100 yıl önce Filistin denince bugünkü Şam’ın güneyi, İsrail, Filistin, Gazze Şeridi ve Ürdün akla gelirdi!

Gerçi tarihte Suriye (Levant) neresi diye sorsak saydığım bölgelere Sina yarımadası, Fırat’ın doğusu dâhil geniş bir coğrafya cevabı gelir.

100 yıl önce bölgedeki antiemperya­list, Müdafaa-i Hukuk Hareketi ve önderi Atatürk ile başlayan baş kaldırış, tüm bölgeye umut olmuştu.

Bölgede Atatürk’ü örnek alan an­tiemperyalist hareketlerin başında Baas Hareketi geliyordu.

Baas Hareketi bulundukları coğrafya gereği antiemperyalist İslamcı hareket olarak yola çıktı.

Hindistan’dan, Akdeniz’e kadar olan coğrafyada; Gandi, Nehru, Musaddık, Esad, Kaddafi vb isimler bu hareketin önderleridir.

Bugün ne yazık ki bölgede, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk başta olmak üzere Baas Hareketinin kurduğu rejimle­rin tümü değişti.

Dahası kurdukları ulus devletler parça­landı…

Fiili olarak parçalanan Suriye ise yakında allanıp pullanan Astana anaya­sası ile Esad’sız ve federatif bir yapıya geçecek.

Herkesin dilinden düşürmediği, BM’in 2254 sayılı kararına bakıldığında da Esad’ın giremeyeceği bir seçim ve yeni anayasa yazıyor, bunu onun için söylü­yorum.

Ancak Türkiye’de Suriye ile ilgili çeliş­kili haberler yapılıyor.

İktidar, Suriye’nin toprak bütünlüğü önceliğimizdir derken Cumhur İttifakı ortağı Bahçeli, İstanbul Kapalıçarşı neyse Halep Kapalıçarşı odur diyor!

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan 2 Ara­lık’ta, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantı­sında “Biz Suriye’nin toprak bütünlüğü­nün ve birliğinin korunmasını her zaman destekledik, bundan sonra da destekle­yeceğiz.” dedi.

Ancak ne hikmetse AKP medyası ısrarla Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinin Mi­sak-ı Milli içinde olduğunu ve Türkiye’ye katma zamanın geldiği algısını yayıyor.

Suriye’nin toprak bütünlüğü böyle mi sağlanacak?

Milletin merak ettiği en temel çelişki budur.

Diğer yandan İran, Rusya ve Türkiye muhalefeti, Suriye’de Esad egemen zan­nederek Esad ile görüşün çağrısı yapıyor!

Oysaki Esad da Şam da düştü…

SMDK geçici hükümeti başkanı Abdur­rahman Mustafa ise SMO’nun ve geçici hükümetin garantörü Türkiye’dir diyor.

SMDK geçici hükümetinin merkezi ise İstanbul’dadır.

Yani Suriye’de Esad’ı deviren, etnik ve dinsel temelde bir anayasa ile fede­ratif bir devlet örgütlenmesi isteyenlerin merkezinden bahsediyorum.

Suriye’nin toprak bütünlüğü meselesi ile çelişkili haberler derken bilmem derdi­mi anlatabildim mi?

NATO Dışişleri Bakanları Toplantı­sı’na, Ürdün Kralı 2. Abdullah da katıldı.

NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’n­da önüne gelen herkes Kral Abdullah’a çok sıcak davrandı!

Sahi Kral 2. Abdullah’ın bu toplantıda ne işi vardı?

Toplantının ilk gününde; Kral 2. Abdullah’ın katılımı ile gerçekleşen ilk oturumda, Ortadoğu’daki kriz ve NATO ile Ürdün ilişkileri ele alındığı duyuruldu.

İsrail Gazze’de katliamlar yaparken, İsrail durdurmak için harekete geçen Hu­silerin attığı füzeleri düşüren iki ülkeden biri Ürdün diğeri de Suudi Arabistan’dı.

Kral 2. Abdullah bunu yaparken diğer yandan Gazze’ye havadan insani yardım operasyonuna katılıp askeri üniforma ile uçağın içinden poz vererek, Filistin’in yanındayım mesajı veriyordu!

Aslında 2022’de Biden ile birlikte im­zaladıkları Cidde Güvenlik ve Kalkınma Anlaşması’nın gereği İsrail’in güvenliğini sağlıyorlardı!

Filistinlilere en büyük ihaneti yine kardeşleri yapıyordu…

NATO Dışişleri Bakanları Toplantı­sı’nın ana gündemi Ukrayna’nın NA­TO’ya girmesi açıklanmış olsa da kapalı kapılar ardındaki esas gündem Filistin ve Suriye’dir.

Suriye’de iş bitmiş sadece federasyo­nun sınırları görüşülmektedir.

Kral 2. Abdullah da sınırları değişen İsrail’in içinde kurulacak olan özerk bir Filistin için çağrılmıştır…

Ya da göstermelik birkaç mahalleden oluşacak Filistinciğin Ürdün’e bağlanması için!

Elbette İsrail’in başkenti Kudüs olacak­tır.

Yoksa ABD’nin BOP’unda bağımsız bir Filistin ne yazıkki yoktur.