İYİ Parti lideri Meral Akşener geçen gün Sivas’taydı...

Yerel seçim çalışmaları için partilileriyle buluşan Meral hanım, Sinan Ateş cinayetinden söz ederek bu alçakça cinayetin iki torbacı tarafından işlendiğinin altını çizdi ve Ateş’in kızının annesi Ayşe Ateş’e “Anne gözümün önünden ayrılma, ya seni de babam gibi vururlarsa?” dediğini hatırlattı. Gerçekten yürek dağlayıcı bir durum. Ardından ise bu yazının konusu olacak şu sözleri söyledi:

- Biz geçmişimizde siyasi cinayetlere şahit olduk ama mertçeydi. Onun için de hiçbirimiz korkmadık ama o çocuğun babasını katledenler torbacılar, torbacılar. Bir çocuğa bunu yaşatmaya kimsenin hakkı yok. Bu çocukların ahının yerde kalmaması için bizi seçin...

Yanlış mı okuyorum diye baktım, aynen bunu söylemişti, mertçe işlenen siyasi cinayetler üzerinde bir hayli düşündüm, mertçe işlenen bir tek siyasi cinayet bulabilmek için arşivleri karıştırdım ama bulamadım!
Bulabildiğim, alçakça, kahpece öldürülen, siyasetçiler, bilim insanları, gazeteciler, sendika yöneticileri, kanaat önderi isimler oldu!

- Bakalım yanılıyor muyum siz karar verin...

Yıllar içinde yüzlerce siyasi cinayet

1970’ler, 80’ler ve 90’lar 12 Eylül’e gidişin ve sonrasının dizayn edilmesinden, toplumu şoka sürükleme stratejisinden başka bir şey değildi aslında...

Bu ülkenin değerli insanları, muhalif aydınları ve binlerce genci acımasızca, vahşice katledildi, ne yazık ki... Hepsini tek tek anlatmaya bu sütun yetmez, o nedenle en çok ses getiren, toplumu bir korku çemberine hapsetmeye odaklı olan cinayetlerden söz etmek ve sormak istiyorum:

- Hangisi mertçeydi?

Mesela, Abdi İpekçi’nin, evinin önünde kurşunlanıp katledilmesi mi mertçeydi? Katil, Mehmet Ali Ağca yakalanacak, hapisten bir şekilde kaçacak ve Roma’da Papa suikastini gerçekleştirecekti!

Mesela Kemal Türkler’in, evinin önünde çapraz ateşe alınıp öldürülmesi mi mertliğe dair bir cinayetti?

Örneğin Musa Anter’in Diyarbakır’da kalbine ve kafasına birer kurşun sıkılarak katledilmesi mi mertliğin eseriydi?

ADD’nin kurucu başkanı Prof. Muammer Aksoy’un evinin önünde kafasına sıkılarak yaşamdan koparılması hangi mertliğin icabıydı acaba?

Gazeteci-tarih araştırmacısı İlhan Darendelioğlu’nun işinden çıktığı sırada çapraz ateşe alınarak katledilmesi mertlik kitabının hangi sayfasında yazıyordu acaba?

- Gazeteci Uğur Mumcu’nun çocuklarının gözü önünde arabasıyla birlikte havaya uçurulması dünyanın en kalleşçe, barbarca mertliği miydi yoksa?

Türkiye’nin ilk kadın ilahiyatçısı Bahriye Üçok’u işyerine gönderilen bombalı paketle havaya uçurmak hangi mertliğe sığıyordu söyler misiniz?

Tıpkı Şair yazar Onat Kutlar, Yasemin Cebenoyan ve yıllar sonrasında Ahmet Taner Kışlalı’nın aynı şekilde alçakça bombalı saldırılarla katledilmesi mi mertçe suikastlardı?

Ülkeyi bugünlere sürükleyen alçaklıklar

Bitmedi...

Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç ve şoförü Sinan Ercan’ın aracının içinde kurşun yağmuruna tutulması hangi mertlik kitabının kaçıncı sayfasında yazmaktadır örneğin?

Yazar Ümit Kaftancıoğlu’nun, Diyarbakır emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın, Hrant Dink’in, Gün Sazak’ın benzer şekilde suikast sonucu katledilmelerinin mertlikle ne tür bir ilgisi vardır acaba?

Prof. Dr. Bedrettin Cömert’in eşi Maria Cömert ile birlikte ateş çemberine alınarak hayattan koparılmasının eşinin ağır yaralanmasının mertlik kısmı neresidir örneğin?

Ankara Cumhuriyet Savcısı Doğan Öz ve Adana Emniyet Müdürü Cevat Yurdakul’un alçakça pusuya düşürülerek öldürülmesinin mertlikle ne ilgisi olabilir?

Mertlik denilince bu topraklarda akıllara Dadaloğlular, Köroğlular, Kuvayı Milliye’nin asil evlatları gelir, karanlık inlerinde planlar yapıp pusuya çökenler değil...

O nedenle, Meral Akşener’in söylediği sözleri anlamaktan acizim ve kendisine sormak istiyorum:

- Bu açıklamayı geçmişteki hangi mertçe siyasi cinayete dayanarak yaptınız?

Şu şekilde de sorabilirim dilerseniz:

- Siyasi cinayet ya da suikastin mertliği olur mu?

NOT: Sevgili okuyucularım, sizlerden iki gün izin rica ediyorum önümüzdeki çarşamba günü buluşmak üzere...