Korkusuz

Mutlu tencere için de adalet lazım!..

Mutlu tencere için de adalet lazım!..
Kendi payıma, dünkü köşe yazımızda “Nasıl bir Cumhurbaşkanı adayı olmalı” sorusuna, düşündüklerimi ve toplumdaki gözlemlerime göre ağırlıklı beklentileri dile getirdim.

Her sabah mesaiye başlayınca ilk işim; gazete sayfalarını taramak, köşe yazarları ve haberleri dikkatlice okumaktır. Sonra e- posta hesaplarımı açar okurlardan gelen onlarca mesajı dikkatlice okurum ve ağır hakaret içerenlerin dışında hepsine tek tek cevap vermeye gayret gösteririm. Dün, gelen mesajlardan gördüm ki; çok doğru bir nokta üzerindeyim. Şahsen tanımadığım onlarca okurum, Cumhurbaşkanı adayının ekonomik sorunları çözeceği konusunda topluma güven vermesi kadar yaşamın her alanında adaleti de tesis edeceğine inandırmasının şart olduğuna destek veriyorlar. Bundan çok büyük mutluluk duydum. Değerli okurlarımız, sadece düşüncelerimi desteklemekle kalmamışlar, adalet konusunda çok önemli görüşleri içeren değerli bilim insanlarının makalelerinin linklerini de iletmişler.  Lütfen kusuruma bakmayın. İfade edemeden geçemeyeceğim; toplumumuzda adalete o kadar büyük bir susamışlık var ki, ağırlıklı olarak seyretmeye yatkın ahali okumaya da başlamış!..

Yine affınıza sığınarak ifade edeceğim;

Ekonomik yangın kadar adalet yangınının insanların canını yaktığını ve bunu yüksek sesle dile getirmeye başladıklarından, arayış içine girdiklerini görmekten  memnuniyet duydum!.. Demek ki, mutfaktaki tencerenin fokur fokur kaynaması her şeye yetmiyormuş!.. O tencere rahat rahat kaynatılırken yarınlara güvenle bakmak da gerekiyormuş!.. Karın tokluğu her şey değilmiş!..

★★★

Okur mektuplarıyla işimizi bitirdikten sonra “bugünde aynen devam” dedim kendi kendime... Dün demiştik ya; adaleti sadece mahkeme salonlarında değil, yaşamımızın her alanında arıyoruz” diye... Birkaç başlıkla da örneklemiştik... Şimdi, iki önemli basın açıklamasına yer vereceğim. İkisi de, farklı alanlarda kanayan adalet yarasını görüntülüyor. İlki CHP Ankara milletvekili Murat Emir’den, “ Bir memur, beş yılda 15 milyon TL’lik havale yapmış” başlığıyla...

CHP’li Murat Emir, Sosyal Güvenlik Kurumu’nda (SGK) kendi aralarındaki şüpheli para alışverişleri nedeniyle 21 personel hakkında soruşturma açıldığını ancak soruşturmayı yürüten müfettişlerin görevden el çektirildiğini iddia ediyor. Soruşturma geçirenler arasında SGK eski Başkan Yardımcısı Mustafa Kuruca ile Türk Büro-Sen Başkan Yardımcısı Emrah Karakurt’un da olduğunu ifade eden Emir, “Bakan Vedat Bilgin’e sesleniyorum. Sadece bir memurun beş yılda 15 milyon TL’lik para transferi yaptığı biliniyor. Bu paralar kimlere neden aktarılmış, hangi yolsuzluğun parçası? Soruşturmanın takipçisiyiz, üstünü örtmenize izin vermeyeceğiz” diyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’in yanıtlaması istemiyle yazılı soru önergesi veren Emir, soruşturmanın üstünün örtülmek istendiğini ileri sürüyor. Emir’in iddiasına göre, SGK’da personel Mehmet Toptaş hakkında 2021 yılının başında inceleme başlatan müfettişler, şüpheli para transferlerinin izine rastladı. İnceleme genişletildi ve 1 Nisan 2021 tarihinde 21 personel hakkında soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında personelin 2015 ile 2020 yılları arasındaki para transferleri incelendi. Personel Toptaş’ın beş yıl içerisinde gerçek ve tüzel kişilere 15 milyon 313 bin 457 TL gönderdiği tespit edildi. Toptaş’ın yüklü miktarlarda para gönderdiği kişiler arasında SGK’nın eski Başkan Yardımcısı Mustafa Kuruca ve eşi ile Türk Büro-Sen Genel Başkan Yardımcısı Emrah Karakurt da yer aldı.

