Liselerden yükselen itiraz sesleri, proje okullar meselesini yeniden tartışılır hale getirdi. 

Öğretmenleri başka okullara gönderilen köklü ve tarihi liselerin öğrencileri ses yükseltti. 

Yetmedi, mezun öğrenciler desteğe geldi. 

Bitmedi, aileler okul kapısına dayandı. 

Hepsi yakın geçmişimizden birçok kırılma anını hafızalara getiriyor. Birine odaklanmak istiyorum, bir itirazın hikayesine...

Hikayenin başrolü bir öğretmen.

Mustafa Turgut, 2016 yılına kadar Cağaloğlu Anadolu Lisesi öğrencilerinin ‘Mutu’suydu. 

Proje okul yönetmeliğiyle birlikte 19 yıldır görev yaptığı okuldan ayrılarak, imam hatip lisesine geçmek zorunda kaldı. Öğrencilerin öğretmenlerine veda töreninde havaya attıkları öğretmen olarak tanıdı Türkiye onu. 

Baştan başlasın hikayesi...

Zonguldak’ta bir maden işçisinin çocuğu olarak dünyaya gelmiş, Diyarbakır Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ni bitirdikten sonra ilk tayini 1987’de Tunceli İmam Hatip Lisesi’ne çıkmış. 

Mesleki aşkı ve öğretme isteği ile ilk öğretmenlik yaptığı bu okulda hemen etkisini göstermiş, öğrencileri ile iletişimi uzun yıllar kopmamış. 

1997’de ise Cağaloğlu Anadolu Lisesi’nde Edebiyat Öğretmenliği yapmaya başlamış Turgut.

CAL’daki ilk yıllarını 2016 yılında SÖZCÜ’den Yurdagül Uygun’a verdiği mülakatta şöyle anlatmış:

“Eylül’de derslere başladık. Belliydi, çocuklar iyiydi. Okulun açılışından birkaç hafta sonra derste en arka sıradaki çocukların sakızı boyayıp, Hindistan arabası gibi bir desen yaptığını gördüm. Çocuklar bunu korkarak yapıyor, çünkü suç işlediklerini düşünüyorlardı. Sıranın arkasına geçtim ve çok güzel olduğunu, benim de yapmak istediğimi söyledim. Aldım sakızı ben de yapıştırmaya başladım, boyadım. Hatta arkasında fotoğrafını çektik. Bu, çocukları çok mutlu etti. Benim için ‘Bu otoriteden değil, özgürlükten yana’ diye düşündüler sanırım.”

Mutu öğretmen sonra da durmamış elbette...

Öğrencilerin gizlice satranç oynadığını fark edip müdahale etmiş ve satranca özgürce zaman ayırmalarını sağlamış. Ders sürelerini stabil ve kurallara özgü tutmamış, öğrencilere nefes alacak imkanları tanımış.

Birlikte yemeklere gidilmiş, derslere bazen ara verip akıl oyunları ve bulmacalar çözülmüş. 

Neden bu kadar etkili, efsane bir eğitimciye döndüğünün izleri böyle... 

Sonrasına dair ise efsane öğretmen Mutu’nun kızı Dilan’ın tek söylemini hatırlatmak isterim:

“Babam Mustafa Turgut’u evinden 2.5 saat uzakta bir imam hatip okuluna sürdüler. Mücadelesini bırakmadı ama o okula da her gün gidip aynı özveriyle çalıştı. 3 ay sonra evine dönerken otobüste kalp krizi geçirerek vefat etti.”

Yukarıdaki her satır, bugün öğrencilerin ortaya koyduğu itirazın sac ayakları....

Yeni Mutular da var, yeni öğrencileri de...

KÖŞENİN GÖZÜ

Tarih: 12 Kasım 2021.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son Başbakan Binali Yıldırım’ı Türkiye’nin Aksakalı seçti. 

Açıklama Türk Konseyi zirvesinde yapıldı...

Aksakallılar Konseyi’ne Türkiye’nin Aksakalı olarak atanan Yıldırım, ülkemizle Türk dünyası arasında ilişkilere başkanlık edecekti.

Üzerinden yıllar ve onlarca toplantı geçti. 

Bugün, o Türk dünyasından birçok devlet Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne destek açıkladı ve ülkemizi bir nevi “adadaki işgalci” konumunda suçladı. 

Türkiye’nin aksakalı bu konuda ne diyecektir, arşiv hatırlatmasıyla sormuş olalım. 

KÖŞENİN SÖZÜ

“Rüzgara tüküren, kendi yüzüne tükürür.” - İtalyan atasözü.