığı açıklamayla kendisine kefil oldu:

“Selahattin Yılmaz, ülküdaşım ve dava arkadaşımdır. Hiçbir ülkücü; kiralık katil, suikastçı, hain ya da gayri meşru olarak tanımlanamaz, böyle de adlandırılamaz.”

★★★

Tabii canım, ülkücülerden hiç katil, suikastçı diye söz edilebilir mi?

Kim, Abdi İpekçi’yi öldürenlerin, Papa’yı, Kemal Türkler’i ya da 12 Eylül öncesinde binlerce genci vuranların ülkücü olduğunu iddia edebilir; değil mi?

Kim Sedat Peker’in “ülkücü mafya” olduğunu söyleyebilir? Kendisi video ve yayıncılık işleriyle uğraşan bir aydınımızdır.

Alaattin Çakıcı’nın, Hadi Özcan’ın, Hüseyin Saral’ın, Hüseyin Baybaşin’in, Kürşat Yılmaz’ın ve daha yüzlerce, binlerce ülkücünün kirli işlere bulaştığını kim iddia edebilir?

Hepsi ince ruhlu, hayatlarında ellerine silah almayan, barışçıl insanlardır... Konserden tiyatroya, sinemadan sergilere koşturmakla geçmiştir ömürleri.

★★★

Kısacası... Bir zamanlar “Bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz” diyen Demirel ne kadar haklı çıktıysa...

Bugün “Hiçbir ülkücü; kiralık katil, suikastçı, hain ya da gayri meşru olarak tanımlanamaz” diyen Bahçeli de o kadar haklıdır!

Haklı olmadığını söyleyen varsa çıksın ortaya...

Mermi manyağı yaparım uleyyynnnn!

GÜNÜN SÖZÜ

Beyoğlu’nun genç Belediye Başkanı da dün tutuklandı ve içerideki belediye başkanları arasına katıldı.

Sorum savcı ve emniyet müdürlerine:

Sıradaki kim? Bu Cuma kimi alacaksınız?