Korkusuz
Ümit Zileli

Nesillerin yüreğine dokunan bir deha!

Hiç düşündünüz mü, on milyonlarca insanın aslında hiç tanımadığı, yüzünü bile görmediği, yalnızca kitaplardan, fotoğraflarından aşina olduğu, yokluğa karışması neredeyse yüzyıla dayanan bir insanı niçin bu denli büyük bir sevgiyle, heyecanla, hayranlık ve minnetle bağrına bastığını?..

Peki, onun yokluğunun, her yıl, yalnızca ölüm yıldönümünde değil, tüm milli bayramlarda aynı hüzün, aynı sevgi, aynı coşku, aynı minnet hisleriyle milyonların gözyaşları içinde yattığı yere nasıl olup da akın ettiğini düşündünüz mü?

Nesiller akıp geçse de, geçmişin çocuklarının ak saçlarıyla, zamanın çocuklarının anne babalarıyla bıkmadan, usanmadan her yıl aynı seromoniyi büyük bir istekle alanlara çıkarak, sloganlar atarak tekrarlamasındaki olağanüstülüğü hiç düşündünüz mü peki?..

Dünyada yüzyıllar, binyıllar içinde çok sevilen, tarihe geçen insanlar oldu; peki ölümünden bunca yıl sonra büyüyerek süren böylesine temiz, böylesine karşılıksız bir sevgi gördünüz mü hakikaten?..

Peki, Cumhuriyetin kurulmasından yalnızca 4 yıl sonra, tümüyle kendisinin hazırladığı, Kurtuluş Savaşı’nın tüm evrelerini belgeleriyle anlattığı, TBMM’de 6 gün boyunca günde 6 saat süren konuşmasında milletine adeta hesap verdiğini ve aradan neredeyse yüzyıl geçmesine rağmen hiçbir şekilde çürütülemediğini biliyor muydunuz?..

Dünyanın efendilerine karşı verilen bağımsızlık ve özgürlük savaşını kazandıktan, her türlü engeli aşıp, ayaklarının altına serilen koskocaman payeleri elinin tersiyle itip, Cumhuriyeti kuran bir dehanın, yalnızca 7 yıl sonra dünyanın birçok ülkesinden önce, “daha çok erken” diyenlere karşın, kadınlara önce seçme hakkının, ardından belediyelere ve sonrasında da TBMM’ye seçilme hakkının tanınmasında bir avuç insanın desteğiyle neredeyse tek başına savaş vererek nasıl kazandığını düşündünüz mü hiç peki?..

Aydınlanma devriminin başlıca mimarı, Harf Devriminin ve Türk Dilinin babası, Yurttaşlık Bilgisi ve Geometri kitaplarının yazarı, yeni geometri terimlerinin yaratıcısı bir insanın sahip olduğu bilgi ve halkına adanmışlığı tahayyül edebildiniz mi acaba?

Sorarım size, kurduğu Cumhuriyeti gençlere emanet eden, çocuklara ve kadınlara hürriyetlerini armağan eden kaç tane lider sayabilirsiniz dünyada?..

İşte o nedenle, dünyanın en kapsamlı, 20’nci yüzyılda yönetime gelmiş, aralarında aklınıza gelen tüm ünlü devlet adamlarının da bulunduğu 2 bini aşkın lider arasında yapılan karşılaştırma sonucunda tam puan alarak Dünya Lideri olan bir dehanın kurduğu cumhuriyetin yurttaşlarıyız...

-O dehanın adı Mustafa Kemal Atatürk!

57 yıla sığan yaklaşık 4 bin kitap!


Ben yukarıda saydığım tüm soruları belki yüzlerce, binlerce kez düşündüm...

Bir kez daha sormak isterim: Bana 20’nci yüzyıldan bugüne kadar hiç eskimeden geçmeyi başarabilmiş, fikirleri, yaptıkları hala dünyanın dört bir tarafında konuşulan, ders kitaplarına konu olan, bizzat yönettiği Sakarya ve Başkomutanlık Meydan Savaşları hala dünya harp okullarında okutulan, 10 yıl içinde inanılmaz bir gelişmeyi “yok canım birkaç yıla kalmaz yıkılır” diyen dünya efendilerinin gözüne sokan kaç lider sayabilirsiniz bana?..

Böylesine fırtınalı, 15 yılı savaş meydanlarında geçen, cumhuriyeti kurup aydınlanma devrimini hayata geçiren, uğraşan Atatürk’ün, 57 yıllık kısacık yaşamında okuduğu, hem de çoğunun altını çizerek, kenarına notlar yazarak okuduğu kitap sayısı ne kadar biliyor musunuz?

-3 bin 937!

Dünya tarihinden Türk tarihine, matematikten fen bilimlerine, teolojiden astrolojiye, mimarlıktan dünya edebiyatına kadar, üstelik Fransızca, İngilizce, Almanca dillerinde olanlar dahil yaklaşık 4 bin kitap!

-Dilerseniz, altını çizerek okuduğu kitapları içeren 24 ciltlik “Atatürk’ün okuduğu kitaplar” setini Anıtkabir’de görebilir, satın alabilirsiniz!

O devasa cumhuriyet kervanı ilelebet yürüyecektir!


Cumhuriyetin 99. yılını kutladık, bugün ise Atatürk’ün ölümünün 84. Yılı...

Dünyada hala sevgi ve saygı ile anılan Büyük Devrimci’ye en büyük hakaretler, iftiralar maalesef dışarıdan, eze eze yendiği düşmanlarından gelmedi!

Örneğin İngilizler, Churchill ve zamanın Başbakanı Lloyd George onun için “yüzyıllar içinde gelen bir deha şanssızlığımıza bu kez Küçük Asya’da dünyaya geldi” dediler!

Unesco, 1981 yılını Atatürk Yılı olarak ilan etti! Venizelos, daha 12 yıl önce Yunan ordusunu denize döken Atatürk’ü Nobel Barış Ödülüne aday gösterdi! Hakkında yabancı dillerde yüzlerce kitap yazıldı, bir o kadar film ve belgeseller yapıldı!

En büyük iftiralar, yalanlar ise bu ülkede, kurduğu cumhuriyete düşman olanlar tarafından yapıldı! Söyledikleri, yazdıkları her defasında bu ülkenin yurtsever, cumhuriyetçileri tarafından yüzlerine vuruldu!

Ancak ne gericiler ne de onlarla paydaş olanlar vazgeçmediler hiçbir zaman, vazgeçmeyecekler de... “Özel Tarih” adı altında kin ve nefretlerini kusmayı sürdürecekler! çünkü Atatürk’ten hep korktular, korkuyorlar ve korkacaklar. Çaresi olmayan bir hastalık onların ki...  Çok sevdiğim bir özdeyiş vardır:

-Yel, kayadan ne alır?

Bana hep Atatürk hakkında söylenmiş gibi gelir. Yine nesiller geçecek, yeni gelenler de Büyük Devrimciyi en az bizler kadar yürekten sevecek ve meşaleyi daha yükseklere taşıyacaktır. Diğerlerine gelince...

-İt üreyecek, o devasa kervan ise sonsuza dek yürüyecektir!

Büyük Devrimci ve tüm kahramanlarımızı sevgi, saygı, özlem ve minnetle anıyorum...