Gün gelir babanız ölür... Annenizi, kardeşlerinizi, sevdiklerinizi kaybedersiniz birer birer!

Ama Türkseniz şanslısınız...

Yaşınız ne olursa olsun hiç ölmeyen bir babanız vardır çünkü...

En zor zamanınızda yanınızda olan, gözünüzün yaşını silip saçınızı okşayan...

Yaşayacaklarınızı 100 yıl önceden size tek tek anlatmış olan!

Mustafa Kemal Atatürk’tür o “ölümsüz baba”nın adı.

Siz yaşlanırsınız, o yaşlanmaz, ölürsünüz ölmez!

★★★

Yarın 10 Kasım; Atatürk’ü kaybedişimizin 86’ıncı yıldönümü...

Gün gelir, kendi anamızın babamızın ölüm yıldönümünü bile unuturuz.

Ama 10 Kasım’ı unutmayız. Birkaç akıl hastası dışında hemen hepimiz saatler 09.05’i gösterirken ayağa kalkıp önümüzü ilikleriz ve ülkenin her yanından aynı anda yükselen siren sesi eşliğinde saygı duruşunda bulunuruz.

★★★

Dünyada bir örneği daha yok bu vefanın...

Böyle bir sevgi, saygı, bağlılık ve özlem yok...

Her ülkenin bir kurucusu ya da kurtarıcısı var; ama böyle bir bağlılık yok.

Son yıllarda dinci iktidara yaranmak ve göze girmek için saygısızlık yapan
birkaç kişi dışında; koca bir ülkenin “toplu ağlama töreni”dir bu.

“Diktatör” der bazıları onun için; basmakalıp bir tanımla...

Oysa o, “bu devletin kurucu babası”dır.

Kurucu babalar da diktatör olmaz hiçbir zaman.

Hele hele ulusunu tebaa olmaktan çıkarıp vatandaş yapan, kadınlara Avrupa’dan bile yıllar önce seçme ve seçilme hakkı veren bir “kurucu baba”ya nasıl “diktatör” diyebilir ki insan?

★★★

Yarın ve pazartesi günü yazı günüm değil; o yüzden bir gün önceden anmaya başlıyorum onu...

Hani bir ya da birkaç kutsalı vardır ya her insanın; benim kutsallarımdan biridir Mustafa Kemal Atatürk...

Ve biz son 22 yıldır 10 Kasım’larda sadece onu anmakla kalmaz, aynı zamanda yeminimizi yineleriz:

“Eserin olan ve bize bıraktığın laik, demokratik sosyal hukuk devletini sonsuza kadar yaşatmak için elimden geleni yapacağıma ant içerim!”

★★★

Ne zaman kamburumu çıkarıp derin düşüncelere dalsam, onun bir cümlesi çıkar karşıma, mavi gözlerini görürüm..

“Haklısınız da... Benden de mi zor işiniz?” der gözümün içine bakarak...

Utanırım yılgınlığımdan, silkinip kendime gelirim.

★★★

Kurtarıcı babamızdır o bizim...

Hatırası önünde saygıyla eğiliriz.

A Haber

Radyo Televizyon Üst Kurulu, TUSAŞ’a yapılan terör saldırısı sonrası ilgili mahkemenin verdiği yayın yasağına uymadıkları gerekçesiyle Akit TV, Beyaz TV, Kanal 3, Meltem TV, NTV, Show TV, Tele-1, CNN Türk, TGRT Haber, Sözcü TV, Halk TV ve Flash Haber’e üst sınırdan ceza yağdırdı. Aynı konuda, yukarıda isimlerini sıraladığım kanallardan çok daha fazla yayın yapan A Haber ise her zamanki gibi yine ceza almadı. RTÜK Başkanı’na çok basit bir sorum var:

Neden?

Cumhurbaşkanı’nın damadının ailesine ait ve “kayıtsız şartsız Erdoğancı” olduğu için mi?

Söyleseniz de öğrensek!

GÜNÜN SORUSU

Kamu kurum ve kuruluşlarının yeni araç alımlarını “tasarruf” nedeniyle üç yıl süreyle yasaklatan Maliye ve Hazine Bakanı Mehmet Şimşek, kendi bakanlığı için tam 500 araç alınmasını istemiş... Sorum kendisine:
Sizin bakanlığınız hangi devlete bağlı?  

Mahkeme tanımayan tarikat!

Menzil Tarikatı’nda Seyyid Abdülbaki Elhüseyni’nin ölümünden sonra oğulları arasında “miras kavgası” başladı.

Şeyhlik koltuğuna oturan Seyyid Muhammed Saki Elhüseyni ile dört erkek kardeşi deyim yerindeyse yaka paça birbirine girdi.

Miras anlaşmazlıklarının çözüleceği yer neresidir?

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na gore, elbette Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri.

Ama anayasa, babayasa bu arkadaşların umrunda mı?

Servetlerinin büyüklüğü ortaya çıkmasın, kirli çamaşırlar etrafa saçılmasın diye kendi mahkemelerini, kendileri kurmuş.

İşin ilginci kimse de “Ne yapıyorsunuz? Mahkeme falan kuramazsınız. Bu parallel devlet oluşturmaktır” falan dememiş.

★★★

Neyse kurulan sözde mahkeme, ilk “duruşmasını” 22 Ekim’de Adıyaman’ın Menzil Köyü’ndeki Menzil Camii’nde yapmış...

30 Ekim’de de kararını açıklamış.

Ancak dört kardeş bu naylon mahkemenin kararını beğenmemiş.

Yeni Şeyh Elhüseyni ise kardeşlerini cemaate bağlı olan Semerkand Vakfı’nı 10 milyar lira dolandırdığını iddia etmiş...

★★★

Sayın Adıyaman Cumhuriyet Başsavcısı, Sayın Adalet Bakanı...

Adıyaman’da Menzil Özerk Bölgesi diye ayrı bir devlet mi kuruldu ki; bu büyük “cüret”i izlemekle yetiniyorsunuz?

Devletin mahkemelerini tanımama ve ayaklanma anlamına gelen bu densizlik hakkında ne zaman harekete geçmeyi düşünüyorsunuz?