Korkusuz
Ümit Zileli

Ölüme yatırılanlar (3)

İki haber neredeyse aynı anda geldi önüme...

Kısaca “Montrö Davası” olarak bilinen, 103 emekli Amiralin yargılandığı davada, sanıkların tümü hakkında beraat kararı verilmişti hem de oy birliği ile...

Mahkemenin bu kararı alması son derece değerliydi, bir yurttaş olarak sevindim. Ancak bu sevincim diğer haberi okuyunca bir yumru haline dönüştü, yüreğime oturdu:

-28 Şubat Davası hükümlülerinden 85 yaşındaki emekli Korgeneral Vural Avar hücresinde yaşamını yitirmişti...

Daha önce de çeşitli vesilelerle, defalarca yazmış, “İntikam davasına” dönüşmüş bulunan bu yargılamanın müebbet hapse çarptırılan komutanların hapishanede yaşamlarına mal olacağına işaret etmiştim. Önce o yazımdan bir bölümü paylaşmak istiyorum:

“Emekli Korgeneral Aydan Erol’un eşi Sibel Erol’un sözleriyle “Eşleri, babaları, silah arkadaşları olan bu insanlar, Türk Milleti’nin onurunu canlarından aziz bilen” bu komutanların en genci 75 en yaşlısı ise 91 yaşındaydı...

Yaşları arasında farklılıklar vardı ancak hepsi ağır şartlardaki görevlerinin, yaşadıkları haksızlıkların ve ileri yaşlarının mirası ciddi hastalıklarla boğuşuyorlardı... İçlerinden biri, emekli Orgeneral Çevik Bir, kısa bir süre önce ileri derecede demans hastası olduğu, en yakınlarını bile tanımadığı ve kendine bakamadığı, içinde bulunduğu infaz sürecini dahi idrak edemediği gerekçesiyle infazı ertelenerek serbest bırakılmıştı.

Geride kalan komutanlara gelince; parkinson, alzheimer, kanser, kalp rahatsızlığı gibi hastalıkları paylaşıyorlardı... 84 yaşındaki emekli Korgeneral Çetin Saner, bel rahatsızlığı nedeniyle yatalaktı mesela...

85 Yaşındaki emekli Korgeneral Vural Avar’da  demans başlangıcı vardı... 83 yaşındaki emekli Orgeneral Çetin Doğan, By-pass geçirmiş, damarına stent takılmış, prostat kanserine yakalanmış ayrıca bel fıtığından muzdarip ve diyabet hastasıydı...

91 yaşındaki emekli Orgeneral Ahmet Çörekçi, hafıza kaybı yaşıyordu, şeker, tansiyon ve kalp hastasıydı...

Yukarıdaki satırlar, bir yıldır içeride yatan bu insanlara acımanız için değil, nasıl bir intikam hırsına alet edildiklerini göstermek için yazıldı...

FETÖ iddianamesi!


Necmettin Erbakan 27 Şubat 2011’de vefat etti...

28 Şubat Davası, bu ölümün hemen ardından açıldı! Peki niçin beklediler? Çünkü Erbakan’ın bu içi boş davaya karşı çıkacağını biliyorlardı! Davanın iddianamesini Savcı Mustafa Bilgili hazırladı. 1’i sivil 103 kişi sanık oldu. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 2 Eylül 2013’te açılan dava toplam 106 celse sürdü. 3 kez mahkeme başkanı, 3 kez savcı değişti. 13 nisan 2018’de 21 sanığa müebbet, 78 sanığa ise beraat verildi. Komutanların rütbeleri söküldü, emekli maaşları silindi! Yargılama sürecinde 11 asker vefat etti. İddianameyi hazırlayan Savcı Bilgili, FETÖ üyesi olmak suçundan halen tutuklu!

Diğer bir deyişle komutanlar, FETÖ iddianamesi ile yıllarca yargılandılar, inanılması zor hukuksuzluklar yaşandı. Sanık avukatlarının dinlenmesini talep ettikleri tanıkların neredeyse hiçbirisi dinlenmedi! Deliller değerlendirilmedi. Davaya eli değen herkes FETÖ bağlantılı çıktı! Genel kanı ise şöyleydi:

-Yargı, siyaset eliyle bir intikam aracı olarak kullanıldı!

15 Ağustos’ta Komutanların yakınları, silah arkadaşları Ankara’da, Anayasa Mahkemesi’nin önünde eylemdeydi...

Tüm istedikleri “ölümün kıyısında” olan komutanlar hakkındaki “hak ihlali” başvurusunun bir an önce görüşülmesiydi... Bir yıl önce yapılan başvuruya bir türlü sıra gelmemesi, sonucu bekleyen tutsakların her an yaşamını yitirme ya da etrafını bile tanıyamayacak şekilde kötürüm olacakları endişesi isyan ettiriyordu aileleri...

Biz de soralım aynı soruyu:

Ne kadar büyük aciliyet taşıdığı belgelerle, raporlarla son derece açık olan bu dosya neden o masanın üzerinde bekliyor?

Bu  insanların başına bir şey gelirse, sorumlusu kim olacaktır acaba? O insanlar ki, kumpas dönemi dahil hiçbir zaman, hiç kimseden en ufak bir şey talep etmediler. Mahkeme sıralarında da, hücrelerinde de hep dik durdular...

Eşlerinin, çocuklarının, torunlarının şu son haykırışları ise bir yakarış değil, anaların ak sütü kadar hakları olan, kulak verilmesi, gereğinin acilen yapılması gereken bir vicdan çağrısıdır...”

İntikam hırsı ilk meyvesini verdi!


Ne yazık ki bu çağrı hiçbir karşılık bulmadı... Anayasa Mahkemesi’nden en ufak bir ses çıkmadı!..

Demans hastalığı ilerleyen Korgeneral Avar, nerede olduğunu bilmiyor, ilaçlarını almayı unutuyordu. Kısa bir süre önce düşüp kaburgasını kırmıştı. Sonuçta Avar kaldığı hücrede yaşamını kaybetti...

-İntikam hırsı ilk canı almıştı!

Ve biliyor musunuz ne oldu? Emekli Korgeneral Vural Avar’a 10 gün önce Şehir Hastanesi sağlık kurulu tarafından “Cezaevinde kalabilir. Fiziksel engeli yoktur” raporu verildiği ortaya çıktı, iyi mi! Gerçekten merak ediyorum; bu raporu verenler “Hipokrat yemini” etmişler midir? 85 yaşında bir demans hastasına bu raporu verirken vicdanları biraz olsun bile sızlamamış mıdır?

Şimdi zindanda ölüme yatırılan 10 komutan kaldı...

-Akbabalar sabırsızlanıyordur...