ABD Ankara Büyükelçisi Barrack’ın Suriye özel temsilciği, parçalanan Suriye ile sınırlı değildir. Lozan’a, Sevr’e atıfta bulunan Barrack’ın görevli olduğu alan dünün Osmanlısının, Suriye, Beyrut ve Halep vilayetidir! Yani yeni Suriye, Filistin, Lübnan, Ürdün ve İsrail’dir. Aslında Barrack, bahsi geçen bölgeyi dikensiz gül bahçesine çevirecek sömürge valisidir!
Dürzilerin İsrail tarafından ilhak edilme çağrısı ile başlayan olaylar son günlerde artarak devam ediyor. Ateşkesin sağlandığı haberleri yer alsa da İsrail’in, Suriye’nin güneyini işgal ettiğini ve Dürzilerin ilhak talebi gerçeğini değiştirmiyor.
16 Temmuz’da İsraelhayom gazetesindeki habere göre İsrail Savunma Bakanı Katz, yeni Suriye güçlerinin, Dürzi bölgesinden çekilmediği sürece saldırılarının devam edeceğini söyledi. İsrail ile normalleşen ancak resmen açıklamayan yeni Suriye’nin ise sesi çıkmıyor.
ABD, 2012’de terk ettiği Şam’a, 29 Mayıs’ta geri döndü. ABD bayrağını, elçilik binasına Barrack çekti. Barrack’ın, son Lübnan ziyareti ile ilgili açıklamaları yine gündem oldu. Levant/Bilad eş-Şam ifadesi ise çarpıtıldı.
Barrack, “Lübnan, Hizbullah’ın silahları meselesini ele almak zorunda, aksi takdirde varoluşsal bir tehdit ile karşı karşıya kalabilir.” ve “Bir yanda İsrail, diğer yanda İran var, şimdi ise Suriye çok hızlı bir şekilde kendini yeniden gösteriyor.” diyerek Lübnan’ı tehdit falan etmedi! Açlık ve yoksulluk ile boğuşan Lübnan’ın nesini tehdit etsin!
Bölgeden Rusya’nın çekilmesi Baas rejiminin, Reisi’nin şüpheli ölümü ise Hizbullah’ın çökmesine neden olmuştur. 1 Ağustos 2024’te “Filistin’de devletçik tamam sıra Lübnan’da!” diye yazmıştım. Lübnan ve Suriye’de patlatılan çağrı cihazları ile ölen ve yaralanan Hizbullah üyelerine yapılan saldırının, İran seçimleri sonrası gerçekleşmesi düşündürücüydü. Yeni seçilen İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan’ın rejim karşıtı olduğunu “Pezeşkiyan açılımı başlattı!” başlıklı yazımda sizlerle paylaşmıştım. Pezeşkiyan ne Hizbullah’ın ne de Hamaney’in arkasındadır!
ABD istese, BOP görevlilerine ve İsrail’e, bir günde Hizbullah’ın kökünü kazıtır. Ancak maliyetli olur. Hizbullah’ın adı var kendisi yok! Geriye kalan birkaç grubu silahsızlandırma işini de Lübnan’a bırakıyor. Ancak onu da kendi istediği gibi olsun istiyor. Lübnan da hayır diyemedi. İsrail’in Hizbullah bahanesi ile Lübnan’a saldırmasına gelince etnik ayrıştırmayı hızlandırmak istiyor. Çünkü Lübnan’ın da bölünmesi gerekiyor!
Ekim 2023’te: Lübnan Meclis Başkanı Berri, İsrail’in saldırısı için “Bugün uygulanan İsrail projesi, Filistin meselesinin ortadan kaldırılması değil, daha ziyade Arap ulusal güvenliğinin çöküşü ve tüm bölgenin savaşan mezhepçi mini devletlere bölünmesi projesidir” demişti.
Berri’nin, Barrack’ın yüzüne karşı bunu söyleyip söylemediğini bilmiyorum ama görüşmenin çok zor olduğunu tahmin edebiliyorum...
“Le Beirut”, 1967’deki Arap-İsrail Savaşı’nın devamındaki iç savaşta yaşananlar üzerine yazılmış bir ağıttı! Ne Lübnanlı ünlü sanatçı Fairuz ne de Le Beirut hiç eskimedi. Tıpkı Lübnan’da ve Ortadoğu’da hiç bitirilmeyen savaş gibi!
Son olarak Barrack’ın iki de bir Osmanlıya atıfta bulunmasına gelelim. Birincisi, iktidarın bunca yıldır milletimiz BOP’u göremesin diye yaydığı yeni Osmanlı algısını kuvvetlendirmek içindir.
İkincisi, yeni anayasa, tüm etnik ve dinsel yapılara idari ve mali yetkilerin devri, ana dilde eğitim, kültürel özerklik gibi konular kaygı yaratmasın diyedir! Milletimize, parçalanmıyoruz, korkmayın, büyüyoruz dedirtmek içindir!
Barrack’ın Suriye bölünmeyecek dediğine de bakmayın. Türkiye’deki bu tehlikeli dönemde milletimiz kaygılanmasın diye bunu söylüyor. Türkiye federal devlet oluncaya kadar bunu söyler. Bırakın teröristlerin askere alınıp alınmayacağını, KCK elebaşını TBMM’ye getirmek için ciddi çaba harcandığı günlerden geçiyoruz.
Türkiye’nin kurtuluşu başta CHP olmak üzere tüm muhalefetin bu gerçeği görmesine bağlıdır. CHP de bu gerçeği gördüğü takdirde boğulduğu belediyeler operasyonundan birlik içinde çıkabilecektir. Türkiye’nin bütünlüğü de bu birliğe bağlıdır...