İlginç bir ülkede yaşıyoruz...
Canlı, heyecanlı, hareketli, tepkili...
Meydanlarda toplanan büyük kalabalıklar, kaybettikleri demokrasiyi, insan haklarını, adaleti arıyor!
Hapishaneler tıka basa dolu... 403 ceza infaz kurumu yetmiyor, yeni cezaevleri inşa ediliyor...
Kimse, yarın başına ne geleceğinden emin değil!
Hiç umulmayan kişiler, hiç umulmadığı anda, gece yarısı evlerinden alınıp, ters kelepçeyle götürülebiliyor...
Dün iki genç meslektaşımız (Gazeteci Murat Ağırel ve Timur Soykan) gözaltına alındı.
Neyin suç, neyin suç olmadığını kimse bilmiyor...
Gençlerin “Omuz omuza olalım” çağrısı bile suç kabul edilip, 5 yıla kadar hapis cezası istenebiliyor.
Akşamları yandaş televizyon kanallarında pembe dünyalar anlatan o kadar çok bilgiç (!) var ki, onları dinlerken başka bir ülkede yaşadığımızı sanıyoruz. Meğerse ortalık güllük gülistanlıkmış!
Milleti aldatmamak, dertlerini haykıran insanlara copla, tazyikli suyla, biber gazıyla değil, anlayışla, hoşgörüyle yaklaşmak gerekir. Aksi halde ülkede birlik ve beraberlik hayal olur!
Son kargaşalar nedeniyle ulusça kaybımızın 36 milyar dolar olduğu belirtiliyor! Yazık değil mi?