Bizdeki siyasetçilerin nezaketine ve zerafetine bayılıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında sık sık tanık olduğumuz bu duygu yüklü ortam, son zamanlarda belediye meclislerinde de yaşanmaya başlandı.
Haftanın ilk günü Kağıthane Belediyesi’nde meclis üyeleri arasında “toplu kucaklaşma”ya tanık olduk... Bu kacaklaşma sırasında AKP’li üyeler çok sevdikleri CHP’li üyelerin kan gruplarını tespit için ellerinden geleni yaptı.
Benzer görüntüler salı günü de Bakırköy Belediye Meclisi’nde yaşandı. Belediyelere kayyum atanması tartışılırken AKP’li Meclis Üyesi Ali Fatinoğlu, kürsüdeki CHP’li konuşmacı Erkan Gül’e “Oyarım seni” diye sevgi gösterisinde bulundu.
O da bu teklifi memnuniyetle karşılayarak, oturduğu sandayenin üzerine çıktı ve “Gel de oy” diye samimi bir yanıt verdi.
Her iki grubun diğer
temsilcileri bu sıcak
yakınlaşmanın Meclis için bile fazla olduğunu düşünerek tarafların hararetini düşürmeye çalışırken Ali Fatinoğlu bu kez Erkan Gül’e yüzlerce kişinin önünde çıkma teklif etti:
“Seni akşam evinden aldırırım. Benim adamlarım var, adamlarımı toplayıp gelirim!”
★★★
Şaka bir yana; bu sözler gerçekten de söylendi. Ama hakaret, küfür, salya, sümük eşliğinde...
Öyle günlerden
geçiyoruz ki herkes birbirinden nefret ediyor.
Seviyesizlik dizboyu...
Aşağılama, hakaret, küfür, tehdit gırla!
★★★
Yönetmeyin kardeşim... Bu kadar seviyesizleşecekseniz, bu kadar canavarlaşacaksanız; bizi yönetmenizi falan istemiyoruz!
Siz önce kendinizi yönetin!
Öfkenize hakim olmasını öğrenin!
Hepiniz her seçimden önce sevgi pıtırcığı rolünü oynayıp seçimden sonra atom bombasına dönüşüyorsunuz!
Ne demek “Oyarım?”
Karın deşen Jack misin sen?
Meclis üyesi misin, baş belası mı?
★★★
Biz sizi sorunlarımıza uzlaşarak çözüm bulun diye seçtik... Düşmanlık havası estirip bunu bütün ülkeye yayın diye değil.
Farkında bile değilsiniz ama partinizin lider kadrolarını taklit ederek izlediğiniz bu yol, farklı görüş ve inançlardaki insanlar arasında düşmanlığı körüklüyor.
Hatta; ülkeyi korkunç bir iç çatışmaya sürüklüyor!
Demokrasiyi kullanarak oturduğunuz o koltuklarda, demokrasinin ırzına geçiyorsunuz.
Siyaset; öfkeyle, kavgayla, küfürle, kafirle değil, uzlaşmayla, barışla, sinirlere hakim olunarak yapılır.
Siz mafya babası değil, halkın temsilcisisiniz...
Silahınız tabanca, tüfek değil; aklınız, bilginiz, kültürünüz...
Oymayacaksınız efendiler...
Boğmayacaksınız!
Ya adam gibi adam olacaksınız ya da defolup gideceksiniz!
Tip-1
İYİ Parti Meclis Grubu, Tip-1 diyabet hastası çocuklar için bir yasa teklifi vermiş... Bu teklif, doğuştan diyabet olan çocukları günde 7-8 kez insülin iğnesi olmaktan kurtaracak tıbbi cihazların devlet tarafından sağlanmasını öngörüyormuş.
AKP ve MHP’li vekiller her zamanki gibi sırf muhalefetten geldiği için bu insancıl teklifi reddetmiş.
Karara tepki gösteren İYİ Parti Grup Başkanvekili Dr. Turhan Çömez, “Cumhurbaşkanı 14 uçaktan birini satsa bu sorun çözülürdü. Bunu çocuklara vermiyorsunuz çünkü sizin besleyecek çeteleriniz var, besleyecek müteahhitleriniz var. Bu çocuklar umrunuzda bile değil” demiş...
★★★
Ne diyeyim; hasta çocukların ahı, devirir elbet şahı!
GÜNÜN SORUSU
Ekonomi kanallarındaki spiker kızların “uzman” dediği kişiler “Altın, yatırım için hala son derece cazip” deyip duruyor. Sorum onlara:
Sıradan bir emekli olarak en iyi yatırım aracının altından üç kat daha fazla değerlenen kuru fasulye olduğunu söylesem, bunca yıllık birikiminize saygısızlık yapmış olur muyum?
El aleme gelince para var!
Ekonomiyi yöneten Mehmet Şimşek “Para yok” diyerek işçiye, memura ve emekliye 2025 yılında hedef enflasyon kadar, yani yüzde 25 zam yapmayı planlarken, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırgizistan’ın Türkiye’ye olan 62.3 milyon dolar yani 2 milyar 130 milyon liralık borcunu bir kalemde sildi.
Diyabetli ya da kas hastası çocuklara bile para yok, Kırgız dostlara can feda...
Hani bir atasözü var ya “Ayranı yok içmeye” diye başlayan... Sahi; devamı neydi, unuttum!