Soruşturma kapsamında görevlendirilen iki baş müfettişten birinin görevden el çektirildiğine dikkat çeken Emir, SGK içerisindeki 21 personelin şüpheli para transferlerinin mutlaka araştırılması gerektiğini belirtiyor. Soruşturma yürüten birim olan Teftiş Kurulu Başkanı Mustafa Apaydın’ın da yakın zamanda görevden alındığını hatırlatan Emir, şu ifadeleri dikkat çekici:

“Teftiş Kurulu Başkanı hangi sebeple görevden alındı. Bu sorunun yanıtını vermesini bekliyoruz. Bakan Vedat Bilgin’e sesleniyorum. Soruşturma kapsamında sadece bir memurun beş yılda diğer kişilere 15 milyon TL’lik para transferi yaptığı biliniyor. Bu paralar kimlere neden aktarılmış, hangi yolsuzluğun parçası? Görevlendirilen müfettiş neden görevden alındı?”

Her daim, “Hazreti Ömer’in adaletinden” dem vuranlar bu işe açıklık getirsinler de bir görelim!..

★★★

İkinci önemli açıklama, “Ekonomik krizin görünmeyen yüzü: Aileler de cezalandırılıyor” başlığıyla CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin’den...

Türkiye’de son zamanlarda yaşanan yoksullaşmanın hapishanelere yansımasının çok daha derin ve yıkıcı olduğunu dile getiren Gürsel Tekin, “Kimse farkında değil ama ağır ekonomik koşullar, mahkûm ailelerin uzak cezaevlerindeki yakınlarıyla görüşmesini neredeyse imkânsız hale getirdi. Ekmek almaya bile zorlanan aileler nereden para bulup da başka illerde ki cezaevlerinde bulunan yakınlarını ziyaret edebilecek? Bu durum, mahpus kadar aileyi de cezalandırmaktır. Uzağa sevk cezalandırma yöntemi olmaktan derhal çıkartılmalıdır” diyor.

CHP’li Gürsel Tekin şöyle devam ediyor;

“Aynı aileden hapiste olanlar var, örneğin bir aile üyesi Edirne’ye, diğeri Diyarbakır’a gönderiliyor. Tek mahpusun görüşüne gitmek bile maddi açıdan, zaman açısından zorken, dışarıdaki aile üyeleri, hangisinin görüşüne, nasıl gitsin? Bu konuda tutuklu ve hükümlü yakınları çok dertli. Binlerce ailenin kilometrelerce uzaklıktaki cezaevlerinde olan yakınlarını ziyaret edecek imkânı yok. Yıllardır çocuklarını göremeyen yaşlı anne babalar var. Bu yol eziyetinin son bulması için siyasetçilerin duyarlı olması gerekiyor. Mahpusların daha insani koşullarda yaşamalarını sürdürebilmeleri için belirli adımlar acilen atılmalı.

Cezaevlerinde yatan mahkumlardan sıklıkla telefon alıyorum. Türkiye’deki cezaevleri kapasitesi aşırı dolmuş durumda. Yatacakları ranzaların konulacağı yer bile yok. Bu konuda tutuklu ve hükümlü yakınları çok dertli. Kimileri çocuklarının yere serilen yatakların üstünde uyuduğu iddiasında. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün verileri bunu net bir şekilde gözler önüne seriyor. “

Adalet her yerde herkese lazım... Sadece kendimiz için değil, cezaevlerinde yatan mahkumlar için de adaleti yüksek sesle savunup bunu sağlayabildiğimiz gün çağdaş medeniyet mücadelesinde çok değerli bir çıtaya yükselmiş olacağız...

★★★

Ulu Tanrı,  tüm şehitlerimizle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK ve onun kahraman silah arkadaşlarına rahmet etsin. Nur içinde yatsınlar. Mekanları cennet olsun.