Bir gazetecinin ortaya bir iddia atıp “Bunun aksi kanıtlanırsa mesleği bırakırım, Taksim Meydanı’nda şöyle şöyle yaparım” demesini her zaman yadırgamışımdır.
Çünkü bu tür tavırlar gazeteciyi objektif olmaktan çıkarır, taraf yapar!
Ancak ülkemizdeki siyaset dili o kadar “gerçeğe, akla, bilime aykırı” bir hale büründü ki, insan çok emin olduğu konuların bile bu kadar çarpıtılması karşısında ister istemez tepki göstermek zorunda kalıyor.
İşte; bu yüzden hiç istemediğim ve sevmediğim halde bugün ben de benzer bir iddiada bulunacağım.
★★★
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, TÜSİAD yöneticilerine yönelik soruşturmaya ilişkin konuşmuş ve “Çıkıp kürsülere, ‘Türkiye’de hukuk güvenliği yok... Ey yabancı yatırımcı, buraya gelmeyin’ demek, bir iş adamları derneğinin sözü olabilir mi?” demiş...
Öncelikle, Sayın Bakan’ın her soruşturmadan, tutuklamadan sonra çıkıp yorum yapmasını kesinlikle doğru bulmadığımı belirtmek isterim.
Yargı süreci devam ederken yürütmenin bir mensubu olarak görüş açıklaması, yargı üzerinde kurulan baskının kanıtı sayılmaz mı?
★★★
Gelelim söylediği söze:
Dün bilgisayarımın başına oturdum ve TÜSİAD yöneticileri de dahil olmak üzere hiçbir işadamının, girişimcinin hatta mahalle bakkalının, “Türkiye’de hukuk güvenliği yok... Ey yabancı yatırımcı, buraya gelmeyin” dediğine rastlamadım.
Adalet Bakanı, her şeyden önce adil olmalı...
Doğrudan, gerçekten ve dürüstlükten sapmamalı!
Sayın Bakan’a açık çağrıda bulunuyorum:
TÜSİAD yöneticilerinin “Türkiye’de hukuk güvenliği yok... Ey yabancı yatırımcı, buraya gelmeyin” dediğini kanıtlasın, kalemimi kırıp 44 yıllık mesleğimi bırakacağım.
Kanıtlayamazsa kendisinden beklediğim tek şey, TÜSİAD’dan (onlardan bana ne) değil ama yanıltmaya çalıştığı kamuoyundan özür dilemesi!
★★★
Peki; işadamları gerçekte ne dedi?
“Hukuk güvenliğinin olmadığı bir yere yabancı yatırımcı gelmez...”
İyi de bu cümleye kim itiraz edebilir?
Söyleyeyim; sadece majestelerinin bakanı!
Siz adamların bu cümlesini alıp “Türkiye’de hukuk güvenliği yok... Ey yabancı yatırımcı, buraya gelmeyin”e çevirirseniz...
Ne adaletinize...
Ne de dürüstlüğünüze güvenilir!
Adil ve dürüst olmayan siyasetçilerin yönettiği bir ülkeye de bırakın yabancı sermayeyi, turist bile gelmez.
Şerefsiz de olduk!
Gelecek Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Demir, bir açıklama yaptı ve “196 bin liralık maaşımın yetmediğine isyan ettiğimi yazan, servis eden, bunun üzerinden algı oluşturan ve yıpratmaya çalışan kim varsa şerefsizdir namussuzdur” dedi.
Dikkat edin, “Ben bu sözleri söylemedim” diyemedi.
“Aldığımız milletvekili maaşının iki-üç katı harcama yaptığımızı söyledim” dedi...
Eeee...
Bu sözlerle maaşının yetmediğini söylemiş olmuyor musun?
Sen bunları söyledin diye bunu eleştiren biz, neden şerefsiz, namussuz oluyoruz?
★★★
“Bunca yıllık gazetecilik maceranda ne öğrendin?” derseniz...
Kim ki adam gibi açıklama yapamıyor ve “Şerefsiz, namussuz, alçak” diye saydırmaya başlıyorsa...
O gırtlağına kadar pislik içindedir!
GÜNÜN SORUSU
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu
resmen CHP’nin Cumhurbaşkanı aday adayı oldu. Sorum CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e:
Hakkında beş ayrı dava bulunan Ekrem İmamoğlu’na siyaset yasağı cezası verilirse, tekrar ön seçim yapacak mısınız; yoksa Mansur Yavaş’ı doğrudan aday mı göstereceksiniz?
Yakışmadı komutan!
Mustafa Kemal’in askeri beş teğmenin ihraç edilmesine karşı oy kullanan ve bu yüzden ölüm tehditleri aldığı söylenen Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı, aynı zamanda Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) Başkanı Korgeneral Tevfik Algan, kendi isteğiyle emekli olmuş...
Olmadı komutan!
Teğmenlere sahip çıkmanız ne kadar doğruysa, emekliliğinizi isteyip meydanı Atatürk karşıtlarına bırakmanız da o kadar yanlış!
Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik bir “karşı devrim” sürecinin sonlarına geldiğimizi benim kadar siz de biliyor olmalısınız...
Mustafa Kemal’in askerine düşen görev, böyle bir dönemde “yalnız kaldığı” için kaçmak değil, kanının son damlasıyla bile destan yazmaya devam etmektir.
Siz ve sizin gibi subaylar laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinden yana olan bizim güvencemizsiniz...
Haddim olmasa bile... Aceleyle aldığınız bu karardan dolayı sizi kınıyorum!