Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi olan Lozan Antlaşması’nın 102’nci yıl dönümü...
Ne zaman takvim 24 Temmuz’a yaklaşsa, birileri çıkıyor Lozan’a çatıyor...
Hep aynı kürdili hicazkar saz semaisi:
“Lozan bir zafer değildir!”
“Lozan yüzünden Musul gitti!”
“Lozan’da gizli maddeler var. Tüm kazanımlar elimizden gidecek!”
Ve en komiği:
“Lozan 100 yıllıktı; artık bitti!”
★★★
Bu sözleri söyleyenlerin bir kısmı tarih cahili gerici siyasetçiler, bir kısmı da halkın duygularını sömürmeyi meslek edinmiş sözde yazarlar ve tarihçiler...
Ama bazıları var ki... Onlar, küresel aktörlerin bölgesel çıkarlarına hayır diyemeyen beyzadeler!
Örneğin bu ülkede Meclis Başkanlığı ve Başbakan Yardımcılığı yapan Bülent Arınç’ın sözlerini hatırlayın:
“Lozan zafer mafer değil, ağır faturadır!”
Bugünün Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş:
“Lozan’ı yeniden tartışmalıyız.”
Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan:
“Lozan bize zafer diye yutturuldu!”
★★★
Lozan’a saldırmak:
Atatürk’ü ve onun kurduğu Cumhuriyet’i yıpratmaya çalışmaktır.
Batı ile yeni pazarlıklar için zemin hazırlamaktır.
“Milliyetçilik” maskesiyle emperyalizmin önünü açmaktır.
Ve...
Lozan’a saldırmak, tam teslimiyet anlamına gelen Sevr Antlaşması’na yeniden kapı aralamaktır!
★★★
Oysa... Lozan, sadece toprak meselesi değildir ki...
Emperyalizme karşı kazanılmış en büyük zaferdir. Onların hayallerini suya düşüren bir “oyun bozan”dır Lozan!
Say say bitmez bize kazandırdıkları:
Türk halkının iliğini kemiğini sömüren kapitülasyonlar kaldırıldı.
Düyun-u Umumiye, yani devletin kasasındaki “yabancı elleri” kırıldı.
Azınlık statusü, yalnızca dini esaslara bağlandı. Etnik kökene dayalı azınlık tanımından vazgeçildi.
Bugünkü sınırlarımız tüm dünyaya kabul ettirildi.
Patrikhane’nin ekümenik (evrensel) bir güç olması önlendi.
Yabancı okullar ve eğitim sistemi denetim alındı. Anadolu’ya yayılmış binlerce misyoner okulu kapatıldı.
★★★
Türkiye’nin bölünmesinden yana olanlar bize bugüne kadar Lozan’ı doğru dürüst kutlatmadılar.
Kutlamayı bırakın, unutturmak istediler.
Neden mi?
Çünkü bazıları hâlâ manda ve himaye hayalleri kuruyor.
Sözüm onlara:
Size Lozan’ı yedirmeyeceğiz!
Çünkü biz Lozan Kahramanı İsmet İnönü’nün ve Atatürk’ün çocuklarıyız!
GÜNÜN SORUSU
Bugün aynı zamanda “1908’de basından sansürün kaldırılışının 117. yıldönümü...” Yani Basın Bayramı... Sorum ortaya:
Basından sansür 117 yıl önce kaldırıldıysa, bugün yaşadıklarımız ne?
50 milyon dolar!
Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu, Silivri Marmara Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Fatih Altaylı’yı ziyaret etmiş...
AKP tarafından desteklendiğine yönelik iddialara yanıt vermiş ve “Bu bize Sinan Oğan ve Meral Akşener’in bıraktığı bir leke. Onlar yüzünden herkeste bu kaygı var, haklılar. Bizim de 50 milyon dolar alıp seçmeni satacağımızı düşünüyorlar” demiş...
★★★
Haber kamuoyunda büyük tepki yaratınca da “Ağır Abi”, geri adım atmış...
Yok, “Ben aslında öyle demedim!”
Bırak bu ayakları Ağır Abi...
Fatih Altaylı dünün çömez gazetecisi mi ki böyle vahim bir hata yapsın?
Madem söylediklerinin arkasında duramayacaksın, o zaman dedikoducu kadınlar gibi boşboğazlık yapma!
Yumurtla yumurtla, sonra “Ben demedim” diye inkar et...
Racona uymadı Ağır Abi...
Şimdi geç kameraların önüne, bu sözleri gerçekten söylemediysen namusun ve şerefin üzerine yemin et...
Yoksa inanmamızı falan bekleme!
Üç hilalli kokain...
Bulgar polisi, Kapıkule’de 18 Temmuz’da Bulgaristan’dan Türkiye’ye girmek isteyen diplomatik plakalı bir araçta 205 kilo 940 gram kokain ele geçirmiş...
Bulgaristan Gümrük Dairesi’nin paylaştığı görüntülerde kokain dolu bazı paketlerin üzerine MHP’nin “üç hilal” ambleminin yerleştirildiği görülmüş...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Başdanışmanı Yıldıray Çiçek olayı değil de bu haberi yayınlayan gazeteleri hedefe koymuş...
Sonra, “Kumpas” demiş!
★★★
He ya, kesin öyledir...
Zaten MHP’li vekiller Katar’dan bavullar dolusu kaçak altın yaparken de yakalanmadı...
Partiden istifa ettirilip Meclis’te kalmalarına göz yumulmadı...
Dokunulmazlık zırhı sayesinde haklarında yasal işlem yapılamayan bu adamları da MHP değil de “sol medya” milletvekili seçtirdi.
★★★
Ne yalan söyleyeyim; bu rezil suçları işleyenlere kızıyorum da...
“Kurumsal itibar” maskesiyle bir şekilde onları koruyanlara daha fazla kızıyorum...